| 10"Onlar, kendilerinden evvelkilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmaları için yeryüzünde gezip-dolaşmadılar mı? Allah, onların kökünü kesmiştir. O kâfirlerin hakkı da, bunun benzerleridir". Bu ayet, bir önceki ayet hakkında yaptığımız üçüncü şıktaki izahla ilgilidir. Yani, "Onlar, evvelkilerin haline bakıp da, böylece dünyanın fani olduğunu anlamalılar.." demektir. Cenâb-ı Hak, "Allah, onların kökünü kesmiştir" buyurmuştur ki, bu, "Allah, malları, çoluk-çocukları ve bedenleri demek olan dünya metâını, o kâfirlerin başına geçirmiş, helak etmiş" anlamındadır. Ayetteki, "O kâfirlerin hakkı da, bunun benzerleridir" ifadesi hakkında şu iki izah yapılabilir: a) Bununla, "Onlar için onun misli dünyada iken söz konusudur" manası kastedilmiştir. Mananın böyle olması halinde, ayette geçen "kâfirler" ifadesiyle, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kabul etmeyen kâfirler kastedilmiş olur. Bununla, "Onlar için onun bir misli, ahirette söz konusudur, vardır" manası kastedilmiştir. Buna göre de, ayetteki kâfirler ifadesiyle önceki, geçmiş kâfirler kastedilmiş olur. Buna göre Cenâb-ı Hak sanki, "Allah, onların dünyada kökünü kırmıştır. Bunun bir misli de, onlar için ahirette vardır" demek istemiştir. (......) ifâdesindeki zamirinin neye râcî olduğu hususunda da şu iki şey söylenebilir: 1) Bu, mezkûra, yani ayette geçen "âkibet" kelimesine râcidir. 2) Bu, mefhûma, yani ayetten anlaşılan "ukubet ve cezaya" racidir. Çünkü, bu "kökünü kırma" işi, onlar için bir ukubet, bir cezadır. Şayet, "Bizim, "Ayetten kastedilen mana, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i inkâr eden, ona inanmayan kâfirler için, onlardan öncekilerin başına gelen akibetin benzerleri vardır" şeklindedir" dememiz halinde şöyle bir soru sorulabilir: Evvelkiler, meselâ zelzele, ateş (yıldırım) ve bu ikisinin dışında rüzgâr ve tufan gibi çok şiddetli afetlerle helak olmuşlardır. Halbuki, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e inanmayanların hali böyle değildi!.. Biz deriz ki: Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e inanmayanların başına gelcek azâb, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'den önceki ümmetlerinkinden daha çetin olabilir. Çünkü Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in dini onlarınkinden daha aşikârdır; zira kendisinden önce peygamberler gelmiş, ve kendisinin geleceğini haber vermişlerdir ve o konuda uyarıda bulunmuşlardır. Nitekim müslümanlar, kendilerini önce sevmeyen ve zayıf gören kimseleri, kendi elleriyle öldürmüş veya esir almışlardır. Dengi olan bir kimsenin eliyle öldürülmek, genel olarak gelen ve herkesi saran helak ve yok oluştan daha elem vericidir. Bu konuda diğer bir soru da şudur: Bu zamirin, ayette geçen "akibet" kelimesine râci olması durumunda, daha o akibetin emsalleri nasıl olabilir? Biz deri ki, bununla, akibet kelimesinin delâlet ettiği azabın veya akibet kelimesinin raci olduğu, elem ve acının kastedilmiş olduğu söylenebilir. | 
﴾ 10 ﴿