18"Andolsun ki o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüştür". Bu âyette ilgili birkaç mesele var: Birinci Mesele Bu ifâdede, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in miraç gecesinde, Allah'ın âyetlerini gördüğünün, ama Allah'ı görmediğinin delili vardır. Bu hususta bir ihtilaf olup, izahı şöyledir: Allahü teâlâ, miraç hâdisesini o (ilgili) âyette, "âyetleri görme"den bahsederek bitirmiş ve "... Ona ayetlerimizi gösterelim diye..."(İsrâ, 1) buyurmuştur. Eğer Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Rabbini görmüş olsaydı, bu, mümkün olan şeyin en büyüğü olmuş olurdu. Böylece de o âyet "ru'yetullah" (Allah'ı gömre) olmuş olurdu ve bireyin en büyüğü "ru'yet" (görme) olmuş olurdu. Baksana malı bulunan kimse hakkında, "O kazanmak için yolculuk ediyor" denilir, ama "Geçim standardını yükseltmek için yolculuk ediyor" denmez. Çünkü ticaret yoluyla kâr elde etmek, geçim seviyesini yükseltme işinden, daha büyüktür. İkinci Mesele Bazı müfessirler, bu âyet hakkında şöyle demişlerdir: Bu, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, Cebrail (aleyhisselâm)'i olduğu gibi, asıl şekliyle gördüğü manasınadır. Şimdi bu âyet, bu müfessirlerin dediği mânâda mıdır? Diyoruz ki: Görünen odur ki, bu âyetteki "âyetler" ifâdesi, Cebrail (aleyhisselâm)'i görmekten başka birşeydir.. Çünkü, Cebrail (aleyhisselâm), büyük ise de, hadis-i şeriflerde, Allah'ın Cebrail (aleyhisselâm)'den daha büyük meleklerinin olduğu belirtilmiştir. "Kübra", "ekber" (en büyük) kelimesinin müennesidir. Buna göre Hak teâlâ sanki, "Peygamber, Rabbinin ayetlerinden olmak üzere, o ayetlerin en büyüğü olan âyetler; gördü" demektedir. Eğer, "Allahü teâlâ'nın "sakar" (cehennem)dan daha büyük âyetleri oluduğu halde, onun hakkında, "Bu, en büyük şeylerden biridir" (Müdessir, 35) buyurmuştur. Aynen bunun gibi, hernekadar Cenâb-ı Hakk'ın bundan daha büyük âyetleri bulunsa bile, Cebrail (aleyhisselâm) ve Cebrail (aleyhisselâm)'deki özellikler için "en büyük âyetler" denebilir?" denilirse, biz deriz ki: Sakar, hernekadar büyük belâlardan bir büyük belâ ise de, O belâlar içerisinde, bundan daha büyük belâların bulunduğunda şüphe yoktur. Ama Allah'ın âyetlerine gelince, Cebrail (aleyhisselâm), onların en büyüğü değildir. Bir de yapısı açısından "sakar", Cebrail (aleyhisselâm)'den daha büyük ve daha enteresandır. Binaenaleyh "sakar"ın "büyük" olarak nitelenmesinden, Cebrail'in de "büyük" olarak nitelenmesi gerektiği neticesi çıkmaz. Üçüncü Mesele "Kübrâ" neyin sıfatıdır? Deriz ki: Bu hususta şu iki izah yapılabilir: a) Takdiri, "Andolsun ki o, Rabbinin ayetlerinden, en büyük âyeti gördü" şeklinde olmak üzere, mahzûf bir "ayet" kelimesinin sıfatıdır. b) Bu, "ayatı Rabbihi" (Rabbinin ayetleri) ifâdesinin sıfatıdır. Böyle olması halinde, "Görme" fiilinin mef'ûlü mahzûf olup, takdiri, "Muhammed (aleyhisselâm), o büyük ayetlerden bir ayet veya bir şey gördü" şeklinde olur. Lat, Menat, Uzza'ya Son! |
﴾ 18 ﴿