7"Göğe (gelince), onu da Allah yükseltti ve mîzânı (ölçüyü-tartıyı) koydu". Göklerin yükseltilmesinin ne demek olduğu malum olduğu gibi, burada "semâ" (gök) kelimesinin lafzan niçin mansub olduğu da malumdur. Çünkü bu kelime, "onu yükseltti" ifadesinin tefsir ettiği bir fiil ile (iştigal ile) mansubtur. Buna göre Hak teâlâ sanki, "(Allah) göğü yükseltti" demiştir. "Semâ" kelimesi, mübteda olarak ve ibtidâ cümlesi olan, "Güneş de, ay da hesapladır" ifadesine atfedilerek, merfû da okunmuştur. Mizan "Mîzan'ın konulması", Allah'ın adaletine bir işarettir. Burada şöyle bir İncelik var: Allahü teâlâ önce ilimden başlamış, daha sonra ilirn çeşitlerinin en yücesi Kur'ân'dan bahsetmiş, sonra da adaletinden bahsederek, adaletini en çok ilgilendiren bir hususa yervermiştir. O da, mîzan (ölçü-tartı)dır. Bu izaha göre, bu ayetler, tıpkı, "Biz, kitabı ve mizam indirdik" (Hadid, 25) ayeti gibidir. Cenâb-ı Hak, bu ikisini indirdiğini belirtmiştir. Çünkü insanlar, indirdiği o kitabla amel etsinler ve o kitabın kendilerine emrettiği şeyi mîzân (ölçü) ile yapsınlar diye... Buna göre buradaki, "Kur'ân'ı O Rahman öğretti" ayeti ile, "Mîzânı koydu "ifadesi tıpkı, "Bizkitabı ve mîzânı indirdik" (Hadid, 25) ayeti gibi olmuş olur. Mîzan'daki Nimet Buna göre eğer, "ilmin büyük bir nimet olduğunda şüphe yoktur. Ama mîzâna gelince, bunun sayesinde, nimetler arasında sayılmasını gerektirecek, büyük nimet olarak ne var?" denilirse, deriz ki: İnsanlar, aldatılmaktan hoşlanmazlar, hep buna karşı çıkarlar. Çok önemsiz bir şeyde bile, hiç kimse, bir başkasının kendisine haksızlık yapmasına razı olmaz ve bunu kendisine bir hakaret sayar. Dolayısıyla, bunu karşı tarafın yanına koymak istemez. Yine hiç kimse karşı tarafın kendisine galib gelmesi fikrini benimseyemez. Binâenaleyh şimdi belirleme, ölçüp-tartma, böylece adaleti-dengeyi ortaya koyma olmasaydı, şeytan insanlar arasına, tıpkı cahil olmaları, sarhoş olup, akıllarının gitmeleri durumlarındaki gibi, öfkeyi, kini ve düşmanlığı daha fazla sokardı. Akıl ve ilim, âlemin mamuriyetinin devamına vesile oldukları gibi, adalet de aynı şekilde sebebtir. Bu hususta sebeblerin en özeli ise, mîzân (ölçü-tartı)dır. O halde mîzân da, mükemmel manada bir nimettir. Ama ancak yok olduklarında, nimet oldukları anlaşılan, su ve hava gibi, çok olduğu ve kolayca elde edildiği için, bunun nimet oluşu açıkça görülmez. Mîzan |
﴾ 7 ﴿