11

"Onlar, bir ticaret, yahut bir oyun-eğlence gördükleri zaman, ona yönelip-dağıldılar, seni ayakta yalnız bıraktılar. De ki: "Allah'ın yanında olan mükâfaat eğlenceden de, ticaretten de daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır".

Nüzul Sebebi

Mukâtil şöyle der: Dıhye b. Halife el-Kelbî (radıyallahü anh), müslüman olmazdan önce, beraberinde çeşitli ticaret malları bulunduğu halde, Şam'dan alış-veriş yapmış olarak çıka geldi. Medine'liler ise, onu davul ile alkışlarla karşıladılar ve bu İş, Cum'a günü oldu. Tam o sırada, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), minberde ayakta hutbe okuyordu. Müslümanlar, bunun için çıktılar. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanından ayrıldılar. Camide farklı rivayetlere göre sadece oniki veya sekiz, yahut da kırk kadar kişi kaldı. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "Eğer bu kalanlar da olmasaydı tepelerine taş yağdınlırdı" dedi ve bu ayet nazil oldu.

Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında kalanlar içinde idiler. Hasan el-Basrî şöyle demiştir: "Medinelilere, açlık ve pahalılık arız olmuştu. Derken bir ticaret kervanı çıkageldi. Tam o sırada, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Cum'a hutbesi okuyordu. Müslümanlar kervanın geldiğini duyunca, oraya doğru gittiler.

Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), "Eğer bu ger ikalanlar da, evvelkilere (gidenlere) tabi olsalardı, şu vadi, onlar üzerine ateş olur cayır cayır yanardı" buyurmuştur. Katâde "Onlar bu işi üç kez yaptılar" der.

Ayetteki, "oyun-eğlence" kelimesi ile, davul kastedilmiştir. Çünkü onlar, düğün yaparken davul-zurna çaldırırlardı. Böylece onlar davul-zurna çalarak o kervana gittiler ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i terkettiler.

Ayetteki, "Ona yönelip-dağıldılar" cümlesi, "O kervana doğru gittiler, böylece cemaatten ayrıldılar" demektir. Müberred buna, "Ona doğru meylettiler, ona yöneldiler" manasını vermiştir. "Ona" zamiri, "ticarete" demektir. Zeccac da, "ister bu, O ister şeklinde olsun, manası aynıdır ve tıpkı, (Bakara, 45) ayetindeki zamir gibidir. Fakat burada, "ticaret" onlarca daha önemli olduğu için, bu zamirin müennes olmasında, "ticaret"e râci olması nazar-ı dikkate alınmıştır" der.

Hak teâlâ, "Seni ayakta yalnız bıraktılar" buyurmuştur. Alimler, bu kıyamın (ayakta kalışın), Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, Cum'a günü hutbede iken ayakta kalışı olduğu hususunda ittifak etmiştir. Câbir (radıyallahü anh) "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı, hutbede hep ayakta gördüm" der. Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahü anh)'a, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, ayakta mı, yoksa oturarak mı hutbe okuduğu sorulunca, o, bu ayeti okumuştur.

Ayetteki, "De ki: Allah'ın yanında olan, eğlenceden de, ticaretten de daha hayırlıdır" cümlesi, "Namazın ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte olmanın mükafaatı, bahsi geçen eğlenceden ve Dıhye'nin getirdiği o ticaret eşyasından daha hayırlıdır" demektir.

Rezzak Allah dır

"Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır" ifadesi, tıpkı, "Allah, hâkimler hâkimidir" ve "Allah, yaratıcıların en güzelidir" ifadeleri gibidir ve bu, "Faraza başka rızık vericiler bulunsaydı, Allah onların en hayırlısı olurdu" demektir. Şu da ileri sürülmüştür: "Rızık veren " ifadesi, Allah dışındakiler hakkında, ancak mecaz yoluyla kullanılır. Ayrıca hakiki manada "rızık verici" olanın, mecazi manada rızık verici olandan daha hayırlı olduğunda şüphe yoktur.

Manevî Şey Hakkında "Görme" Tabiri

Birinci Bahis: "Ticaret' ve "eğlence" mefhumları, gözle görülmeyen şeyler cinsindendir. Eğer böyle ise, daha nasıl, Cenâb-ı Hakk, "Bir ticaret, yahut oyun-eğlence gördükleri zaman..." demiştir? Deriz ki: Bununla, ticarete ve eğlenceye yaklaştıran şeyler kastedilmiştir. Bunun bir benzeri de, "Allah'ın kelamını duyana kadar..." (Tevbe,6) ayetidir. Çünkü Allah'ın kelamı da, duyulmaz. Aksine duyulan şey, o kelama delalet eden sestir.

İkinci Bahis: Allahü teâlâ, iki şeyden bahsettiği halde, niçin tek zamir getirerek (ona) demiştir? Bu husustaki izahımız biraz önce geçti. Ama Keşşaf sahibi, kelamın takdirinin, "Onlar bir ticaret gördüğünde, o ticarete bir eğlence gördüklerinde de o eğlenceye doğru dağılıp, giderler" şeklinde olduğunu; ama zikredilenin delaletiyle, diğerinin mahzuf olduğunu söylemiştir.

Üçüncü Bahis: Ayetteki, "Allah rızk verenlerin en hayirlısıdır" ifadesi, "eğlence" ile değilde, o "ticaret" ile uygunluk arzeder (ne dersiniz)? Biz deriz ki: Aksine bu ifade, her ikisine uygun düşer. Çünkü bahsi geçen eğlence de, ticaretin ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü onlar, daha evvel de geçtiği gibi, ticaret için, davul-zuma çalıyor, sevinçlerini gösteriyorlardı. En iyi bilen Allah'dır. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a, salat-u selâm da, efendimiz Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, onun âline ve bütün ashabına olsun. (Amin).

11 ﴿