5

"Kadınlarınız içinde (artık) adetten kesilmiş olanlarla, henüz adetini görmemiş bulunanların iddetleri de, eğer şüphe ederseniz, onların iddeti üç aydır. Hamile kadınların iddetleri ise, yüklerini vaz etmeleri (doğurmalarıdır). Kim, Allah'tan korkarsa, O, kendisine her işinde bir kolaylık verir, işte bu, Allah'ın size indirdiği emirdir. Kim Allah'tan korkarsa, O, onun kusurlarını örter, onun mükâfaatmı büyütür".

Cenâb-ı Hakk, Bakara Sûresi'nde, hayız gören; kocası ölmüş kadınların iddetlerini bildirmiş, burada da, orada bahsetmediği diğer kadınların iddetlerinden bahsetmiştir. Rivayet olunduğuna göre Muâz b. Cebel, "Ey Allah'ın Resulü, biz hayız gören kadınların iddetinin ne olduğunu öğrendik. Peki, hayız görmeyenlerin iddeti nedir?" deyince, Cenâb-ı Hak, iş bu ayetini indirdi.

Cenâb-ı Hak, "eğer şüphe ederseniz..." buyurmuştur ki bu, "Eğer, hayız görmedikleri o iddet içinde onların hamile olup olmadıkları şüphesine düşerseniz, işte bunların hükmü budur, üç aydır" demektir. Bunun, "Eğer, buluğa ermiş kadınların, hayızdan kesilme yaşına erip ermedikleri hususunda şüpheye düşerseniz bunun hayız mı yoksa "istihâze kanı mı (hastalıktan dolayı gelen) olduğunu kestiremezseniz, bunların iddetleri üç aydır. Ulema bu yaşı altmış ve elli beş ile sınırlamışlardır.

Küçük Kadınların İddeti

"Bunların iddetleri üç aydır.." ayeti nazil olunca da, birisi ayağa kalkarak, "Ey Allah'ın Resulü, peki hayız görmeyecek derecede küçük olanların iddeti ne kadardır?" deyince, "henüz adetini görmemiş bulunanlar..." ayeti nazil oldu.. Ki bu, "Bunlar da, hayızdan kesilmiş yaşlı kadınlar gibi olup, iddetleri üç aydır.." demektir.

Hamilelerin İddeti

Derken, bir başka birisi ayağa kalkaraka, "Peki, ey Allah'ın Resulü, hamile kadınların iddeti ne kadardır?" deyince de, "Hamile kadınların iddetleri ise, yüklerini vaz etmeleridir (doğurmalarıdır).." kısmı indi. Ki, bunun da manası, "onların, kocalarıyla aralarındaki şeyin, bağın sona ermesi hususundaki iddet süreleri, o çocuklarını doğurmalarıdır.." şeklindedir. Ki bu ifade, her hamile kadın hakkında genel bir ifadedir. Hazret-i Ali (radıyallahü anh), bu iki müddetten en uzun süreli olanını nazarı dikkate alır ve Cenâb-ı Hakk'ın, "Kocası ölmüş kadınlar..." (Bakara,234) ayetinin hükmünün, Cenâb-ı Hakk'ın, "Hamile kadınların iddetleri ise..." ayetinin bu hükmüne giremeyeceğini söyleyerek şöyle demiştir: "Çünkü, çocukları doğurma işi, ancak boşama iddetinde söz konusu olur. Dolayısıyla bu, kadın hayız gören bir kadın olup da kocası öldüğünde bekleyeceği iddete ters düşmez." İbn Abbas'a göre de, kocası ölmüş hamile kadınların iddeti, iki zamandan en uzun olanıdır.

İbn Mes'ûd ise, şöyle der: "Cenâb-ı Hakk'ın ifâdesi, yeni başlayan, Cenâb-ı Hakk'ı ifadesine atfedilmeyen bir cümle olması da mümkündür. Bu ifadenin mübteda olması halinde bütün iddetleri içine alır." Bunun delili, Sübey'a bint el-Hâris ile ilgili haberdir. Çünkü o, kocasının ölümünden on beş gün, sonra çocuğunu doğurmuş, Allah'ın Resulü de ona, "evlenebilirsin.." demiştir. Böylece bu ifade, dört ay on gün geçmeden önce de, evlenmenin mubah olduğuna delâlet eder. Hamilenin iddeti ise, her halükârda, çocuğunu doğurması ile sona erer.

Hasan el-Basrî ise şöyle demiştir: "Eğer kadın, iki çocuğundan birisini doğurursa iddeti sona erer. Çünkü Hak teâlâ "Onların hamlini doğurmaları" buyurmuş, "Onların hamlerini doğurmaları" dememiş. Ancak bu doğru değildir. Ayet-i kerime, şeklinde de okunmuştur.

Ayetteki, "Kim Allah'tan korkarsa, O, kendisine her işinde bir kolaylık verir" cümlesi, "Allah, işlerinde o kimseye yardım eder; işlerini ona kolaylaştırır ve salih amel yapmaya onu muvaffak eder" demektir. Atâ bu ifadeye, "Allah bu kimsenin dünya ve ahiret işlerini kolaylaştırır" manasını vermiştir.

Cenâb-ı Hak, 'İşte bu, Allah'ın size indirdiği emridir" buyurmuştur. Bu, "O bahsedilen hükümler Allah'ın size indirdiği emirleridir. Kim O'na itaatta bulunmak suretiyle, Allah'dan korkar da, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in getirdikleriyle amel ederse, Allah bu kimsenin, bir namaz vaktinden diğer namaz vaktine kadar ve bir cum'adan diğer cum'aya kadar işlemiş olduğu günahlarını örter ve ahirette onun ücretini bolca verir" demektir ki bu, İbn Abbas (radıyallahü anh)'ın tefsiridir.

Buna göre eğer, "Hak teâlâ, "vaz etmeleri" buyurmuş; ama "doğurmaları.." dememiştir (niçin)?" denilirse, biz deriz ki: Hami, kadınların karnında bulunan şeylerin tümüne verilen isimdir. Eğer bu kimsenin dediği gibi olsaydı, bu kadınların iddetleri, "haml'ferinin bir kısmını vaz etmeleriyle son bulurdu. Halbuki durum böyle değildir.

Boşanan Kadının Sükna Hakkı

5 ﴿