15

"Mal ve oğullar sahibi olmuş diye... Karşısında ayetlerimiz okunduğu zaman o, "Evvelkilerin masalları" demiştir".

Bu ifadeyle ilgili iki mesele vardır:

Birinci Mesele

Bil ki, ayetteki (......) ifâdesinin, hem kendinden öncekilerle, hem de kendinden sonrakilerle ilgili bir ifade olması mümkündür. Birincisine gelince, ayetin takdiri manası, "Mal ve oğul sahibi oldu diye... vara-yoğa yemin edene ve şerefsiz olana... boyun eğme..." şeklinde olup, bu da, bunca hususları olan kimseye zenginliği, çoluk-çocuğu ve etrafı çok diye itaat etme!" şeklindedir.

İkincisine gelince, kelamın takdiri, "Malı, mülkü ve çoluğu çocuğu olduğu için, ayetlerinin kendisine okunduğunda, evvelkilerin masalları' dedi" şeklinde olur ki, bu da, "Malı mülkü, çoluğu çocuğu çok oluğu için, Allah'ın kendisine lütfettiği bunca nimetlere bir karşılık olarak, Allah'ın ayetlerini İnkar.." demektir. Ebû Ali el Farisî şöyle der: (......) ifâdesinin âmili, ya (......) ya (......) veyahutta üçüncü bir şeydir. Birincisi yanlıştır. Çünkü, (......)'nın başına gelmiş, muzâf olmuştur. Muzâfun ileyh durumunda olan şey ise, mâ kablinde amel edemez. Baksana, sen, "geldiğinde Zeyd'le dövüş olur..." manasında olmak üzere, diyemezsin. Bunun amili, ifâdesi de olamaz. Çünkü (......)'nın cevabıdır. Cevabın hükmü ise, kendisinden sonra gelenin ona cevap olması ve (......)'den önceye gelememesidir. Bu iki kısım, batıl olunca, biz, bu ifadenin amilinin, ayetin içindeki ifadelerin kendisine delalet ettiği üçüncü bir şey olduğunu anlıyoruz ki; bu da, mal ve oğullar sahibi olmuş diye "inkâr etti, yahut küfran-ı nimette bulundu, yahut, hakkı kabul etmedi, vs..." demektir. Her ne kadar kendinden önce olsa dahi, zarfa benzediği için, böylesi manaların kendisinde amel etmesi caizdir.. Çünkü zarflar, önde bulunsalar dahi, mana ile ilgili şeyler kendisinde amel edebilir. Senin, bu ifadenin zarfa benzediğine dair delilin, bunun başına lâm harfini takdir etmendir. Çünkü, ayetin takdiri, (......) şeklindedir. Bu, zarf gibi olunca, "mâinâ"nın kendisinde amel etmesi imkansız olmaz; ve bu tıpkı, zarf olduğu için, "O küfredenler (şöyle) dedi: "Siz didik didik parçalanıp dağıldığınız vakit her halde ve muhakkak tekrar yeni bir yaratılışta (bulunacağınızı) size haber vermekte olan bir adam... "(sebe, 7) ayetinde, mananın amel etmesi gibidir. Buradaki amil, ifadesinin delalet ettiği kasemdir,ifadesi de böyle olup, takdiri "O. mal ve mülk sahibi oldu diye, ayetlerimizi inkar etti" şeklindedir, yahut da, "O, mal ve mülk sahibi oldu diye ayetlerimizi inkar etti" şeklindedir.

İkinci Mesele

Bu ifade, istifham olarak "e in kâne" şeklinde de okunmuştur ki, bunun takdiri de, ...diği için mi?" şeklindedir. Yahut ta takdiri mana, "Mal sahibi olduğu için ona boyun eğer misin?" seklindedir. Zihnî'nin rivayetine göre Nafi, kesre ile (......) şeklinde okumuştur. Böyle okunması halinde şart, muhatap için olmuş olur. Yani, "Zenginliğini şart koşarak, onu nazar-ı dikkate alarak, olur olmaz her şeye yemin eden kimseler, ey muhatap, boyun eğme!" demektir. Çünkü, bir kimse, kafire, zenginliğinden dolayı itaat ederse, bu kimse, ona itaat etme hususunda, adeta onun zenginliğini şart koşmuş gibi olur. "Şart"ın, "muhatab"a hamledilişinin bir benzeri de, Cenâb-ı Hakk'ın, "Olur ki öğüt alır ya da korkar..." (Taha,44) ayetindeki "terecci"nin muhataba hamledilmesidir.

Burna Vurulan Damga

Bil ki, Allahü teâlâ bu kimsenin fillerinin ve sözlerinin çirkinliklerinden bahsedince, bu kimseyi tehdit ederek,

15 ﴿