14"Yer ve dağlar, yerlerinden kaldırılıp da birbirine bir çarpışla, hepsi toz haline geldiği zaman...". Bu ayetle ilgili olarak şu iki mesele var: Bu, ya kıyamet günü olacak bir sarsıntı, yahut dağlar ile yeri taşıyabilecek şiddette esen bir rüzgar, yahut herhangi bir melek, yahut da, herhangi bir vasıta olmaksızın, Allah'ın kudreti ile, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp, bu iki kütle, yani yer kütlesi ile dağlar kütlesi birbirine çarpıtıp, adeta unufak olup, toz-kum yığını haline geldiği zaman..." demektir. (......) kelimesi, (......) kelimesinden daha beliğdir. Ayetteki bu ifadeye, "Öylesine bir yayılıp serildiler ki, adeta her ikisi de hiçbir inişi-çıkışı olmayan dümdüz bir arazi haline geldiler" şeklinde de mana verilmiştir. Buna göre ayet, "dümdüz olduğunda" senin, "Devenin hörgücü, düz oldu" demene varıp dayanır. Yine Arapça'da, "Hörgücü düz, erkek ve dişi deve" denilir. "Dühhân" kelimesi de bu köktendir. Ferrâ, buradaki (......) kelimesinin ancak mansub okunacağım, çünkü fiildeki zamirin fail olduğunu söylemektedir. Cenâb-ı Hak (......) dememiştir. Çünkü Cenâb-ı Hak dağları bir, yeri de bir sayarak, tesniye halinde, (......) buyurmuştur. Bu tıpkı Cenâb-ı Hakk'ın, "Gökler ve yer iki bitişik idiler" (Enbiya, 30) ayeti gibidir. Hak teâlâ bu ayette de, cemî olarak, (......) dememiştir. |
﴾ 14 ﴿