3

"Rabbini tekbir et".

Bu ayetle ilgifi iki mesele var:

Birinci Mesele

Müfessirler, ayetteki "tekbir et "menin ne demek olduğu hususunda şu izahları yapmışlardır:

a) Kelbî, "Rabbini putperestlerin söylediği şeylerden tenzih et, ulula" manasını verirken,

b) Mukâtil, "Bu kişinin, " Allahu Ekber" demesidir" demiştir. Rivayet olunduğuna göre bu ayet nazil olunca, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı ve "Allahu Ekber Kebîra" dedi. Bunun üzerine, Hazret-i Hatice (radıyallahü anh) de tekbir alıp, bunun ona gelen bir vahiy olduğunu anlayarak sevindi.

c) Bununla, namazda alınan tekbirler kastedilmiştir. İmdi, eğer, "Bu sûre, peygamberliğin başlangıcında nazil olmuştur ve o zaman henüz namaz farz değildi" denilirse, biz deriz ki: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in nafile olarak namaz kıldığı, dolayısıyla da kıldığı bu namazlarda tekbir getirmekle emrolunması uzak bir ihtimal değildir.

4) Bence burada şöyle bir ihtimal daha söz konusudur: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, "Kalk, artık inzar et" denilince, bundan sonra da, "Rabbini boş ve abes işlerden tenzih et. Sana verilen bu inzar emrinin, senin ihlâl etmen caiz olmayan, üstün hikmet ve önemli bir iş olduğu için olduğunu da bil" denilmek istenmiştir. O halde, "Rabbini" kelimesi "Kalk ve inzar et" emrini te'kid eder bir durum arzeder.

5) Bence burada, yapılabilecek diğer bir izah da şudur: Hak teâlâ, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, inzarda bulunmasını emredince, sanki birisi "Peki ne ile, hangi hususta inzar edecek?" diye sormuş da, bunun üzerine Cenâb-ı Hak da, "Rabbini, ortakları, benzerleri ve zıdları bulunmaktan, mümkin ve muhdes varlıklara benzemekten ululaması, tenzih etmesi şeklinde yapar" buyurmuştur. Bunun bir benzeri de, Nahl Sûresi'ndeki, "Benden başka hiçbir tanrı olmadığı hakikatiyle inzar edin. Benden ittika edin" diye..."(Nahl,2) ayetidir. O halde bu, Allah'ı tanımaya ve O'nu tenzih etmek gerektiğine dair olan davetin, diğer davet çeşitlerinden önce geldiğine dikkat çeken bir ifadedir.

İkinci Mesele

(......) ifadesindeki "fâ" hakkında da, şu İzahtan yapmışlardır:

1) Ebu'l-Feth el-Mevsılî şöyle demektedir: Arapça'da, "Zeyd'i döv, Amr'a da teşekkür et" denilir ki bu takdirindedir. Buna göre, buradaki "fâ", zâiddir.

2) Zeccac şöyle der: "Fiilin başına bu fâ, onun ceza (cevab) olduğunu göstermek için gelmiştir. Buna göre, mana, "Kalk ve Rabbini tekbir et, büyüklüğünü anlat" şeklinde olur. Bundan sonra gelen. ifâdesi de aynı takdirdedir."

3) Keşşaf sahibi, "Bu fâ, fâ-i şartiyyedir. Buna göre takdir, "Herne olursa olsun, sen Rabbini tekbir etmeyi, ululamayı bırakma" şeklindedir" der.

Elbiseni Temizle

3 ﴿