4

"Muhakkak Biz kafirler için zincirler, bukağılar ve alevlendirilmiş bir ateş hazırladık".

Bil ki Allahü teâlâ her iki topluluğu zikredince bunun peşisıra, va'îd ve va'dini zikretti.

Bu ayetle ilgili bir kaç mesele var:

Birinci Mesele

Fiilin masdarı olan (i'dad) bir şeyi kendisine, ihtiyaç duyulduğunda hazır hale gelsin diye hazırlamaktır. Bu, Hak .Teâlâ'nın, "O, Bizim katımızda hazırdır" (Kaf,23) ayetindeki "atîd" kelimesi gibidir. Buradaki zincirler ile, o (kafirlerin) ayakları bağlanır; bukağılar ile de, elleri boyunlarına bağlanır. Ayetteki "sa'îr" kelimesi, onlar üzerine yakılıp, kızgın hale getirilen, böylece kendilerinin de onun için odun haline geldikleri ateş (cehennem) manasınadır. İşte bu, en ileri bir korkutma ve çekindirme çeşididir.

Cehennem Şimdi Mevcuttur

Alimlerimiz bu ayeti, cehennemin zincirleri ve bukağıları ile yaratılmış (halihazırdan mevcud) olduğuna delil getirmişlerdir. Çünkü ayetteki "hazırladık" kelimesi, mazide (bir işin yapılmış olduğunu) haber veren bir ifadedir. Kâdî ise "Allahü teâlâ bunu kesin olarak va'dedince, o sanki mevcutmuş gibi olmuştur" demiştir. Buna karşı deriz ki: Sizin söylediğiniz bu mana, ayetin zahirini terketmektir. Halbuki zahiri terketme yoluna, ancak bir zaruret olduğu zaman gidilir.

Farklı Kıraatler

"Selâsil" kelimesi tenvin ile (......) şeklinde okunmuştur. (İnsan. 15-16) ayeti de böyle tenvinle okunmuştur. Bazı kıraat imamları tenvinsiz olarak vasıl yapıp elif üzere de vakıf yapmışlardır. Binâenaleyh bunu tenvinli okuyup munsarıf sayan kıraat için, iki izah şekli vardır:

1) Ahfeş, "Biz, araplardan, gayr-ı munsarıf olmayan bütün kelimeleri munsarıf kılanlar gördük. Bu şairlerin dili (ve adetidir). Çünkü onlar, şiirde bu tür şeylere mecbur kalırlar ve dolayısıyla (bazan) gayr-ı munsarıf bir kelimeyi, munsarıf kılarlar. Böylece onların dilleri (lehçeleri - adetleri) hep böyle cereyan eder" demiştir.

2) Bu çoğul kelimeler, müfredlere benzerler. Çünkü araplar mesela, "Yusuf'un arkadaşları" manasında derler. Binâenaleyh onlar, bunu müfred munsarıf bir cemi gibi, cemi yapınca, bu tür cemileri de müfred munsarıf gibi saymışlar, böylece de munsarıf kılmışlar (tenvinli okumuşlardır). Fakat bunları gayr-ı munsarıf görenler, bu kelimeyi tıpkı "sevamla... mesâcide" (Hacc, 40) kelimeleri gibi okumuşlardır. Vakıf halinde, bu gibi kelimelerin sonuna elif getirilmesine gelince, bu tıpkı, "zunûna", "resûla", "sebîla" kelimelerinin sonuna elif getirilişi gibi olur. Böylece bu, şiirin kafiyesindeki "ıtlâk"a benzemiş olur.

İyilerin Mükafaatı

Daha sonra Hak teâlâ, mü'min ve şakir olanlar için hazırladığı şeylerden bahsederek şöyle buyurmuştur:

4 ﴿