9"Uykunuzu dinlenme (vesilesi) yaptık..." ayetinin ifade ettiği husustur. Bazı dinsizler (mülhidler), bu ayeti ta'n ederek, şöyle demişlerdir: uyku anlamına gelir. Buna göre mana, "Biz sizin uykunuzu uyku kıldık..." şeklinde olur. Bil ki, ulema, bu ifadenin manası hususunda şu izahları yapmışlardır: 1) Zeccâc, (......) kelimesi "ölüm" anlamında olup, (......) kelimesi de "ölen"dir. Bu kelime, "kesmek" anlamına gelen sebt kökündendir. Uyuyan kimse, hareketten kesildiği için, uykuya ismi verilmiş olup, bunun delili de şu iki şeydir: a) Cenâb-ı Hak, "O, sizin, geceleyin canınızı alan, gündüzün neler kazandığınızı bilen, sonra da sizi diriltendir"(Enam,60) buyurmuştur. b) Allahü teâlâ, uyku halini bir ölüm hali kabul edince, "Gündüzü maişet vakti yaptık" (Nebe. 11) ifadesinde de, uyanıklık halini maaş, yani hayat, addetmiştir. Bence bu görüş zayıftır, çünkü bu ayetlerde ele alınan şeyler, büyük nimetlerdir. Binâenaleyh, buraya, "ölüm" manası uygun düşmez. Hem, bu uykunun ölüm olması ile, ruhun bedenden ayrılması kastedilmemiştir. Tam aksine bununla, duyu organlarının eserlerinin ve fonksiyonlarının sona ermesi manası kastedilmiştir ki, işte uyku da budur. Binâenaleyh sözün neticesi yine, "Biz, sizin uykunuzu uyku kıldık..." manasına varıp dayanır. 2) Leys, şöyle demektedir: "uyku" demek olup, bu, "bürüme" anlamındadır. Nitekim, Arapça'da, "hastalık hastayı bürüdü; hasta da, hastalık tarafından bürünmüştür" anlamında, ifadesi kullanılmıştır. Ebu Ubeyde de, (......) kelimesinin, "insanı, ölücü haline benzeyen bir biçimde kuşatan bir bürüme" anlamına geldiğini söylemiştir. Bu görüş de, bence tutarsızdır. Çünkü, eğer "bürüme" ifadesiyle burada "uyku" kastediliyorsa, yukarda ilerde sürülen problem aynen söz konusu olur. Yok eğer, (......) kelimesi ile, bu börüme işinin şiddeti kastediliyorsa, bu, batıldır; çünkü, bu uyku, böyle değildir. Bir de, uyku, (aslında) bir hastalıktır. Binâenaleyh, uykunun, nimetlerin sayılıp dökülmesi esnasında zikredilmiş olması mümkün değildir. 3) Arapça'da (......) kelimesi, "kesmek, traş etmek" anlamına gelir. Nitekim, birisi saçlarım traş ettiğinde, denilir. İbn'ul-A'râbi, (......) kelimesine, "kesmek" anlamını vermiştir. Şimdi, bu kelimenin "kesmek" anlamına alınması halinde, şu muhtemel izahlar yapılabilir: a) Ayetin manası, "Biz, uykunuzu, sürekli değil, verilen sona eren bir uyku yaptık" şeklindedir. Çünkü, ihtiyaç miktarınca "uyumak, en faydalı şeydir. Ama, sürekti uyuma ise, en zararlı şeylerdendir. Binâenaleyh, uykunun sona ermesi büyük bir nimet olunca, pek yerinde olarak Allahü teâlâ bu uyuma işini verdiği nimetler sadedinde zikretmiştir. b) İnsan, yorulur da, sonra uyursa, bu uyuma işi, insandaki bu yorgunluğu izale eder. İşte bu yüzden, bu izale etme işi, "sebt, katı" diye ifade edilmiştir ki, İbn Kuteybe'nin, "Biz sizin uykunuzu "sübât", yani "rahatlık" kıldık.." şeklindeki tefsirinden maksat da budur. Yoksa, onun maksadı, "sübat"ın, rahatlığın ismi olduğunu belirtmek değildir. Tam aksine, maksadı, uykunun, yorgunluğu sona erdirmesi, onu ortadan kaldırması, böylece de rahatlığın gerçekleşmesidir. c) Müberred, ayetteki bu ifadeye "Biz onu, savuşturulması ve sona erdirilmesi mümkün olan hafif bir uyku yaptık.." manasını vermiştir. Nitekim Araplar, uyku birisine baskın çıkıp, o birisi de, bu uyku haliyle mücadele ettiğinde, işte bunu ifade için, derler. Buna göre adeta, "Biz, uykunuzun, savuşturulması sizin için mümkün olan latif bir uyku kıldık; onu, sizi bürüyen ve sizi hükümran olacak biçimde yapmadık.." denilmek istenmiştir; çünkü, bu tür bir uyku, ileri derecede hastalıklardandır. Bütün bu izahlar doğrudur. Besincisi, Cenâb-ı Hakk'ın, |
﴾ 9 ﴿