29

"Biz ise, her şeyi yazıp saymışadır".

Bu ifadeyle ilgili birkaç mesele vardır:

Birinci Mesele

Zeccâc şunu söylemiştir: (......) kelimesi, fiilinin kendisini tefsir ettiği bir muzmar fiil sebebiyle mansubtur. Manası ise, "Bu bir şeyi saymış izdir..." şeklindedir." Ebu's-Simâl ise, mübteda olmak üzere, kelimeyi merfu olarak (......) şeklinde okumuştur.

Allah Cüz'iyyat Bilir

(......) cümlesinin anlamı, "Biz her şeyi, asla yok olmayacak değişikliğe de uğramayacak bir biçimde bilmisizdir." şeklinde olup, bunun bir benzeri de, "Allah onu saymıştır, onlarsa bunu unutmuşlardır..." (Mücadele, 6) ayetidir. Bil ki bu ayet, Allahü teâlâ'nın "cüz'iyyâtı" bildiğinde delalet eder. Yine şunu bil ki, böylesi ayetler tevil götürmezler. Bu böyledir, çünkü Cenâb-ı Hak bunu, "uygun bir ceza olmak üzere..."(Nebe, 16) şeklindeki dava ve kaziyyesini teyit etmek üzere zikretmiştir. Buna göre O sanki, "Ben, onların yaptığı şeylerin hepsini, istikametlerini, ikâb ve mükafaatın meydana gelmesine sebep ve vesile olan durum ve hallerini çok iyi biliyorum. İşte bu sebeple şüphesiz ki Ben, amellerine uygun olacak miktarda bir azabı onlara ulaştıracağım..." buyurmuştur. Şurası bilinmektedir ki, ancak böylesi bir miktarın ulaştırılabilmesi için de, Cenâb-ı Hakk'ın bütün cüz'iyyâtı bildiğinin sabit ve kesin olmas: gerekir. İşte bu da sabit olunca, bunu inkar eden herkesin, kesin olarak kafir olduğu ortaya çıkar.

Üçüncü Mesele

(......) ifadesi hakkında iki izah şekli bulunur:

a) Kelamın takdiri, "Biz onu, mükemmel bir sayışla saydık şeklindedir. Burada şüphesiz ki, (......) buyurulmamış da, (......) buyurulmuştur; çünkü, kitabet ve yazı, ilmin gücü ve kuvveti hususunda son noktayı gösterir. Bundan dolayıdır ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yazıyla kaydediniz, bağlayınız" buyurmuştur. O halde Cenâb-ı Hak sanki, "Biz her şeyi, kuvvet, kesinlik ve tekid hususunda yazılmış olana denk bir sayışla, mükemmelleri sayıp yapmışızdır.." buyurmuştur. O halde, Usf kelimesinden maksad, "bu sayıp dökme ve bilme" işini tekid etmektir. Bil ki bu tekid şüphesiz, ehl-i zahirin anlayışına uygun ve layık olan bir tarz üzere gelmiştir. Çünkü yazılan şey, zamanla kaybolabilir. Allahü teâlâ'nın eşya hakkındaki ilmi ise, zeval ve yokluk kabul etmez; çünkü, bir ilim, zâtı gereği, zorunlu ve vacibdir.

b) (......) kelimesinin, "yazılmış olduğu halde" anlamında hal olması.. O halde mana, "Biz her şeyi, Levh-i Mahfuz'a yazılmış olduğu halde iyice saymışızdır.." şeklindedir. Bu, Cenâb-ı Hakk'ın, "Biz her şeyi apaçık bir kitabta saymışızdır" (Yasin, 12) ayeti gibidir. Yahutta, "Hafaza meleklerinin sabitelerine yazılmış olduğu halde.." demektir.

Daha sonra Cenâb-ı Hak

29 ﴿