6

"İşte kimin tartıları ağır gelirse..."

buyurmuştur.

Bil ki (......) kelimesinin ne demek olduğu hususunda şu iki görüş ileri sürülmüştür;

Birinci Görüş: Bu, mevzun kelimesinin çoğulu olup, bu da, Allah'ın katında değeri ve kıymeti olan, kişiye ait ameller demektir. Bu, Ferrâ'nın görüşüdür. Ferrâ sözüne devamla şöyle der: "Bunun bir benzeri de, Arapça'da, "Benimki de seninkiyleeşdeğerdir" anlamında "Bende, senin dirhemine denk dirhem vardır" ve "Evim senin evinin değerindedir" denilir.

İkinci Görüş: Bu kelime, (......) kelimesinin çoğuludur. Nitekim İbn Abbas şöyle der: "Mizanın bir dili ve iki kefesi vardır. Orada sadece ameller tartılır. Böylece, itaatkar kişinin haseneleri, en güzel bir biçimde getirilir. Bu haseneler ağır bastığında, bu kişinin hakkı cennettir. Kafir kimsenin seyyieleri de, en çirkin bir biçimde getirilir. Onun tartısı hafif olur, böylece de bu kimse, cehenneme sokulur." Hasan el-Basrî ise şöyle demiştir: "Mizanın iki kefesi vardır, ama bunlar, şöyledir böyledir diye nitelemezler." Kelamcılar da şcy'fl demektedirler. Hasene ve seyyielerin bizzat kendilerinin tartılmaları düşünülemez. Hele hele hususen, haklar birbiriyle denkleştirdiğinde... Tam aksine tartılması kastedilen şey, hasene ve seyyielerin yazıldığı defterlerdir. Yahut da, nûr, hasenelerin emaresi; zulmet de, seyyielerin emaresi addedilir. Veya, hasenelerin sahifeleri, güzel şekillerle tasavvur edilir, seyyielerin defterleri ise, çirkin bir şekillerle tasavvur edilir. Böylece, ağırlık ve hafiflik ortaya çıkmış olur. Bunun faydası ise, hasene sahiplerinin halinin, o büyük cemaat arasında zuhur etmesi, böylece sevinçlerinin artması, seyyie sahiplerinin hallerinin de zuhur edip, böylece onların mahlukat yanında kepaze kimseler gibi olmalarıdır.

Mizanı Ağır Basanlar

Cenâb-ı Hakk'ın

6 ﴿