3"O, malının kendisini ebedileştireceğini sanır". Bil ki, fiilleri aynı manayadır. Bu ayetin ne demek olduğu hususunda şu izahlar yapılabilir: 1) Mananın, "mal çokluğu, onun tûl-i emeline sebeb olur ve aşırı gafleti ile tûl-i emelinden ötürü, malının kendisini ölümsez kılacağını sanır" şeklinde olması muhtemeldir. Cenâb-ı Hak, buyurdu da, buyurmadı. Çünkü ayetten kastedilen mana, "Bu insan malının, kendisine ebediyyet kazandırıp, ölümden kurtaracağını ve kendisinin artık ölümden kurtulduğuna hükmedildiğini sanır" şeklindedir. İşte bu yüzden Allahü teâlâ, bu fiili mazi siğasıyla getirmiştir. Hasan el-Basrî de şöyle der: "Ölüm gibi, kendisinde yakın bulunmayan bir şüpheye, kendisinde şüphe bulunmayan bir yakînin (kesin bilginin) ne kadar benzediğini, başka hiçbir şeyde görmedim." 2) Bu kimse, mesela binalarını kireçle-kiremitle süslü ve sağlam bir şekilde yapması gibi, işlerini de sağlam yapıyor. O, bunun kendisini ebedî kılacağı zannıyla, yahut da ölümünden sonra, bu namla anılması için böyle yapıyor. 3) O malı alabildiğine sevdi. Hatta, malı noksanlaşırsa, öleceğini sandı. İşte bu yüzden de, canlı kalabilmesi için, malını, hiç noksanlaştırmama gayretine düştü. Cimrinin bu şekilde inanması mümkündür. 4) Bu, amel-i sâlihi çıtlatan ve esasen dünyada iyi isimle-şöhretle; ahirette de, ebedî nimetlerle, insanı ebedileştiren şeyin, mallar değil, amel-i salih olduğunu çıtlatmaktır. |
﴾ 3 ﴿