2

"Ona, malı da, kazandığı da fayda vermedi".

Ayetle ilgili birkaç mesele vardır:

Birinci Mesele

(......) ifâdesindeki (......)'nın olumsuzluk anlamında istifham olması muhtemel olduğu gibi, nefy anlamında olması da muhtemeldir. Birinci takdire göre mana, "Belayı ondan Savuşturmada, malının ve kazancının ne tesiri var ki!? Çünkü, Karun'dan daha fazla malı olan yoktu; mal ondan ölümü savuşturabildi mi? Hazret-i Süleyman (aleyhisselâm)'dan da daha güçlü bir hükümdar yoktu; o ölümü savuşturabildi mi?" şeklinde olur. İkinci takdire göreyse ifade, malının ve kazancının ona hiçbir fayda salamayacağını haber vermektedir.

İkinci Mesele

(......) ifadesi, mahallen merfudur. ya ism-i mevsuldür, ya da masdar manası ifade eder. Yani, "kazandığı şey veya, "kazanması demektir. Rivayet olunduğuna göre o şöyle diyordu: "Eğer kardeşinin oğlunun söylediği gerçek ise, ben bundan, malım ve evladım karşılığında canımı kurtarırım.." İşte bunun üzerine Allahü teâlâ bu ayeti inzal buyurdu.

Daha sonra alimler, ifadenin manası hakkında bazı vecihler zikretmişlerdir:

1) Yani, "Malı ve malıyla kazandığı şey, yani ana sermayesi ve kârları ona fayda vermedi" demektir.

2) Mardan maksat, hayvanlarıdır. 'den maksat da, bu hayvanlardan elde ettiği yeni nesiller ve ürünlerdir. Çünkü o, zenginlik ve bolluk içinde idi.

3) ile, babasından varis olduğu şeyler; ile de bizzat kendisinin kazandıkları kastedilmektedir.

4) İbn Abbas şöyle demiştir: ile, onun evladı kastedilmektedir. Bunun delili Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şu hadisidir "Kişinin yediği şeylerin en temizi, kendi kazanandan olandır. Onun evladı da, kendi kesbindendir" Buhari, büyû. 15. Yine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), "Sen ve senin malın, babanındır" buyurmuştur. Rivayet olunduğuna göre Ebû Leheb'in oğulları davalaşmak üzere babalarının yanına gelirler, orada da dövüşürler. Bunun üzerine Ebû Leheb, aralarına girmek için ayağa kalkar; derken içlerinden birisi onu iter, o da yere düşer ve kızar. Bunun üzerine, (oğullarını kastederek), "Çıkın yanımdan, ey, habis ve pis kazanç" der.

5) Dahhâk ise şöyle demiştir: Bu, "onun malı ve habis ameli, yani, Hazret-i Muhammed'e olan düşmanlığı konusundaki hile ve desiseleri ona fayda vermedi.." demektir.

6) Katâde'nin dediğine göre ifâdesi "Kendisinden yararlanacağını umduğu ameli ona fayda vermedi" anlamındadır. Bu Cenâb-ı Hakk'ın, "(Faydasını umarak) yaptıkları amellerine yöneldik de, onları geçersiz kıldık..." (Furkan, 23) ayeti gibidir.

Ayet hakkında bazı sorular bulunmaktadır

Mazi İle Muzari Farkı

Birinci Soru: Cenâb-ı Hak burada (......) buyurmuş, Leyl Sûresi'nde ise "Tereddi ettiği zaman malı ona fayda vermez" (Leyl, 11) buyurmuştur. Ne fark vardır?

Cevap: Mazi ifadesiyle açıklamak, daha kuvvetli olur. Cenâb-ı Hakk'ın, "Malım bana fayda vermedi..." (Hakka, 28) ve "Allah'ın emri geldi..." (Nahl, 1) ayetlerinde de böyledir.

ikinci Soru: Malı ve kazandığı şey ona hangi konuda fayda vermedi?

Cevap: Bazıları, "Allah'ın Resulü'ne düşmanlık hususunda fayda vermedi ve ona galib gelemedi" derken, diğer bazıları da, "Bilakis malı ve kazancı ona, ateşi, cehennem ateşini defetme hususunda, fayda vermediler. Bundan dolayıdır ki, Allah "Ateşe yaslanacak..." buyurmuştur" demişlerdir.

Alevli Ateşe Girecek

2 ﴿