61Sana İlim geldikten sonra kim onun hakkında seninle tartışırsa de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım. Sonra lânetleşelim, Allah'ta lanetinin yalancılara olmasını dileyelim." Bu âyete dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız: Yâ Muhammed!: "Sana ilim" Hazret-i Îsa'nın Allah'ın kulu ve rasûlü olduğuna dair bilgi "geldikten sonra kim onun" Îsa hakkında "seninle tartışırsa" ve sana karşı iddialarda bulunursa "de ki: Gelin..." Haydi buyurun... Bu ifade aslında üstünlüğü ve değeri olan kimseler İçin kullanılır. Daha sonra bu kelime gelmesi istenen herkes için kullanılmaya başlandı. İleride En'am Sûresi'nde (6/151. âyette) buna dair daha etraflı açıklamalar gelecektir. "... Çağıralım" âyeti cezm mahallindedin "Oğullarımızı" ifadesi, kız çocukların oğullarına "ebnâ: oğullar" denileceğine delildir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin'i getirdi; Hazret-i Fatıma onun arkasında, Hazret-i Ali de Hazret-i Fatıma'nın arkasından yürüyerek geldi. Hazret-i Peygamber de onlara: "Ben dua edersem siz de âmin deyiniz" diyordu. İşte yüce Allah'ın: "Sonra... dileyelim" âyetinin anlamı budur, İbtihâl dua ederken yalvarıp yakarmak, tazarruda bulunmak demektir. Bu açıklama İbn Abbâs'tan nakledilmiştir. Ebû Ubeyde ve el-Kisaî ise: Lanet okuyalım, anlamında olduğunu söylemiştir. İbtihâl, aslında dua ederken yakarışta lanet okumak olsun başka hususlarda olsun alabildiğine gayret göstermek, tazarru ve niyazını uzunca yapmak demektir. Şair Lebid der ki; "Kavminden, efendi ve yaşlı başlı kimseler arasında (birlikte geldi) Dehr (zaman) onlara baktı da ibtihâl etti." Yani onların helâk edilmesi İçin (dua etmekte) alabildiğine gayret gösterdi. Allah ona behletti, ona lanet etti, demektir. el-Behl de lânetlemek anlamındadır. Az miktardaki suya da "el-behl" denilir. Bir kimseyi kendi istediğiyle başbaşa bırakmak halinde ile denilir, Ebû Ubeyde, Allah onu behletti'nin ona lanet etti, lanet etsin anlamında olduğunu söylemiştir. İbn Abbâs der ki: Burada sözü edilen kimseler, Necranlıların ileri gelenleri olan es-Seyyid, el-Âkib ve İbnu'l-Hâris'tir. "... Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim." 2- Peygamberliğin Belgelerinden Birisi: Bu âyet-i kerîme, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın peygamberliğinin alâmetlerindendir. Çünkü Hazret-i Peygamber onları lânetleşmeye davet ettiği halde, bunu kabul etmediler. Bunların büyükleri olan el-Âkib'in, kendilerine; eğer lânetleşme isteğini kabul edecek olurlarsa bu vadinin onları yakmak üzere ateşle dolacağım belirtmesinden sonra cizyeyi kabul ettiler. Çünkü Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir, demişti. Ve siz de biliyorsunuz ki o Îsa hakkında açık ve kesin doğruyu getirmiştir. Bu sözleri üzerine Necranlılar Hazret-i Peygamberle lânetleşmeyi kabul etmeyip kendi topraklarına her sene Safer ayında bin ve Recep ayında da bin elbise (toplam iki bin elbise) ödemek şartıyla geri döndüler Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) da islâm'a girmek yerine onlardan bu cizyeyi kabul ederek onlarla barış yaptı. 3- Torun, Evlat Kabul Edilebilir mi? Çoğu ilim adamı der ki: Hazret-i Peygamberin Mübâhale esnasında Hazret-i Hasan ile Hz Hüseyin hakkında: "Oğullarımızı ve oğullarınızı çağıralım" âyeti ile: "Şüphesiz benim bu oğlum seyyiddir. âyeti, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın iki oğlu" olarak adlandırılmaları onlara hastır. Başkaları için böyle birşey sözkonusu değildir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyâmet gününde her bir sebep ve her bir neseb koparılmış olacaktır. Benim nesebim ve sebebim müstesna." İşte bundan dolayı Şâfiî mezhebine mensup kimi ilim adamı: "Filanın oğluna" diye vasiyette bulunup da eğer o kişinin kendi sulbünden oğlu yoksa fakat oğlunun oğlu yahut kızının oğlu varsa; o takdirde bu vasiyyet yalnızca oğlun oğlu için geçerlidir, kızın oğlu için geçerli olmaz. Aynı zamanda bu Şâfiî'nin de görüşüdür. Buna dair daha geniş açıklamalar ileride yüce Allah'ın izniyle En'âm Sûresi (6/84-86. âyetler 2. başlıklarda) ile Zuhruf Sûresinde (43/28. âyet 3. başlıkta) gelecektir. |
﴾ 61 ﴿