9

Allah, îman edip de salih ameller işleyenlere "onlar için mağfiret ve çok büyük bir mükâfat vardır" diye va'delmiştir.

"Onlar için mağfiret ve çok büyük bir mükâfat vardır" âyetinin anlamına gelince: Yani Allah, mü’minler hakkında: "Onlar için mağfiret ve çok büyük bir mükâfat vardır" diye buyurmuştur. Bu da bu mükâfatın mahiyetini, özünü, İnsanların kavrayışlarının bilmesine imkân yoktur demektir. Nitekim yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır:

"Onlar için o işlediklerine mükâfat olmak üzere gözleri aydınlatan neler gizlendiğini hiçbir kimse bitemez" (es-Secde, 32/17)

Yüce Allah:

"Çok büyük bir ecir çok şerefli bir ecir, büyük bir ecir" diye buyurduğu takdirde, bunun ölçüsünü kim takdir edebilir ki? Allah'ın va'di, onlara verilen bu söz "kavi: demek" kabilinden olduğu için

" Onlar için mağfiret... vardır" âyetinin başına "lâm" harfinin getirilmesi uygun düşmüştür. Ve bu âyet nasb mahallindedir. Çünkü, va'dolunan şey mahallindedir ve onlara kendileri için mağfiret olduğunu vadetmiştir. Veya, onlara mağfiret va'detmiştir, anlamındadır. Ancak cümle, (i'rab bakımından) tek bir kelime gibidir. Nitekim şair şöyle demiştir:

"Salihler için şöyle bir mükâfat olduğunu gördük;

Cennetler ve Selsebil pınarı.

Görüldüğü gibi, burada da cümle nasb mahallindedir. işte bundan dolayı, bu-cümleye yapılan atıflar da mansub gelmiştir.

Bu âyetin, va'dolunan şeyin mahzuf olmak üzere ref’ mahallinde olduğu da söylenmiştir. Takdiri de şöyledir: Onlara yaptığı vaadler içerisinde onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır Bu anlamdaki bir açıklama el-Hasen’den nakledilmiştir.

9 ﴿