14Bîz nasrânîyiz" diyenlerin de sağlam bir şekilde sözlerini almıştık. Onlar da kendilerine verilen öğütlerden bir pay almayı unuttular. Biz de, kıyâmet gününe kadar aralarına kin ve düşmanlığı yerleştirdik. Allah, yakında onlara yaptıklarını haber verecektir. Yüce Allah'ın: "Biz nasrânîyiz diyenlerin de sağlam bir şekilde sözlerini almıştık" âyeti, hıristiyanlardan da tevhid ve Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'a îmana dair söz almıştık, demektir. Çünkü bu husus İncil'de yazılı idi. "Onlar da... bir pay almayı unuttular." Âyetinde söz konusu bu pay ise, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'a îman etmektir. Yani, emrolundukları gereğince amel etmediler, Kendi hevaları doğrultusunda yaptıklarını ve bu tahrifi, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı inkâra sebep kıldılar. "Sözlerini almıştık" âyeti ise, senin: Ben, Zeyd'den elbisesini ve dirhemini aldım sözüne benzer. Bu açıklamayı el-Ahfeş yapmıştır. Âyetin baş tarafının, takdiri şöyle olmalıdır: Biz, hıristiyanız diyenlerden de sözlerini almıştık. İfadenin Kûfelilere göre takdiri ise şöyledir: Biz hıristiyanız diyen kimseler arasından sözlerini aldığımız kimseler vardır. Bu takdirlere sebep ise, nahivcilerin zamirin, zahirden (zamirin ait olduğu isimden) önce zikredilmesini kabul etmeyişleridir Hıristiyanların: "Biz nasrânîyiz" şeklindeki sözleri nakledilip, "biz nasranilerdeniz" denilmeyişi, onların nasraniliği bidat olarak ortaya attığına ve bu ismi böylece aldıklarına bir delil vardır. Bu anlamda bir açıklama el-Hasen'den rivâyet edilmiştir. "Biz de... aralarına kin ve düşmanlığı yerleştirdik." Yani, bunu körükledik. Bunu onlara yapışık kıldık, anlamına geldiği de söylenmiştir. O takdirde bu kelime, -tutkal anlamına gelen den alınmış olur. Bu ise zamk ve buna benzer, bir şeyi bir şeye yapıştıran demektir. ise, âdeta yapışırcasına bir şeye alışmak anlamındadır. er-Rummânî'nîn naklettiğine göre "iğrâ" birbirlerine musallat edilmeleri demektir. Bunun kışkırtma anlamına geldiği de söylenmiştir. Asıl anlamı ise, yapışmak demektir. Şair Küseyyir der ki: "Artık yavaş ol» dendi mi, gözler kesintisiz yaş boşaltır. Birbirine yapışık (sicim gibi) damlalar halinde ve sağnak yaşlar onu besler durur." Yapıştırmak için kullanılan tutkal (el-Ğirâ) da buradan gelmektedir. Bir şeye iğrâ, üzerine musallat kılmak cihetiyle onu o şeye yapıştırmak demektir. Köpeğin iğrâsı ise, avlanmaya alıştırılması demektir, "Aralarına ifadesi, düşmanlığın zarfıdır. (Yani, düşmanlık aralarına yerleştirilmiştir). Yüce Allah bununla, -daha önceden sözkonusu edildiklerinden ötürü- yahudi ve luristiyanlara işaret etmektedir. es-Süddî ve Katadeden; birbirlerine düşmandırlar diye açıklamada bulundukları nakledilmektedir. Şöyle de denilmiştir: Bu âyetle, özel olarak hıristiyanların fırkalara ayrılışına işaret edilmektedir. Bu açıklamayı da er-Rabî' b. Enes yapmıştır. Çünkü, bu âyette kendilerine en yakın işaret edilenler onlardır. Diğer taraftan, Hıristiyanlar, Yakubîler, Nasturîler ve Melkânîler olmak üzere ayrı fırkalara ayrılmışlardır. Yani bunların biri ötekini tekfir etmiştir. en-Nehhâs der ki: Yüce Allah'ın: "Biz de...aralarına kin ve düşmanlığı yerleştirdik" âyetinin anlamı ile ilgili olarak yapılan açıklamaların en güzellerinden birisi de şudur: Yüce Allah, kâfirlere düşmanlık beslenilmesini ve onlara karşı kin duyulmasını emretmiştir. O bakımdan, her bir fırka, diğer fırkaya düşmanlık edip ona kin beslemekle -kâfir oldukları gerekçesiyle- enir olunmuştur. Yüce Allah'ın: "Allah, yakında onlara... haber verecektir" âyeti, onlara yönelik bir tehdittir. Yani, pek yakında, ahdi bozmalarının cezası ile karşılaşacaklardır. |
﴾ 14 ﴿