69

Îman edenlerle yahudiler, sabiîler ve hıristiyanlar(dan), kim Allah'a ve âhiret gününe îman edip de iyi amellerde bulunursa, onlar için hiçbir korku yoktur, onlar üzülecek de değillerdir.

Bütün bunlara dair açıklamalar daha önceden geçmiş bulunmaktadır, Bunları tekrarlamanın bir anlamı yoktur.

"Yahudiler" daha önce geçen

"îman edenler"e atf olduğu gibi,

"sabiîler" de-el-Kisâî ve el-Ahteşin görüşlerine göre- daha önce geçen

"yahudiler" kelimesindeki zamire atf edilmiştir. en-Nehhâs der ki: Ben, ez-Zeccâc'ı kendisine el-Ahfeş. ve el-Kisaî'nin görüşlerinin zikredildiği sırada şöyle derken dinledim: Bu, iki bakımdan bir yanlışlıktır.

Birincisi, te'kid edilmedikçe, merfu' zamire atıf çirkin bir şeydir. İkincisi ise, atıf edilen kendisine atıf edilenle ortaktır. Buna göre mana itibariyle : Sabiîler de yahudiliğin kapsamına girmiş olur. Ancak bu imkânsız bir şeydir. el-Ferrâ' ise şöyle demiştir:

"Sâbiîler" kelimesinin merfu’ gelmesinin câiz oluşunun sebebi: (öl") edatı amel bakımından Zayıftır Bu nedenle ancak isme etki eder, amele etki etmezler, kimseler kelimesinde ise i'rab açıkça gözükmemektedir. O nedenle irab bu iki husustan birisi üzerinde cereyan etmiştir. Bu nedenle sözün aslına dönülerek

"Sabiîler" kelimesinin merfû gelmesi câiz olmuştur.

ez-Zeccâc der ki: Üzerinde i'rabın etkisinin görüldüğü ile i'rabın görülmediği kelimenin durumu aslında aynıdır. el-Halil ve Sîbeveyh ise şöyle demişlerdir: Burada "sâblîler" kelimesinin merfu olması takdim ve tehire hamledilir, İfadenin takdiri şöyledir:

"Îman edenlerle yahudiler (den) kim Allah'a ve âhiret gününe îman edip de iyi amellerde bulunursa, onlar için hiçbir korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir. Sabiîler ve hıristiyanların durumu da böyledir." Sîbeveyh de buna benzer (takdim ve tehir'in bulunduğu) şöyle bir beyiti nakletmektedir:

"Aksi takdirde şunu biliniz ki, muhakkak ki bizler ve sizler.

Ayrılık içerisinde kaldığımız sürece bâğî (yani fesatçılık yapan,) kimseleriz.'

Dabi' el-Burcumi der ki:

"Kim yükü ve bineği ile birlikte Medine'de gecelemişse

Şüphesiz ki ben ve Kayyâr (atının veya devesinin adıdır)da orada yabancıyızdır."

Âyet-i kerimedeki Muhakkak" edatı "evet" anlamına gelen anlamında kullanılmıştır. Buna göre, "sabitler" anlamındaki kelime mübteda olarak merfu'dur. Haberi ise, ikincisinin ona delâleti dolayısıyla hazıf edilmiştir. Buna göre, "sâbiîler" kelimesinin atf edilmesi, sözün tamam oluşundan ve isim ile haberin de sona erişinden sonra tahakkuk etmiştir.

Şair Kays er-Rukayyat da der ki:

"Kınayıcı kadınlar sabahleyin

Erkenden başladılar beni kınamaya. Ben de kınarım onlara

Derler ki: Senin başın ağardı

Ve yaşlandın. Ben de:Evet öyledir, dedim."

el-Ahfeş der ki: Burada ; evet anlamındadır. Sonundaki "he" harfi ise, sekt (yani susarak durak yapmak) için gelmiştir.

69 ﴿