94

Ey îman edenler, Allah gıyaben kendisinden korkanları ortaya çıkarmak için avdan, ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği bir şeyle sizi muhakkak deneyecektir. Artık bundan sonra kim aşırı giderse, onun için pek acıklı bir azap vardır.

Bu âyete dair açıklamalarımızı sekiz başlık halinde sunacağız:

1- Âyetin Nüzul Ortamı:

Yüce Allah'ın:

"...Allah... sizi muhakkak deneyecektir" âyeti, muhakkak sizi sınayacaktır demektir. Denemek (ibtilâ), sınamak demektir.

Avlanma, Arab-ı Aribe'nin Arap Tarihçileri Arapları iki büyük kısma ayırırlar. I. Arab-ı Bâide Yaşayıp helâk olmuş, nesilleri tükenmiş Araplar. II. Arab-ı Bakiye, Soyları devam eden Araplar bunlar da : a) Arab-ı Aribe ve b) Arab-ı Musta'ribe olmak üzere iki kola ayrılırlar. Arab-ı Aribe Kahtanilerden ortaya çıkan kabilelerdir. Arab-ı Mustaribe ise soyları İsmail (aleyhisselâm)'a varan Araplardır (H. İbrahim Hasan. îstûm Tarihi, çevirenler; İ. Yiğit, S. Gümüş İstanbul 1985,1, 26-28) Merhum müfessir bü sözleriyle avlanmanın Arapların çok eski dönemlerden beri geçim kaynaklarından birini teşkil ettiğine işaret etmektedir. geçim yollarından birisi idi. Hepsi arasında oldukça yaygındı. Oldukça kullanılan bir yoldu. Allah da onları ihramlı iken ve Harem bölgesinde av hayvanları ile sınadı. Tıpkı, İsrailoğullarını Cumartesi gününde haddi aşmamakla sınadığı gibi.

Denildiğine göre, bu âyet-i kerîme Hudeybiye yılı nâzil olmuştur. Ashâbın bazıları, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte ihrama girdikleri halde, bazıları da ihrama girmemişti. O bakımdan, bir av göründü mü, durumları ve davranışları o hususta farklı farklı olurdu. Av ile ilgili hükümler kendileri için açık ve net olmadığından dolayı, durum ve fiillerinin hükümlerine, hacc ve umrelerinin yasaklarına dair bir beyan olmak üzere yüce Allah bu âyeti kerimeyi indirdi.

2- Bu Âyet-i Kerîme'nin Muhataptan:

İlim adamları, bu âyet-i kerimenin muhatapları ile ilgili olarak iki farklı görüş ileri sürmüşlerdir. Birincisine göre, bu âyetin muhatapları ihramlı olmayan kimselerdir. Bunu Mâlik söylemiştir.

İkinci görüşe göre ise bunlar ihramlı olanlardır. Bunu da İbn Abbâs söylemiş ve bu hususta yüce Allah'ın:

"Sizi muhakkak deneyecektir" âyetini delil göstermiştir. Çünkü, denemenin kendisi vasıtasıyla tahakkuk ettiği avlanmaktan uzak durma yükümlülüğü, ihram ile birlikte sözkonusu olur.

İbnü'l-Arabî ise şöyle demektedir: Ancak, bunun böyle olması gerekmez, Çünkü teklif, kendisi için avlanmakla ilgili koşulan çeşitli şartlar ile ve yine avlanma keyfiyetine dair kendisi için meşru kılınan niteliklerle tahakkuk eder. Doğrusu, bu âyet-i kerimedeki hitabın, ihramlı olsun, olmasın bütün insanlara yönelik olduğudur. Çünkü yüce Allah'ın:

"Sizi muhakkak deneyecektir" âyeti, mutlaka bununla mükellef kılacaktır, demektir. Teklif ise, bütünüyle bir denemedir. Fazilet iset bunun çokluk ve azlığında, zayıflık ve sıkıntılar arasındaki farklılıklarda ortaya çıkar.

3- Hangi Tür Av Hayvanlarıyla Deneme Sozkonusudur:

Yüce Allah'ın:

"Avdan.., bir şeyle" âyeti, avın bazılarıyla demektir. Burada geçen; dan," teb'îz (kismîlik) içindir. Bu da özel olarak kara avıdır. Bütün av hayvanlarını kapsamaz. Çünkü, denizin de avı vardır. Bu açıklama et-Taberî ve başkaları tarafından yapılmıştır. "Av (sayd)" ile ise, avlanan hayvanlar kastedilmiştir. Çünkü yüce Allah:

"Ellerinizin... erişebileceği" diye buyurmaktadır.

4- Av Neye Denir;

Yüce Allah'ın:

"Ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği" âyeti, küçük ve büyük av hayvanlarının durumunu açıklamaktadır.

İbn Vessâb ve en-Nehaî

"(..........) Erişebileceği" âyetini, alttan noktalı "ye" harfi ile (.......) diye okumuşlardır.

Mücahid der ki: Eller, yavruları, yumurtaları ve kaçamayanları alıp yakalayabilir. Mızraklar ise, büyük av hayvanlarına erişir. İbn Vehb dedi ki: Mâlik dedi ki: Yüce Allah :

"Ey îman edenler, Allah... ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği bir şeyle sizi muhakkak deneyecektir" diye buyurmaktadır. İnsanın eliyle, mızrağıyla, yahut herhangi bir silahı ile erişebilip de öldürdüğü her bir şey, yüce Allah'ın buyurduğu gibi avdır.

5- El ve Mızrak Tabirlerinin Kapsamı:

Yüce Allah'ın, özel olarak

"elleri" zikretmesinin sebebi, avlanmakta gösterilen çabanın büyük bir kısmının ellerle yapılışından dolayıdır. Avcılıkta kullanılan diğer hayvanlar, ipler, el ile yapılan tuzak ve ağlar da bunun kapsamına girer. (Silahlar arasından) özel olarak mızrakların anılışı ise, avı yaralayan araçların çoğunluğunu mızrakların teşkil edişi dolay ısıyladır. Ok ve benzeri şeyler de kapsamına girer. Avlanmada kullanılan hayvanlar ve oklara dair açıklamalar isef sûrenin baş tarafında (el-Mâide, 5/4. âyet, 4. başlık ve devamında) yeteri kadar yapılmış bulunmaktadır. Hamd, Allah'a mahsustur.

6- Kurulu Av Tuzak ve Ağlarına Yakalanan Avların Hükmü:

Tuzak ve ağlara yakalanan avlar, sahiplerine aittir. Herhangi bir kimse avı bunlara takılmak zorunda bırakacak olsa ve bu ağ ve tuzaklar olmaksızın bu avları yakalama imkânı yoksa, o takdirde bu ağların sahibi öbürü ile ortaktır. Dağda bulunan arı kovanlarına düşen arılar da sözü geçen ağ ve tuzaklar gibidir. Yüksek burçlarda bulunan güvercinler ise, eğer mümkünse sahiplerine geri verilir. Kovan arılarının durumu da böyledir. Bu, Mâlik'ten rivâyet edilmiştir.

Arkadaşlarından birisi de şöyle demektedir: Güvercin, ya da arıların yanına geldiği kimsenin, bunları geri vermek mükellefiyeti yoktur.

Eğer köpekler, bir avı bir kimsenin evine ya da odasına girmek zorunda bırakacak olursa, av hayvanı, köpekleri salan avcıya aittir ev sahibine değil. Eğer, köpeklerin mecbur bırakması sözkonusu olmaksızın eve girecek olsa, o takdirde o av hayvanı ev sahibine ait olur.

7- Âyet, Av Hayvanının Avt Yakalayana Ait Olduğuna Delil Gösterilmiştir:

Bazıları, av hayvanının avcı hayvanı kışkırtana değil de bizzat yakalayana ait olacağına bu âyeti delil göstermişlerdir. Çünkü, avcı hayvanı kışkırtanın el, ya da mızrağı henüz birşey ele geçirebilmiş değildir. Ebû Hanîfe'nin de görüşü budur.

8- Kitap Ehlinin Avı:

Mâlik, kitap ehlinin avını mekruh görmekle birlikte haram dememiştir. Çünkü yüce Allah:

"Ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği" derken, îman ehlini kastetmektedir Zira yüce Allah, âyetin baş tarafında: "Ey îman edenler" diye bîtap buyurmuştur. Böylelikle kitap ehli dışarıda bırakılmıştır.

İlim ehlinin Cumhûru ise, ona muhalefet etmiştir. Çünkü yüce Allah:

"Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helaldir" (el-Mâide, 5/5) diye buyurmuştur. Onlara göre, av da tıpkı kitap ehlinin kestikleri gibidir.

Bizim (Mâliki mezhebimizin) ilim adamlarımız ise, ayet-i kerîme, onların yiyeceklerini ihtiva etmekle birlikte, av başka bir türdür. O bakımdan genel olarak yiyeceklerin kapsamına girmez ve yiyecek, mutlak olarak kullanıldığı takdirde avı kapsamaz.

Derim ki: Bu açıklama, avlanmanın kitap ehli nezdinde meşru olmayışına binaen böyledir. Bu durumda av onların yiyeceklerinden olmaz. Böylelikle bu iddia bizim için bağlayıcı olmaktan da çıkar. Şayet av, eğer dinlerinde meşru ise, lâfız onu da kapsamına aldığından dolayı, bizim onların av hayvanlarının da etini yememiz gerekir. Çünkü, bu da onların yiyecekleri arasında yer alır,

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

94 ﴿