9

Eğer onu bir melek yapsaydık, onu da elbette bir adam yapardık. Ve herhalde onları (başkalarını) düşürmekte oldukları şüpheye düşürürdük,

"Eğer onu bir melek yapsaydık, onu da elbette bir adam yapardık." yani, onlar meleği gerçek suretinde göremezlerdi. Meleği ancaft kesif cisimler şeklinde mücessem bir hal aldıktan sonra görebilirlerdi. Çünkü, her bir tür, kendi türüne ısınır ve kendisinden başka türlerden nefret edip uzaklaşır.

Şanı yüce Allah, eğer İnsanlara gönderdiği elçiyi bir melek olarak göndermiş olsaydı, ona yaklaşmaktan uzak dururlardı. Orta ısınamaz, yanaşmazlardı. Onun konuşmasından dolayı içlerine korku girer ve ondan çekinirlerdi. Bunun sonunda da onun sözüne kulak asamazlardı. Bu korku, ona soru sormalarına engel olurdu. Bu suretle de peygamber gönderme maslahatı herkese, şamil olmazdı. Eğer elçi olarak gönderdiği o meleği melek suretinden çıkartıp, ona ısınsınlar ve onun yanında huzurları kaçmasın diye suretlerine benzer bir surete dönüştürmüş olsaydı, bu sefer: Sen bir melek değilsin, sen ancak bir insansın. Biz de sana îman etmiyoruz diyecekler ve eski hallerine döneceklerdi.

Melekler, peygamberlere insan suretinde gelirlerdi. Nitekim melekler, Hazret-i İbrahim ile Hazret-i Lût'a insan suretinde gelmişlerdi. Hazret-i Cebrâîl, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Dihye el-Kelbî suretinde gelirdi. Yani, eğer melek inmiş olsaydı, peygamberlere meleğin gelmesindeki adet üzere mutlaka onu da bir insan suretinde göreceklerdi. Eğer melek, aslî suretinde inmiş olsaydı onu göremeyeceklerdi. Biz onu, bir insan suretinde göndermiş olsaydık, bu sefer işin İçinden çıkamaz ve şöyle derlerdi: Bu da senin gibi bir sihirbazdır.

ez-Zeccâc der ki: Yüce Allah'ın:

"Ve herhalde onları... şüpheye düşürürdük." âyeti, onların başkanları, zayıf ve güçsüzlerini içine düşürdükleri şüphe gibi bir şüpheye düşürürdük, demektir. Çünkü başkanlar zayıflara: Muhammed bir insandır. Onunla sizin aranızda bir fark yoktur, diyorlar ve böylelikle onları şüphe ve tereddüde düşürüyorlardı. Yüce Allah onlara, eğer insan suretinde bir meleği indirmiş olsaydı, yaptıkları gibi yine şüphe ve karışıklığa düşürmek için bir yollarının bulunacağını bildirmektedir.

Karıştırmak demektir. Meselâ; İşi ona karışık gösterdim denilir. Bu kelime ise aslında elbise ve benzeri şeylere bürünüp örtünmek anlamındadır. Yüce Allah "Şüpheye düşürürdük" diye buyurmak suretiyle bunu kendisine izafe etmesi, yaratma cihetiyledir, Buna karşılık: "Başkalarını düşürmekte oldukları" âyetinde de fiili kendilerine izafe etmesi ise kesb yönüyledir.

9 ﴿