5

Onlara azabımız geldiğinde seslenişleri: "Biz gerçekten zâlimlermişiz" demelerinden başka bir şey olmadı.

" Onlara azabımız geldiğinde" âyetinin "fe" harfi ile atf edilmiş olmasının açıklanması zordur. el-Ferrâ' der ki; "fe" harfi "vav" anlamındadır. O bakımdan burada bir tertib (sıralanış) gerekli değildir. Şöyle de açıklanmıştır: Nice helâk etmek istediğimiz, yurt vardır da onlara azabımız geldiğinde.... demektir. Yüce Allah'ın şu âyetinde olduğu gibi:

"Kur'ân'ı okuduğun zaman, derhal o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın." (en-Nahl, 16/98)

Şöyle de açıklanmıştır: Helâk ediş, kavmin bir bölümü hakkında sözkonusu olmuştur. Buna göre, ifadenin takdiri şöyle otur: Nice yurt vardır ki Biz, ora halkının bir bölümünü helâk ettik de onlara Bizim azabımız gelince bu sefer hepsini helâk ettik.

Şöyle de denilmiştir: Yani, takdir ettiğimiz hükmümüzde, helâk ettiğimiz nice yurt vardır da bu sebepten Bizim azabımız onlara geldi.

Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Biz, oraya azap meleklerini göndermekle helâk ettik de o sebepten bizim azabımız -ki toptan helâk eden bir azaptır bu- onlara geldi. Âyet-i kerimedeki "el-Be's" kişinin bizzat kendisine gelen azap demektir.

Şöyle de açıklanmıştır: Yani Biz, o kasabaları helâk ettik. Ve Bizim onları helâk edişimiz şu şu vakitlerde olmuştu. Buna göre azâbın gelişi, helâk etmek demek olur.

Daha önceden belirttiğimiz gibi be's'in helâk etmekten başka bir şey olduğu da söylenmiştir.

Yine el-Ferrâ' şunu nakletmektedir: Her iki fiil de aynı anlamda olur veya aynı anlamda gibi olursa, hangisini istersen onu öne geçirebilirsin. Buna göre anlam şöyle olur: Nice yurt vardır ki, azabımız onlara geldi, Biz de onları helâk ettik... Yanaştı ve yaklaştı, yaklaştı ve yanaştı" demek gibi. Bana sövdü de kötü söz söyledi, bana kötü söz söyledi de sövdü," fiillerinde de olduğu gibi. Çünkü, bunların ikisi de aynı şeydir.

Yüce Allah'ın şu âyeti de böyledir:

"Kıyâmet yaklaştı ve ay yarıldı."' (el-Kamer, 54/1) Âyetin anlamı ise, -Allah'u a'lem- ay yarıldı da Kıyâmet yaklaştı şeklindedir, ki, ikisinin de ifade ettiği anlam birdir.

Geceleyin" demektir. (Ev anlamına gelen): el-Beyt de burdan gelmektedir. Çünkü, gece orada geçirilir. Bunun fiil çekimi ve mastarları da; şeklinde gelir.

Veya gündüzün uyurlarken" âyetinde; Veya"dan sonra bir "vav" daha gelmesi gerekmekle birlikte, iki "vav"ın yanyana gelmesini ağır bulduklarından dolayı ikincisini hazf etmişlerdir. Bu açıklama el-Ferrâ''ya aittir. ez-Zeccâc ise der ki: Böyle bir açıklama yanlıştır. Çünkü, aynı şeyin tekrarı yapılınca "vav"a ihtiyaç kalmaz.

Meselâ "Zeyd binerek bana geldi, yahut o yürüyerek..." dediğiniz takdirde ayrıca "vav" getirmeye gerek yoktur.

el-Mehdevî der ki: Burada İkinci bir "vav"ın gelmeyis sebebi, cümlede birincisine ait bir zamir oluşundan dolayıdır. O bakımdan bu "vav"a ihtiyaç kalmamıştır. Bu da ez-Zeccâc'ın açıklaması ile aynı anlamdadır.

Burada "veya" şüphe için değil, tafsil içindir. Nitekim: "Sen, ister bana karşı insaftı ol, ister zalim, mutlaka sana ikram edeceğim" demeye, benzer. İşte bu "vav", nahivciler tarafından "vâvü’l-vakt" diye adlandırılır.

"Gündüzün uyurlarken", günün ortasında uyuyup dinlenmeyi ifade eden ve "kaylûle" ile aynı anlama gelen; 'den gelmektedir. Bunun, uyuma söz konusu olmasa dahi, günün ortasında sıcağın arttığı sıradaki dinlenmek anlamına geldiği de söylenmiştir.

Yani: Onlar, ister gece, ister gündüz olsun, gaflette oldukları bir sırada azabımız onlara ansızın geldi. ("Sesleniş" diye meali verilen:) "da'vâ" dua etmek demektir. Yüce Allah'ın:

"Dualarının sonu da..." (Yûnus, 10/10) âyeti de buradan gelmektedir.

Nahivciler de; Allah'ım, sen bizi, Sana dua edenlerin, salih dualarına ortak kıl" diye bir ifade naklederler. "Da'va", iddia anlamına da kullanılır. Yani: Onlar, helâk edildikleri vakit, kendilerinin zalim olduklarını mutlaka ikrar edeceklerdir.

Seslenişleri" lâfzı, in haberi olarak nasb mahallindedir. İsmi ise, (........): Demelerinden başka bir şey olmadı" âyetidir.

Bu âyetin bir benzeri de:

"Kavminin cevabı... demelerinden başka bir şey olmadı." (en-Neml, 27/56) âyetidir. Bununla birlikte "da'va" kelimesinin merfu' ve "Demelerinden"in de nasb mahallinde olması mümkündür. Yüce Allah'ın:

"...döndürmeniz, iyilik değildir" (el-Bakara, 2/177) âyetinde İyilik" kelimesinin ref ile okunması halinde olduğu gibi. Yine yüce Allah'ın

"Bundan sonra kötülük edenlerin akıbeti... yalanladılar diye kötü oldu" (er-Rûm, 30/10) âyetindeki; Akibetl" kelimesinin ref ile okunması da böyledir.

5 ﴿