78Bunun üzerine şiddetli bir sarsıntı onları yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü çökenler oldular. "Bunun üzerine şiddetli bir sarsıntı" yani oldukça büyük bir zelzele "onları yakalayıverdi." Burada sözü geçen sarsıntının, Hud Sûresi'nde yer alan Semud kıssasında sözü geçtiği üzere (bk. Hud, 11/67) ödlerini kopartan, oldukça şiddetli bir feryad olduğu da söylenmiştir. Orada onları yakalayanın sayha (şiddetli çığlık) olduğu belirtilmektedir. Âyet-i kerimede geçen; "Sarsıntı" kelimesi, titreyen ve sarsılan şey hakkında kullanılır. "Rüzgâr ağaçtan hareket ettirdi, salladı," anlamına gelir. Asıl anlamı ise sesle beraber hareket etmektir. Yüce Allah'ın: "O günde o sarsıcı sarsacaktır" (en-Nâziât, 79/6) âyetindeki "sarsıcı ve sarsacaktır" kelimeleri de aynı kökten gelmektedir. Şair de der ki: "Hacc'ın zamanının geldiğini Ve kavmin bineklerinin onları sarstığını göndüğüm vakit..." "Yurtlarında diz üstü çökenler oldular." Burada (yurt) anlamına gelen kelimesinin tekil olarak gelmesi, cins İsim olması dolayışıyladır ve çoğul anlamındadır. Bir başka yerde ise bu kelime çoğul olarak; "Yurtlarında" (Hud, 11/67) diye gelmiştir. "Diz üstü çökenler" yani, uçan kuşun çöktüğü gibi dizleri ve yüzleri üstü yere yapıştılar. Bunun da azâbın şiddetinden ötürü hareketsiz kalmaları demektir. Aslında "diz üstü çökmek" anlamına gelen; (.......) lâfzı tavşan ve benzeri hayvanlar hakkında kullanılır. Bunun ism-i mekânı da; (......) şeklinde gelir. Şair Züheyr der ki: "Orada inekler, ceylanlar ve onların yavruları ardı arkasına yürüyüp dururlar Ve çökmüş oldukları her yerden kalkar giderler," İnen yıldırım ile yandıkları ve bunun sonucunda ölüverdikleri de söylenmiştir. Bunlardan geriye yalnızca Allah'ın Harem bölgesinde bulunan bir kişi kalmıştı. O da Harem bölgesinden çıkınca, kavmine isabet eden ona da isabet etti. |
﴾ 78 ﴿