YÛNUS SÛRESİ(Mekke'de İnmiştir, Yüzdokuz Âyettir). Rahmân ve Rahîm Allah'ın İsmi ile Yûnus (aleyhisselâm) Sûresi el-Hasen, İkrime, Atâ ve Cabir'in görüşlerine göre Mekke'de inmiştir, İbn Abbâs ise der ki: Yüce Allah'ın: "Eğer sana indirdiğimizden şüphede isen..." (Yûnus, 10/94) âyetinden itibaren üç âyet müstesnadır. Mukâtil ise der ki: İki âyet müstesna, Mekke'de inmiştir. "Eğer sana indirdiğimizden şüphede işere..." (Yûnus, 10/94) âyeti Medine'de inmiştir. el-Kelbî der ki: Sûre Mekke'de inmiştir. Ancak, yüce Allah'ın: "Aralarından ona inanan kimseler de vardır, ona îman etmeyen kimseler de vardır," (Yûnus, 10/40) âyeti müstesnadır. Bu, Medine'de yahudiler hakkında inmiştir. Bir kesim de şöyle demiştir: Sûrenin baş tarafından kırk âyet kadarlık bir bölümü Mekke'de, geri kalanı da Medine'de İnmiştir. 1Elif, lâm, râ. İşte bunlar hikmet dolu kitabın âyetleridir. "Elif, Lâm, Râ" âyeti ile ilgili olarak en-Nehhâs dedi ki: Ebû Cafer Ahmed b. Şuayb b. Ali b. el-Hüseyn b. Hureys'e "kıraat ile" dedi ki: Bize, Ali b. el-Hüseyn babasından haber verdi. Babasının Yezid'den naklettiğine göre, İkrime ona İbn Abbâs'tan naklen dedi ki: Elif, Lâm Ra ile Hâ, Mîm ve Nûn "er-Rahmân" isminin değişik yerlere dağılmış harfleridir. Ben bunu, el-A'meş'e naklettim de o: Sende buna benzer bilgiler var da bana niye haber vermiyorsun? dedi, Yine İbn Abbâs'tan şöyle dediği nakledilmektedir. "Elif, Lâm, Râ": "Ben Allah'ım, görürüm," demektir. En Nehhâs der ki: Ben, Ebû İshâk'ın bu görüşe meylettiğini gördüm. Çünkü Sîbeveyh buna benzer bir görüşü Araplardan nakleder ve şöyle bir beyit zikreder: "Eğer sen bir hayır yaparsan, ben sana hayırlar yaparım. Ve eğer bir kötülük yaparsan, fâ (yani ben de kötülük yaparım). Bununla birlikte ben hiçbir zaman şerri istemem. Ancak sen, te, (yani sen kötülük istersen, ben de isterim)." el-Hasen ve İkrime der ki: "Elif, Lâm, Râ" bir yemindir. Said de Katade'den neklen dedi ki: Elif, Lâm, Râ, Sûrenin adıdır. Yine dedi ki: Kur'ân-ı Kerîm’deki bütün hece harfleri de böyledir. Mücahid der ki: Bunlar sûrelerin başlangıçlarını teşkil ederler. Muhammed b. Yezid de der ki: Bunlar, bir uyandırlar. Hece harfleri de böyledir. "Elif, Lâm, Râ" imâle yapılmaksızın okunduğu gibi, harf (edat) olan-, ye benzemesin diye imâle ile de okunmuştur. Yüce Allah'ın: "İşte bunlar hikmet dolu kitabın âyetleridir" âyeti mübteda ve haberdir. Yani, işte bu sözü edilen âyetler, hikmet dolu kitabın âyetleridir. Mücahid ve Katade dedi ki: Bununla Tevrat’ı, İncili ve daha önce indirilmiş diğer kitapları kastetmiştir. Çünkü "İşte bunlar" ifadesi gaip ve dişi olan şeylere işarettir. Bir diğer görüşe göre burada; "İşte bunlar" Bunlar anlamındadır. Yani, bunlar hikmet dolu kitabın âyetleridir. El A'şâ'nın şu beyiti de bu türdendir: "İşte benim atlarım ve işte develerim. Onlar sarıdırlar, yavruları ise (simsiyah) kuru üzüm gibidirler." Maksat, Kur'ân-ı Kerîm'dir. Bu açıklama doğruya daha yakındır. Çünkü, bundan önce Kur'ân'dan önce inmiş kitaplardan söz edilmiş değildir. Diğer taraftan "Hakîm: hikmet dolu" Kur'ânın nitelikleri arasındadır. Buna delil de yüce Allah'ın: "Elif, Lâm, Râ. Bu, âyetleri muhkem kılınmış... bir kitaptır" (Hûd, 11/1) âyetidir. el-Bakara Sûresi'nin baş taraflarında (2/1-2. âyetlerin tefsirinde) bu anlamdaki açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Hakîm (hikmet), helal, haram, hadler ve hükümler ile muhkem kılınmış demektir. Bu açıklamayı Ebû Ubeyde ve başkaları yapmıştır. Hakîm'in, hâkim anlamında olduğu da söylenmiştir. Yani O, helal ve harama dair hükümler hakkında hüküm koyandır, insanlar arasında da hak ile hükmedendir. Bu âyet "fail" anlamında "fail" veznindedir. Buna delil de yüce Allah'ın: "Beraberlerinde insanların anlaşmazlığa düştüğü şeyler hakkında aralarında hükmetmek için de hak ile kitabı indirdi."(el-Bakara, 2/213) "Hakîm"in, içinde hüküm konulmuş bulunan, anlamına geldiği de söylenmiştir. Yani, yüce Allah, o kitapta adaletle, iyilikle, akrabaya birşeyler vermekle hükmettiği gibi, haksızlıklardan, kötülüklerden yasaklayan hükmü de koymuştur. Ayrıca kendisine itaat edenlere cenneti, isyan edenlere de cehennemi vereceğine dair hükmünü de koymuştur. Buna göre "Hakim" âyeti "mefûl" anlamında "fail" vezninde bir kelimedir. Bu açıklamayı da el Hasen ve başkaları yapmıştır. Mukâtil der ki: "Hakim", batıla karşı sağlamca korunmuş, yalanı bulunmayan, kendisinde ihtilaf ve tutarsızlık bulunmayan Icitap demektir. Bu da "mef al" anlamında "faîl" vezninde bir kelime olur. el-A'şa'nın, daha önce söylemiş olduğu bir kasidesini sözkonusu ederken söylediği şu beyit de bu türdendir: "Benzeri görülmedik ve son derece sağlam söylenmiş (hakime) bir kaside olup hükümdarlara ulaşır Bunu kim söyledi? denilsin diye ben onu söyledim." |
﴾ 1 ﴿