45

O İkisinden kurtulmuş olan uzun bir süre sonra hatırladı ve dedi ki: "Ben size bunun yorumunu haber vereyim, hemen beni gönderin."

Yüce Allah'ın:

"O ikisinden kurtulmuş olan" yani hükümdarın sakisi

"uzun bir süre sonra" İbn Abbâs ve diğerlerinden nakledildiğine göre bir müddet sonra

"hatırladı."

"Sayılı bir vakte kadar" (Hûd, 11/8) âyetindeki kelime de aynı anlamda olup asıl anlamı genel olarak bir süre demektir. İbn Deresteveyh der ki: (Âyet-i kerîme'de geçeri) "ümmet (mealde: Uzun bir süre)" kelimesi "hin; bir süre" anlamında sadece muzafın hazfedilmesi ve muzafun ileyhin onun yerine getirilmesi halinde kullanılır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır ya: "Bir süre geçtikten sonra hatırladı" demiş ve buna benzer tabirleri kullanmış gibidir. Ümmet esasında pekçok insan topluluğu demektir.

el-Ahfeş der ki: Bu kelime lâfız itibariyle tekildir, manası itibariyle çoğuldur. Herbir hayvan cinsi de bir ümmettir. Hadîs-i şerîfte de Hazret-i Peygamber şöyle buyurmuştur: "Şayet köpekler ümmetlerden bir ümmet olmasalardı, onların öldürülmelerini emrederdim." Ebû Dâvûd, Edâhî 22; Tirmizî, Sayd 16, 17; Nesâî, Sayd 10; İbn Mâce, Sayd 2; Dârimi, Sayd 3; Müsned, IV, 85, V, 54, 57.

"Hatırladı" yani Yûsuf'un ihtiyacını hatırladı ki oda:

"Beni efendinin yanında an." (Yûsuf, 12/42) ifadesidir. en-Nehhâs der ki: İbn Abbâs, İkrime ve ed-Dahhâk'ın bilinen kıraati: Uzun bir süre sonra hatırladı" şeklînde "ümmet" kelimesinin hemzesini üstün ve "mim"i de şeddesiz olarak okumuştur ki; bu da önceden unutmuş iken sonradan hatırladı, anlamına gelir. Şair de der ki:

"Unuttum, halbuki önceden unutmazdım, söylenen hiçbir sözü

İşte zaman böyledir, diri diri toprağın altına gömer akılları."

Şubeyi b. Azre ed-Dubaî'den de; şeklinde elif üstün, "mim" harfi sakin ve katıksız bir he ile okuduğu nakledilmiştir. Bu da; gibidir ve her ikisi ayrı birer söyleyiştir, unutmak anlamındadırlar. Unutmayı anlatmak için de " unuttu, unutur, unutmak" denilir. İşte; " Unuttuktan sonra hatırladı" şeklindeki kıraat te buna göredir Bunu da en-Nehhâs nakletmiştir. ise aklı başından gitmiş adarr demektir.

el-Cevherî der ki: ez-Zührî'nin hadisinde yer alan; kelimesi ise ikrar ve itiraf etti anlamında olup, bu pek meşhur olan (çokça kullanılan) bir kelime değildir.

el-Eşheb el-Ukaylî de şeklinde ve "bir nimetten sonra" anlamında olmak üzere okumuştur ki; Allah ona kurtuluş nimetini ihsan ettikten sonra hatırladı, demektir.

Diğer taraftan şöyle denilmiştir: Bu kurtulan delikanlı, yüce Allah, Hazret-i Yûsuf’un bir süre daha hapiste kalmasını hükme bağladığı için unuttu. Bir diğer görüşe göre: Bu delikanlı unutmadı, ancak hükümdarın kendisinin ve fırıncının hapsedilmesine sebep teşkil eden o suçlarını hatırlamasından korktu. İşte "hatırladı" ifadesi, hatırladı ve haber verdi, anlamındadır.

en-Nehhâs derki: " Hatırladı"nın ash şeklindedir. "Zel" harfi mahreç itibariyle "te"ye yakındır. "zel"in "te"ye idgam edilmesi ise câiz değildir. Çünkü "zel" harfi cehridir, "te" harfi ise mehmûstur. idgam edilecek olursa "zel" harfinin cehrîlik sıfatı ortadan kalkar. O;bakımdan "te" harfinin yerine cehri olan bir harf ibdâl edilmiştir, o da "dal" harfidir. "Ti" harfinden daha evla olması ise "ti" harfinin mutbak olmasıdyvBunun sonucunda bu kelime haline gelmiştir. Bundan sonra da "dal” harfinin rıhvet ve lîn sıfatı dolayısı ile "zel" harfi ona îdgam edilmiştir.

Daha sonra bu genç delikanlı:

"Ben size bunun yorumunu haber vereyim" dedi. el-Hasen -bu anlamdaki âyeti-: "Ben size bunun yorumunu getireyim" diye okumuş ve: O kâfir nasıl onlara yorumu haber verebilirdi ki diye eklemiştir.

en-Nehhâs der ki:

"Size haber vereyim" anlamındaki kıraat sahihtir ve güzel bir kıraattir. Yani (gidip) soracak olursam, ben size haber vereyim, anlamındadır.

"Hemen beni gönderin." Bu sözleriyle hükümdara hitab etmiştir. Ancak çoğul ile tazim lâfzını kullanmıştır, yahut ta hem hükümdara, hem de onun meclisinde bulunanlara hitab ettiği için çoğul kullanmıştır.

45 ﴿