48"Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek. Saklayacağınız az bir miktarın dışında onlar için önceden biriktirdiğinizi yeyip götürecekler." Bu âyete dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız: "Yedi kurak yıl" yani yedi kıtlık yılı "gelecek... Onlar İçin önceden biriktirdiğinizi" bu kıtlık yılları için sakladıklarınızı "yeyip götürecekler" âyeti bir mecazdır. Yani o yıllarda yemeleri uygun olan şeyleri yeyip bitirecekler, demektir. Nitekim şu beyiti söyleyen de buna benzer bir ifade kullanmıştır: "Gündüzün -ey aldanmış kişi- yanılmadır ve gaflettir, Gecen ise uykudur, helâk olmak senin yakanı bırakmaz." Bilindiği gibi gündüz yanılmaz, gece de uyumaz. Gündüzün İnsan yanılır ve geceleyin uyunur. Zeyd b. Eslem de babasından şöyle dediğini nakletmektedir: Hazret-i Yûsuf iki kişilik bir yemeği tek bir kişinin önüne bırakırdı. O da onun bir bölümünü yerdi. Nihayet bir gün aynı miktardaki yemeği bir kişinin önüne koyduğunda o da yemeğin tamamını yeyince, Hazret-i Yûsuf: İşte bu yedi kıtlık yılının ilk günüdür, dedi. "Saklayacağınız az bir miktarın dışında" yani tohumluk olarak ekiminizde kullanmak üzere alıkoyacağınız az bir miktarın dışında... demektir. Çünkü tohum olarak kullanılacak bir miktarın bırakılması ile bu temel gıda korunmuş olur. Ebû Ubeyde ise; elde tutacağınız... diye açıklamıştır. Katâde der ki: "Saklayacağınız" biriktireceğiniz demektir ki, anlam birdir. " Az bir miktarın dışında" âyeti müstesna olarak nasbedilmiştir. Bu âyet, ihtiyaç zamanına kadar gıda maddelerini saklamanın (ihtikâr yapmanın) câiz olduğuna Ancak, pahalılaşmasını istemek ve beklemek kastı olmamalıdır. Burada âyet-i kerimede sözü edilen tedbir, maslahatın gereği olan idari bir tedbirdir. İnsanların faydasınadır. Pahalılaşması kastıyla yapılan ihtikâr (karaborsa, stokçuluk) ise; bilinen Hadîs-i şerîflerle yasaklanmıştır. Bk. Müslim, Mûsakaat 129, 130; Ebû Dâvûd, Buyu 47; Tirmizî. Buyu 40; İbn Mâce, Ticârât 6; Dârimi, Buyu 12; Muvatta’, Buyû 56; Müsned, 1, 21, II, 33, 351, III, 453, 454, VI, 400. delildir. 2- Kâfirin Gördüğü Rüyanın Hükmü: Bu âyet-î kerîme kâfirin rüyasının doğru olabileceğine -özellikle de bir mü’min ile alakalı ise- ve gördüğüne uygun olarak gerçekleşeceği aslî bir dayanaktır. Hele görülen bu rüya bir peygamber için belge ve rasûl için bir mucize, seçkin bir kul için tebliğ maksadıyla bir tasdik, yüce Allah ile kulları arasında vasıta olan peygamberin lehine bir delil ise... |
﴾ 48 ﴿