5

Yemin olsun ki Biz Mûsa'yu "Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatarak öğüt ver" diye âyetlerimizle gönderdik. Şüphesiz bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes İçin âyetler vardır.

"Yemin olsun ki Biz Mûsa'yı... âyetlerimizle gönderdik." Biz onu kesin belgelerimizle, burhanlarımızla yani onun doğruluğuna delil olan mucizelerle gönderdik. Mücahid der ki: Burada kastedilenler Hazret-i Mûsa'ya verilen dokuz mucizedir.

"Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar" âyetinin bir benzeri de yüce Allah'ın sûrenin baş tarafında peygamberimize hitaben söylediği:

"İnsanları Rabblerinin izniyle karanlıklardan nûr'a... çıkarman için" (İbrahim, 14/1 ) âyetidir.

"Çıkar diye" âyetindeki; " Diye" burada "yani" anlamında olup (kullanımı bakımından) yüce Allah'ın:

"Onların ele başıları: Yürüyün... diyerek kalkıp gittiler." (Sâd, 38/6) âyetine benzemektedir.

"Ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatarak öğüt ver." Yani onlara öyle sözler söyle ki, bununla yüce Allah'ın günlerini hatırlasınlar. İbn Abbâs, Mücahid ve Katade der ki: Bundan kasıt, üzerlerindeki Allah'ın nimetlerinin hatırlatılmasıdır, Ayrıca Ubeyy b. Ka'b da böyle demiş olup bunu Hazret-i Peygamber'den merfu bir açıklama olarak da nakletmiştir. Yani Allah'ın onlara ihsan etmiş olduğu, Fir'avun'dan, Tîh Sahrasından kurtuluşu ve diğer nimetleri onlara hatırlat. Çünkü "nimetler"in "eyyam: günler" diye adlandırıldığı da olur. Amr b. Külsûm'un şu mısraı bu kabildendir;

"Ve bizim nice güzel, aydınlık günlerimiz (nimetlerimiz) vardır..."

Yine İbn Abbâs ve Mukâtil 'den de şöyle dedikleri nakledilmektedir: Geçmiş ümmetlerde Allah'ın başlarına getirmiş olduğu büyük olayları hatırlat, demektir. Mesela, filan kişi Arapların günlerini (eyyâmu'l-Arab'ı) bilir denilirken, onların başından geçen önemli olayları bilir, demektir.

İbn Zeyd der ki: Bundan kasıt yüce Allah'ın geçmiş ümmetlerden intikam aldığı günlerdir. İbn Vehb de, Malik'ten böyle dediğini rivâyet etmiştir. Malik: Onun belâ ve musibetleri demektir, der. Taberî der ki: Sen onlara, onların geçmiş günlerini hatırlatarak öğüt ver, yani yüce Allah'ın günlerindeki nimetleri ve mihnetleri hatırlat. Çünkü onlar zillete düşürülmüş kölelerdi. Sadece "günler"i hatırlatmakla yetinmesi onların bu hususları bilmelerinden dolayıdır. Saîd b. Cübeyr de, İbn Abbâs'tan, o Ubeyy b. Ka'b'dan şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem)ı şöyle buyururken dinledim: "Mûsa -selam ona- kavmi arasında onlara Allah'ın günlerini hatırlatıyordu. Allah'ın günleri ise O'nun belaları ve nimetleridir..." diyerek Hızır hadisini zikretti. Müsned, V, 121

İşte bu da kalpleri yumuşatıp incelten, yakîni arttıran, her türlü bid'atten uzak, her türlü dalâlet ve şüpheden ırak vaaz ve öğütlerin câiz olduğuna delildir.

"Şüphesiz bunda" yani Allah'ın günlerinin hatırlatılmasında Allah'a itaat üzere ve masiyetlere karşı pek

"çok sabreden ve" Allah'ın nimetlerine

"çok şükreden herkes İçin âyetler" açık deliller ve belgeler

"vardır."

Katade der ki: "Çok şükreden" kişi öyle bir kuldur ki, kendisine verildiğinde şükreder, belâlarla karşf karşıya kaldığında sabreder. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)den de şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: "Îman iki yarımdır. Yarısı sabırdır, yarısı şükürdür. Bu kadarıyla: Beyhakî, Şuabu'l-Îman, VII, 123. Daha sonra da şu;

"Şüphesiz bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için âyetler vardır" âyetini okudu."

Buna yakın bir rivâyet en-Nehaî'den de mevkuf olarak gelmiştir.

Hasan-ı Basrî yedi yıl süreyle Haccac'dan saklanıp durdu. Ona Haccac'ın öldüğü,haberi ulaşınca şöyle dua etti: Allah'ım, Sen onun canını almış bulunuyorsun, onun yolunu da öldür, deyip şükür secdesine vardı ve yüce Allah'ın:

"Şüphesiz bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes İçin âyetler vardır" âyetini okudu.

Özellikle bu âyetlerin "çok sabreden ve çok şükreden" kimseler hakkında söz konusu edilmesi, onların bu âyetlerden ibret almaları ve onlardan gafil kalmamalarından dolayıdır. Nitekim yüce Allah bir başka yerde:

"Sen ancak ondan korkacakları korkutursun" (en-Nâziât, 79/45) diye buyurmaktadır. Her ne kadar herkes için korkutup uyarıcı ise de.

5 ﴿