15Ve fetih istediler. İnad eden her zorba ise zarara uğradı. "Ve fetih istediler." Yardım istediler, yani peygamberlere kavimlerine karşı yardım istemeleri, onların helâk edilmeleri için bedduada bulunmaları için izin verildi. Bu açıklamayı İbn Abbâs ve başkaları yapmıştır. Bu kelimeye dair açıklamalar daha önce el-Bakara Sûresi'nde (2/89. âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Bu hadis de bu türdendir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) muhacirlerin fakir fukarası ile fetih İsterdi Heysemi,Mecmau’z,X,262;senedindeki ravilerin “sahih ricali”oldukları kaydıyla. ki yardım isterdi anlamındadır. İbn Zeyd de der ki: Peygamberlerin ümmetleri dua ederek fetih (yardım) istediler. Nitekim Kureysliler de: "Ey Allah! Eğer bu Senin katından hakkın kendisi ise durma üzerimize gökten taş yağdır..." (el-Enfâl, 5/32) diye dua etmişlerdi. Bu görüş İbn Abbâs'tan da rivâyet edilmiştir. Şöyle de açıklanmıştır: (Kimi) peygamberler: "Rabbim, onlar beni yalanladılar. Sen benimle onlar arasında bir fetih (ayırd edici hüküm) ver" dediler. Ümmetler de: Eğer bunlar doğru söyleyen kimseler iseler bizi azaplandır diye dua ettiler. Bu açıklama da yine İbn Abbâs'tan nakledilmiştir. Bunun bir benzeri yüce Allah'ın şu âyetinde dile getirilmektedir: "Allah'ın azabını bize getir, eğer sadıklardan isen" (el-Ankebût, 29/29); "Eğer sen gönderilmiş peygamberlerden, isen, bizi tehdit edip durduğunu getir." (el-A'raf, 7/77) "İnad eden her zorba ise zarara uğradı." Zorba (cebbar) hiçbir kimsenin kendisi üzerinde bir hakkı olduğunu görmeyen mütekebbir demektir. Dilcilere göre bunun anlamı budur ve bunu en-Nehhâs nakletmektedir. İnad eden(anid)ise hakka karşı inadla direnen ve ondan uzaklaşan kimse demektir. Bu açıklama da İbn Abbâs ve başkalarından nakledilmiştir. " Kavminden uzaklaştı" demektir. Bu kelimenin; dan geldiği de söylenmiştir. Bu da yan ve taraf anlamındadır. ise yüz çevirerek bir tarafa doğru çekildi, demektir. Şair de şöyle demiştir: "Konakladığım vakit beni orta yere koyunuz, Bu beyit ileride el-Müddessir, 74/16. âyetin tefsirinde de gelecektir. Ancak burada: "Konakladığım vakit" diye tercüme ettiğimiz; "izâ rekibtu; bindiğim vakit" diye kayd edilmiştir. Böylesi daha uygundur. Çünkü ben yaşlıca birisiyim, inatçı (binek)lerle baş edemem." el-Herevî der ki: Yüce Allah'ın: "înad eden her zorba" âyetinde geçen "inad eden" orta yoldan, mutedil olandan sapıp uzaklaşan demektir. "Anûd, anîd ve ânid" aynı anlamdadır. İbn Abbâs yoluyla gelen hadiste -müstehâza kadın hakkında kendisine soru sorulduğunda- o: O, inad eden bir damardır, Nesâî, Hayz 5: Müsned, VI, 172’de, İbn Abbâs'ınn değil de Âişe (radıyallahü anhnhâ)dan ... diye nakledilmiştir. demişti. Ebû Ubeyd dedi ki: Bu ise inatlaşan insan gibi, inad eden ve haddi aşan damar demektir. Böyle bir damardan fazla çıkan kan dolayısıyla, o da inad eden bir insana benzetilmiştir. Şemir de der ki: Ânid (İnad eden), kesintisiz olarak akıp duran demektir. Hazret-i Ömer'de özel davranış ve tutumlarım söz konusu ederken; "Ben inatlaşıp uzaklaşanı da katarım" demiştir. el-Leys der ki: Anûd (çok inatlaşan) deve, başka develerle bir arada bulunmayan ve her zaman için uzak bir kenarda duran demektir. (Hazret-i Ömer) bu ifadesi ile bir ayrılık çıkarmak yahut ta cemaatten ayrılmak isteyen kimseye, cemaat ile birlikte ona doğru yönelip gittiğini kastetmektedir. Mukâtil der ki: "Anîd" kişi mütekebbir kimse demektir, İbn Keysan da: Burnunu havada tutan, burnu havada kimse anlamındadır. Anûd ile anîdin peygamberlere karşı büyüklük taslayan ve hak yoldan uzaklaşıp bu yolu izlemeyen kimse anlamında olduğu da söylenmiştir. Araplar derler ki: En kötü deve, yoldan çıkan anûd (çok inatçı) devedir. "Anîd"in isyankâr kimse anlamında olduğu da söylenmiştir. Katade der ki: Anîd, lâ İlahe illallah demeyi kabul etmeyen kimsedir. Derim ki: Bu âyet-i kerîmede "cebbar ve anîd (zorba ve inatçı)" kelimeleri -lâfızları farklı olsa dahi- aynı anlamdadır. Haktan uzaklaşan herkes aynı zamanda bir cebbar ve anîd yani mütekebbir kimsedir. Âyet-i kerîmede kastedilen kişinin Ebû Cehil olduğu da söylenmiştir ki bunu el-Mehdevî nakletmektedir. el-Maverdî'nin "Edebu'd-Dünya ve'd-Dîn" adlı kitabında naklettiğine göre; Velid b. Yezid b. Abdu'l-Melik bir gün Mushaf’ta fala baktığında karşısına yüce Allah'ın: "Ve fetih istediler, İnad eden her zorba ise zarara uğradı." âyeti karşısına çıkınca, Mushaf’ı parçalayarak şu beyitleri söyledi: "Her inatçı zorbayı tehdit mi edersin? İşte o inatçı ve zorba kişi benim. Bir haşr gününde Rabbinin yanına gidecek olursan, Rabbim beni Velid parçaladı, dersin." Ancak aradan henüz bir kaç gün geçmişti ki, en kötü bir şekilde öldürüldü, başı önce sarayının tepesine daha sonra da yaşadığı şehrin surunun üzerine dikildi. |
﴾ 15 ﴿