62Uzaklaşıp, geçtikleri vakit genç adamına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan gerçekten yorgun düştük" dedi. "Uzaklaşıp geçtikleri vakit" onlar balığı orada unutarak terk ettikleri vakit... demektir. Mûsa (aleyhisselâm) kuşluk yemeğini isteyince genç delikanlı onunla konuşurken unutmayı kendisine nisbet etti. İki denizin birleştiği yer olan kayanın yanına ulaştıklarında ise yüce Allah her ikisinin de unuttuğunu zikretmektedir. Çünkü Mûsa (aleyhisselâm) da unutmakta ortaktı; unutmak (nisyân) geride bırakmak anlamındadır. Nitekim birisine dua ederlerken: "Allah ecelini geciktirsin, tehir etsin" diye dua etmeleri de bu anlamdadır. Kayanın yanından ayrılıp gittiklerinde balıklarını taşımayı da geriyebırakular(unuttular) ve hiçbiri balığı taşımadı. O bakımdan her ikisinin balığı bırakıp oradan ayrılıp gitmeleri dolayısıyla unutmanın her ikisine de nisbet edilmesi uygun düşmüştür, "Kuşluk yemeğimizi getir" âyeti ile ilgili bir hususu açıklamamız gerekmektedir, Bu da yolculuklarda azık edinmek meselesidir. Bu bir, tek ve kahhâr olan Allah'a tevekkül ettikleri iddiası ile kuraklık bölgeleri ve çölleri azık edinmeksizin aşmaya kalkışan bilgisiz ve cahil sufilerin kanaatlerini reddetmektedir. Çünkü işte Allah'ın peygamberi ve onun Kelimi Mûsa yeryüzünde yaşayan bir insan olarak ve kulların Rabbine tevekkül etmesine; iyiden iyiye bilmesine rağmen azık edinerek yola çıkmıştır. Buhârî'nin, Sahih'inde belirtildiğine göre, Yemenlilerden bir takım kimseler azık edinmeksizin hacca gelirler ve: Biz tevekkül eden kimseleriz, derlerdi. Hacca geldiklerinde de insanlardan dilenirlerdi. Bunun üzerine yüce Allah: "Birde azık edinin" âyetini indirdi Buhârî, Hacc 6; Ebû Dâvûd, Menâsik 4 Bu hadis daha önce el-Bakara Sûresi'nde (2/197. âyet 12. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Mûsa (aleyhisselâm)ın beraberinde aldığı azığın ne olduğu hususunda farklı görüşler vardır, İbn Abbâs'ın dediğine göre bir zembil içinde tuzlanmış bir balık idi. Onlar sabah-akşam bu balıktan yerlerdi. Deniz kıyısındaki kayalığa vardıklarında beraberindeki genç zembili koydu, Deniz akıntısı balığa değince zembil içindeki balık hareket etmeye başladı. Zembili devirdi ve balık denizde yolunu aldı. Genç delikanlı da Mûsa'ya balığın bu durumunu hatırlatmayı unuttu. Bir diğer görüşe göre balık Hızır'ın bulunacağı yeri göstermek üzere bir delildi; çünkü hadiste: "Beraberinde zembil içinde bir balık taşı. Balığı kaybedeceğin yerde o kişiyi bulacaksın" denilmektedir. Buna göre o, bu balığın dışında başka bir şeyi beraberinde azık olarak götürmüş olmalıdır. Bunu da hocamız İmâm Ebû'l-Abbas nakletmiş ve tercih etmiştir. İbn Atiyye der ki: Babam (Allah ondan razı olsun) dedi ki: Ben Ebû’l-Fadl el-Cevherî'yi vaazı esnasında şöyle derken dinledim: Mûsa münacatta bulunmak üzere yola koyuldu. Kırk gün yemek ihtiyacı duymaksızın orada kaldı. Ama bir insanın yanına gitmek için yola koyulunca günün bir bölümünde dahi acıktı. "Yorgun düştük" yorulduk demektir. "Nesab" yorgunluk ve meşakkat anlamındadır. Burada açlığı kastettiği de söylenmiştir. İşte bu ifade insanın hissettiği acı ve hastalıkları bildirmesinin câiz olduğuna, bunun kadere rızaya da, ilahi kaza ve takdire teslimiyete de aykırı olmadığına delildir. Ancak bu bildirmenin herhangi bir usanç ve kızgınlığın etkisi ile sadır olmaması şarttır. |
﴾ 62 ﴿