76"Eğer bundan sonra sana birşey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. O takdirde tarafımdan mazur sayılırsın" dedi. "Eğer bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme" âyetinde koşulmuş bir şart vardır ve bu şart bağlayıcıdır. Müslümanlar şartlarına bağlı kalırlar. Yerine getirilmesi en çok gerekli şart ise peygamberlerin bağlı kalmayı taahhüt ettikleri şartlardır. Peygamberlerin şartlarına bağlı kalmaları bir yükümlülüktür. "O takdirde tarafımdan mazur sayılırsın" âyeti kayıtsız ve şartsız olarak tek bir defa ile kişinin mazur sayılabileceğine ve ikinci defadan itibaren delilin ortaya konulmuş olacağına delil teşkil etmektedir, Bu açıklamayı İbnu’l-Arabî yapmıştır. İbn Atiyye der ki: Aynı şekilde bu kıssa bekleme süreleri üç gün olarak öngörülmüş bir takım hükümlerdeki vadelere de dayanak olabilir. Bunu dikkatle- düşünmek gerekir. "Artık benimle arkadaşlık etme" âyetini, Cumhûr bu şekilde okumuş olup bana tabi olma, benimle birlikte gelme, demektir. el-A'rec ise "Kesinlikle benimle arkadaşlık etme" şeklinde "teT' ve "be" harflerini fethâlı, "nun" harfini de şeddeli olarak okumuştur. Bu kelime " Bana tabi olma, bana arkadaşlık etme" şeklinde de okunmuştur. Ya'kub ise; şeklinde "te" harfini ötreli "ha" harfini de esreli okumuştur. Bu okuyuşu da Sehl, Ebû Amr'dan rivâyet etmiştir. el-Kisâî der ki: Benim seninle arkadaşlık etmeme, seninle beraberliğime müsaade etme, demektir. "O takdirde tarafımdan mazur sayılırsın" yani benimle arkadaşlık etmeyi urketmekte mazur görüleceğin bir noktaya varmış olacaksın. Cumhûr "Tarafımdan" kelimesini "dal" harfini ütreli okumuş olmakla birlikte Nâfi' ve Âsım "nun" harfini şeddesiz okumuşlardır. Çünkü sonuna mütekeltim "ya"sı gelmiş, bir; "Taraf" kelimesidir. Ve bundan dolayı da "ya"dan önceki harf benzeri diğer kelimelerde olduğu gibi esreli gelmiştir. Ancak Ebû Bekr'in rivâyetine göre Âsım, "lâm" harfini üstün, "dal" harfini sakin, "nun" harfini de şeddesiz olarak okumuştur. Yine Âsım'dan "lâm" harfini ötreli, "dal" harfini de sakin okuduğu da rivâyet edilmiştir. İbn Mücahid der ki: Bu yanlıştır. Ebû Ali der ki; Böyle bir yanlışlık iddiasının rivâyet cihetinden olma ihtimali vardır. Arapçadaki kıyasa göre doğrudur. Cumhûr "Mazur" şeklinde okumuşlardır. Ancak Îsa buradaki "zel': harfini ötreli okumuştur. ed-Dânînin naklettiğine göre Ubeyy, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)dan "re" harfini esreli ve ondan sonra da bir harf-i med olan "ya" ile: diye okuduğunu rivâyet etmektedir. Taberî senedini kaydederek der ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birisine dua etti mi kendisine dua etmekle başlardı. Bir gün buyurdu ki: "Allah'ın rahmeti bizim ve Mûsa'nın üzerine olsun. Eğer arkadaşının yaptıklarına sabretmiş olsaydı, hayret edilecek şeyler görecekti. Ancak o: "Artık benimle arkadaşlık etme. O takdirde tarafımdan mazur sayılırsın" dedi. Müsned, V, 121 (az farkla) Müslim'in, Sahih'indeki İfade ise şu şekildedir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Allah'ın rahmeti bizim ve Mûsa'nın üzerine olsun. Eğer acele etmemiş olsaydı, hayret edilecek şeyler görürdü. Fakat o arkadaşından utandı, sabretmiş olsaydı hayret edilecek şeyler görecekti." (radıyallahü anhvi devamla) Dedi ki; Peygamberlerden birisini andı mı önce kendisine (dua etmekle) başlardi: Allah'ın rahmeti üzerimize ve şu kardeşimin üzerine olsun (derdi) Müslim, Fedai! 172 Buhârî'de de şöyle denilmektedir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Allah, Mûsa'ya rahmet eylesin. Arzu ederdik ki daha da sabretsin; tâ ki (yüce Allah) bize onların başlarından geçeni anlatmış olsun." Buhârî, İlm 44, Enbiyâ 27, Tefsir 18. sûre 2, 4; Tirmizî, Tefsir 18. sûre 1; Müsned, V, 118. Sanki Mûsa (aleyhisselâm) ona tekrar muhalefet edip ters düşmekten ve ağır bir şekilde yaptıklarına tepki göstermekten utanmış gibiydi. |
﴾ 76 ﴿