85

O da bir yol tuttu.

"O da bir yol tuttu" âyetini İbn Âmir, Âsım, Hamza ve el-Kisaî "elif"i kat' ile (yani hemze şeklinde) okumuşlardır. Medineliler ve Ebû Amr ise; şeklinde vasl ile okumuşlardır. Kendisine verilmiş olan sebeblerden (yollardan) bir yolu izledi, demektir.

el-Ahfeş der ki: Bu iki ayrı okuyuşta fiilin kullanılmış iki şekli olan: aynı manadadır. Tıpkı; Onun terkisine bindim, fiili gibi. Yüce Allah'ın;

"Meğer ki hızlıca hırsızlayıp bir şey kapan olsun; hemen arkasından parlak, delici bir alev ona yetişir" (es-Sâffât, 37/10) âyetindeki fiil de bu türdendir, "Hasen-besen; kabîh-şakîh: güzel-müzel; çirkin-mirkin" gibi kelâmda itbâ' da bu köktendir,

en-Nahhâs der ki: Ebû Ubeyd, Kûfelilerin kıraatini tercih etmiş ve: Çünkü bu yol almaktan gelmektedir, diyerek açıklamıştır. O da, el-Asrnai de; yol alıp ona yetişmemesi halinde; şeklinin kullanılacağını yetişmesi halinde ise; şeklinin kullanıldığını nakletmişlerdir. Ebû Ubeyd der ki:

"Güneş doğarken onların ardından gittiler" (eş-Şuarâ, 26/60) âyetinde de bunun gibidir.

en-Nahhâs der ki: Böyle bir ayırımı el-Asmai nakletmiş olsa dahi bir gerekçe yahutta bir delil olmadıkça kabul edilmez. Yüce Allah'ın:

"Güneş doğarken onların ardından gittiler" âyetinde onlara yetiştiklerinden söz edilmemektedir. Söz edilen: Mûsa (aleyhisselâm) ve arkadaşları denizden çıktıktan sonra, Fir'avun ve arkadaşlarının onların geçtikleri yerden geçince deniz üzerlerine kapanmış olduğudur. Bu hususta doğru olan bu fiilin her üç şeklinin de aynı anlamda ayrı söyleyişler olduğudur ve üçü de yol almak manasınadır. Bu yol almakla birlikte yetişmenin olması da mümkündür. Sözkonusu olmaması da mümkündür.

85 ﴿