11Zalim olan nice ülkeleri helâk ettik ve onlardan sonra başka kavimler yarattık. "Zalim olan nice ülkeleri helâk ettik." Bununla Yemen taraflarında bulunan bir takım şehirleri kastetmektedir. Tefsir ve ahbâr (geçmiş kavimlerin hallerine dair haberler) bilginleri de derler ki: Bununla Hadur denilen yerin ahalisini kastetmektedir. Onlara Zu Mehdem oğlu Şuayb adında bir peygamber gönderilmişti. Bu peygamberin kabri Yemen de, karı pek bol ve Danan diye bilinen bir dağda bulunmaktadır. Bu Şuayb Medyenlilere peygamber olarak gönderilen Şuayb'dan başkasıdır. Çünkü Hadur ile ilgili kıssa Îsa (aleyhisselâm)ın peygamberliğinden önce ve Süleyman (aleyhisselâm)dan birkaç yüzyıl sonra olmuştur. Bunlar peygamberlerini öldürdükleri gibi o sırada da Ashabu'r-Ress diye bilinenler, kendilerine gönderilmiş ismi Safvan oğlu Hanzala olan bir peygamberi öldürmüşlerdi. Hadur denilen bölge Şam cihetinde, Hicaz topraklarında idi. Yüce Allah, Ermiyâ'ya şunu vahyetti: Buhtunassar'a git ve ona Benim kendisini Arap topraklarına musallat kıldığımı ve onun vasıtası ile onlardan intikam alacağımı bildir. Ayrıca yüce Allah Ermiyâ'ya şunu da vahyetti: Sen Adnan oğlu Mead'ı Burak'ın üzerinde Irak topraklarına taşı ki, onlara isabet edecek olan belâ ve musibet ona isabet etmesin. Çünkü Ben onun sulbünden âhir zamanda ismi Muhammed olan bir peygamber göndereceğim. Bunun üzerine o da Mead'ı oniki yaşında iken burak üzerinde taşıdı. Büyüyünceye kadar İsrailoğulları arasında kaldı ve Meane adında bir kadın ile evlendi. Sonra Buhunassar orduları ile yola çıktı. Araplara belli bir yerde pusu kurdu. -Naklettiklerine göre ilk pusu kuran kişi o olmuştur.- Sonra da Hadurlular üzerine baskınlar düzenledi. Pek çok kimseyi öldürdü, esirler aldı, bayındır yerleri tahrib etti. Hadur'dan geriye hiçbir iz bırakmadı. Sonra da (Irak'ın) Sevad bölgesine geri döndü. "Nice" edatı "helâk ettik" anlamındaki kelime ile nasb mahallindedir. "el-Kasm: Helâk etmek"; kırmak demektir. Meselâ; "Filânın belini kırdım" denilir. Dişi kırıldı" demektir. Burada da bununla kastedilen helâk etmektir. "Fe" harfi ile; "Bir Şeyde ayrı bir parça haline gelmeksizin, çatlaklık meydana gelmesi' demektir. Şair de der ki: "Sanki o (ceylan) gümüşten -çevre genç kızlarının oynadığı yerde- Unutuverdikleri çatlak bir bilezik gibidir." Hadiste geçen: "Ona gelen vahiy kesildiğinde alnından ter sızıyordu" Buhârî, liedul-Vahy 2; Tirmizî, Menâkıb 7; Nesâî, İftitâh 37; Muvatta’, Kur'ân 7; Müsned, VI, 257. hadisinde de bu kökten gelen kelime (el-fasm) kullanılmıştır. "Zalim olan" kâfir olan demektir ki, maksat oranın ahalisidir. Zulüm, bir şeyi olmaması gereken bir yere koymaktır. Onlar küfrü imanın yerine koydukları için zalim olmuşlardır. "Ve onlardan" onları helâk ettikten "sonra başka kavim yarattık." İcad ettik, var ettik.  | 
	
﴾ 11 ﴿