14

Sonra o nutfeyi alaka kıldık, sonra o alakayı bir parça et ve o bir parça eti kemik yaptık; kemiğe de et giydirdik. Sonra onu bambaşka bir hilkat olarak varettik. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir!

3- "Bambaşka Bir Yaratılış":

Yüce Allah'ın:

"Sonra onu bambaşka bir hilkat olarak varettik" âyetinde sözü edilen bu bambaşka hilkatin ne olduğu hususunda ilim adamları farklı görüşlere sahiptirler. İbn Abbâs, en-Nehaî, Ebû'l-Âl-iyye, ed-Dahhâk ve İbn Zeyd dedi ki: Bundan kasıt önceleri cansız bir varlık iken daha sonra ona ruhun üflenmesidir. Yine İbn Abbâs'tan, dünyaya gelişidir, diye açıkladığı rivâyet edilmiştir. Katâde de bir kesimden naklen: Saçlarının bitmesidir, diye açıklarken, ed-Dahhak ta: Dişlerin çıkması ve saçların bitmesidir, üye açıklamıştır, Mücahid de; Gençliğinin kemale ermesidir, demiştir. Yine bu açıklama İbn Ömer'den de rivâyet edilmiştir.

Doğru olan, bunun hem bu hususları, hem de bunların dışında kalan konuşmak, idrâk, güzel çabalamalar, makul olan şeyleri elde etmek ve ölünceye kadar hayatında görülen gelişmeleri kapsayan umumî bir ifade olduğudur,

4- Yaratanların En Güzeli:

"Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir" âyetine gelince, rivâyet edildiğine göre Ömer b. el-Hattâb bu âyet-i kerimenin baş tarafından itibaren

"sonra onu bambaşka bir hilkat olarak varettik" âyetine kadar dinledikten sonra:

"Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir" demiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun üzerine: "Evet, bu böylece (bana) indirilmiştir" diye buyurdu. Taberânî, el-Evsât, VI, 309

Ebû Dâvûd et-Tayalisî'nin, Müsned'inde kaydedilen rivâyete göre:

"Yemin olsun ki Biz, insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık" âyeti nazil oldu. Bu âyet nazil olunca, ben de: "Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir." dedim. Bunun üzerine: "Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı yücedir" âyeti nazil oldu. Ahmed el-3ennâ, Minhatu'l-Ma'bûd fi Tertibi Müsnedi't-Tbyâlisî Ebû Dâvûd, II, 172 Bu sözleri söyleyenin Muaz b. Cebel olduğu da rivâyet edilmektedir. Yine bu sözleri Abdullah b. Ebi Serh'in söylediği de rivâyet edilmiştir; o bu sebeble irtidad etmiş ve: Muhammed'in getirdiğinin bir benzerini ben de getiriyorum demişti. İşte yüce Allah'ın:

"Allah'a yalan iftira edenden, yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken: 'Bana da vahyolundu' diye söyleyenden, bir de: 'Allah'ın indirdiği gibi ben de indiririm 'diyenden daha zalim kim olabilir" (el-En'âm, 6/93) âyeti el-En'âm Sûresi'nde açıklandığı gibi, onun hakkında nazil olmuştur.

Yüce Allah'ın:

"Ne yücedir" tabiri "bereket"den "tefâ'ale" vezninde bir kelimedir.

"Yaratanların en güzeli" sanatı en sağlam olan demektir. Nitekim bir şeyi güzel yapana onu halketti, denilebilir. Şairin şu sözleri de bu kabildendir:

"Ve şüphesiz ki sen yarattığını kesersin fakat,

Kimileri yaratır, ama sonra da kesemez."

Bazıları da insanlar hakkında bu kelimenin kullanılmayacağı, yaratmanın ancak yüce Allah'a izafe edilebileceği kanaatindedir.

İbn Cüreyc der ki: Yüce Allah:

"Yaratanların en güzeli" diye buyurmuştur. Çünkü O, Îsa (aleyhisselâm)a yaratması hususunda belli bir izin vermiştir. Bazıları da bu hususta karar verememiştir. Ancak "san'at" anlamında bu lâfzın insanlar hakkında kullanılmayacağı söylenemez. Yoktan var etmek ve icad etmek anlamıyla ise insanlar hakkında kullanılamaz.

5- İbn Abbâs’ın Kur'ân'ı Anlayışına Bir Örnek:

Ömer (radıyallahü anh), Ashab-ı Kiram'ın ileri gelenlerine Kadir gecesiyle ile ilgili soru sorması üzerine onlar: En iyi bilen Allah'tır, diye cevap vermişler. Ömer (radıyallahü anh) İbn Abbâs'a: Ey İbn Abbâs sen ne dersin? diye sorunca, o da -bu âyet-i kerimeden hareketle- şöyle demişti: Ey mü’minlerin emiri! Şüphesiz ki yüce Allah gökleri yedi, yeri yedi olarak yaratmıştır. Âdemoğlunu da yediden yarattığı gibi, onun rızkını da yedi şeyde kılmıştır. Görüşüme göre Kadir gecesi yirmiyedinci gecedir. Ömer (radıyallahü anh) da şöyle demişti: Henüz daha yaşını, başını almamış bu gencin dediğinin bir benzerini söylemekten acze mi düştünüz? Suyûti, ed-Durrul-Mensür, VIII, 576 vd. (Kadr Sûresi'nin tefsirinde) Bu hadisi İbn Ebi Şeybe uzun uzadıya Müsned'inde kaydetmektedir.

İbn Abbâs: "Âdemoğlu yedi şeyden yaratılmıştır" sözleriyle bu âyet-i kerîmeyi kastetmiştir. "Rızkını da yedi şeyde yaratmıştır" sözleriyle yüce Allah'ın:

"Böylece orada taneler bitiririz. Üzümler, sebzeler, zeytinlikler, hurmalıklar, şife ve bol ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar (bitirdik.)" (Abese, 80/27-31) âyetlerini kastetmektedir. Burada sözü edilenlerin yedisi Âdemoğlu içindir. Otlaklar ise davarlar İçindir. Sebzeleri ise Âdemoğlu yer ve hanımlar sebze yiyerek kilo alırlar. Bu bir görüş. Bir diğer görüşe göre; "el-kadb" (mealde; sebzeler) bakliyat demektir. O halde bunlar Âdemoğlunun rızkıdır. Bir başka görüşe göre el-kadb (mealde; sebzeler) ile otlaklar, davarlara aittir, geri kalan altısı da Âdemoğluna aittir. Yedincisi ise davarların kendileridir, çünkü davarlar Âdemoğluna verilen rızıkların en büyüklerindendir.

14 ﴿