15

O zaman siz o sözü birbirinizin dilinden alıp duruyordunuz. Hakkında hiçbir bilginizin olmadığı bir şeyi ağızlarınızla söylüyordunuz. Bunu basit bir şey sanıyordunuz. Halbuki o Allah katında çok büyüktür.

12- Bazı Kelimelerin Okunuşu ve Anlamlan:

Yüce Allah'ın;

"O zaman siz o sözü birbirinizin dilinden alıp duruyordunuz." âyetinde geçen; "Onu... alıp, duruyordunuz" anlamındaki kelimeyi Muhammed b. es-Semeyka' "te" harfini ötreli, "lâm" harfini sakin, "kaf" harfini de ötreli olarak (vav harfi de harf-i med olmak üzere); den gelen bir kelime olarak okumuşlardır. Bu açıkça anlaşılan bir kıraattir. Buna göre âyet: O zaman siz o sözü dillerinizle (ortaya) atıveriyordunuz, anlamına gelir.

Ubeyy ve İbn Mes'ûd ise iki "te"li olmak üzere; "O zaman siz o sözü... karşılıyordunuz" anlamında "telakki"den gelen bir kelime olarak okumuşlardır.

Yedi kıraat İmâmının büyük çoğunluğu ise tek "te" ve (önceki) "zel" harfini açıkça izhar edip idğâm etmeksizin okumuşlardır. Bu da aynı şekilde "telakki"den gelmektedir. Ebû Amr, Hamza ve el-Kisaî "zel" harfini, "te" harfine idğâm ile okumuşlardır. İbn Kesîr ise "zel" harfini izhar ederek, iki "te"yi de birbirine idğâm ile okumuştur. Bu ise pek tutarlı olmayan bir kıraattir, çünkü iki sakin harfin arka arkaya gelmesini gerektirmektedir ve bu; "Gizlice konuşmayın ve birbirinize lakab takmayın" kıraatindeki idğâm gibi değildir. Çünkü bu "te" harflerinden önce sakin bir elif bulunmaktadır. "Te"nin yumuşak bir harf olması, bu gibi kelimelerde idgam ile okunması güzel olmakla birlikte; "zel" harfi sakin olduğu taktirde o kadar güzel görünmemektedir,

İbn Ya'mer ve Âişe (radıyallahü anhüma) -bu hususu insanlar arasında en iyi bilenler olarak- bu kelimeyi "te" harfini üstün, "lâm" harfini esreli, "kaf" harfini de ötreli olarak okumuşlardır. Bu kıraatin manası da Arapların bir yalan söyleyip onu sürdürmesi anlamına gelen; sözlerinden alınmıştır. Onlar müteaddi (geçişli) olan bir fiili böylelikle müteaddi olmayan (geçişsiz) bir fiile delil olarak göstermektedirler.

İbn Atiyye der ki; Bana göre bu kıraatte maksat; "Siz o yalanı söylüyor ve sürdürüyordunuz" anlamfnda olup cer harfi hazfedildikten sonra bu fiile zamir bitişmiştir. el-Halü ve Ebû Amr ise: aslında süratlenmek demektir, derler. Mesela "Develer hızlıca geldi" denilir. Şair de şöyle demektedir:

"Onlar bir ordunun, üzerlerine baskın yaptığım görünce,

Şe'm (sol) taraftan onlara kılıçla darbeler indiren büyük sürüler getirdiler.

Şüphesiz ki Husayn dereyi görmeden paçaları sıvayandır,

Güçlü develer onu Şam'dan (sırtlarında taşıyarak) hızlıca getirdiler.

Cimada bulunmadan önce inzal eden kimse"

demektir. En hafif şekliyle kılıç (ya da mızrak) darbesi indirmektir. Fiil şeklinde kullanılır, Ona bir kaç kılıç darbesi indirdi" anlamındadır. O halde bu kelime müşterek (birkaç anlamı bulunan) bir kelimedir.

13- Dille Söylenen ve Önemsenmeyen Allah Katında İse Büyük Günah Görülen Bir İş:

"Ağızlarınızla söylüyordunuz" ifadesi bir mübalağa, bağlayıcı ve pekiştirici bir ifadedir.

"Bunu... sanıyordunuz" ifadesindeki zamir ise konuşulan şeylere, o sözlere dalmaya ve onu yaymaya aittir.

"Basit bir şey" yani kendisi sebebiyle günahın sizi gelip bulmayacağı önemsiz bir şey

"sanıyordunuz. Halbuki o Allah katında" günahı itibariyle

"çok büyüktür." Bu da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)ın iki mezarın yanından geçişi ile ilgili hadiste zikredilen; "Şüphesiz ki bunlar azâb görmektedirler. Bununla birlikte büyük bir günah sebebiyle de azâb edilmiyorlar" Buhârî, Vudû' 55, 56, Cenaiz 89, Edeb 46, 49; Müslim, Tahâre 111; Ebû Dâoüd, Tahâre 11; Tirmizî, Tahâre 53; İbn Mâce, Tahâre 26; Dârimi, Vudû' 61; Müsned, I, 225, V, 35, 39. âyetini andırmaktadır ki, bu size göre büyük değildir anlamındadır.

15 ﴿