22

Sizden fazilet ve imkân sahipleri yakınlara, fakirlere ve Allah yolunda hicret edenlere infak etmemeye yemin etmesinler. Affetsinler ve görmezlikten gelsinler. Allah'ın size mağfiret etmesini sevmez misiniz? Allah çok bağışlayandır, bol bol rahmet edicidir.

21- İyilik Yapmamaya Yemin Etmek:

"Sizden fazilet ve İmkân sahipleri... yemin etmesinler" âyeti ile ilgili olarak rivâyetlerden anlaşıldığına göre; bu âyet Ebubekir b. Ebi Kuhafe (radıyallahü anh) ile Mistah b. Üsase arasındaki olay hakkında nazil olmuştur. Mistah, Ebubekir'in teyzesi kızının oğlu idi. Bedir'e katılmış yoksul muhacirlerden birisi idi. Nesebi Mistah b. Üsase b. Abbâd b. el-Muttalib b. Abdi Menaf’dır. Adının Avf olup, Mistah'ın lakab olduğu da söylenmiştir. Ebubekr (radıyallahü anh) hem yoksulluğu, hem de akrabalığı dolayısıyla ona infak ederdi. Mistah, bu iftira işine katılıp bu hususta söyleyeceklerini söyleyince, Ebubekir (radıyallahü anh) ona infakta bulunmamaya, ebediyyen hiçbir şekilde ona Faydalı olacak bir iş yapmamaya yemin etti. Mistah geldi, özür diledi ver Ben Hassan'ın meclislerine gider gelir, onun söylediklerini işitir fakat bir şey söylemezdim, dedi, Ebubekir ona: Sen de güldün ve söylenenlere katıldın, dedi. Yemini üzerinde de böylelikle ısrar etti. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nazil oldu.

ed-Dahhak ve İbn Abbâs dedi ki: Mü’minlerden bir topluluk İfk hadisesinde söz söyleyen herkese ulaştırdıktan iyiliklerini kestiler ve: Allah'a yemin olsun ki Âişe hakkında ileri geri konuşan hiçbir kimseye iyiliğimiz dokunmayacaktır, dediler. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme onların hepsi hakkında nazil oldu.

Birincisi daha doğrudur. Şu kadar var ki, âyet-i kerîme kıyâmet gününe kadar bütün ümmeti kapsamakta ve fazilet ve bolluk sahibi kimselerin öfkelenerek bu nitelikte olan kimselere ebediyyen faydalı olmayacaklarına dair yemin etmeleri halini kapsamaktadır.

Sahih’in rivâyetine göre şanı yüce ve mübarek olan Allah: "O olmadık İftirada bulunanlar sizden bir topluluktur" âyetinden itibaren on âyeti kerîmeyi indirince, Ebubekir -ki yakınlığı ve fakirliği dolayısıyla Mistah'a infakta bulunuyordu- dedi ki: Allah'a yemin ederim, Âişe'ye bu söylediklerinden sonra ona (Mistah'a) ebediyyen hiçbir infakta bulunmayacağım. Bunun üzerine yüce Allah:

"Sizden fazilet ve imkân sahipleri... yemin etmesinler... Allah'ın size mağfiret etmesini sevmez misiniz?" âyetini indirdi. Buhârî, Şehâdât 15, Meğâzî 34, Tefsir 24. sûre 6, 11, Eyman 18; Müslim, Tevbe 56; Tirmizî. Tefsir 24. sûre 4; Müsned, VI, 60, 197, 36H

Abdullah b. el-Mubarek dedi ki: Bu, yüce Allah'ın Kitabında en çok ümit veren âyetlerdendir. Ebubekr (radıyallahü anh) da dedi ki: Allah'a yemin ederim ki Allah'ın bana mağfiret etmesini çok severim. Sonra da daha önceden infak ettiği şekilde Mistah'a infak etmeye koyuldu ve: Ebediyyen bundan geri durmayacağım, dedi. Müslim, Tevbe 56.

22- İftira Büyük Günahlardan Olduğu Halde Diğer Amelleri Boşa Çıkartmaz:

Bu âyet-i kerîmede İftira (kazf)ın -her ne kadar büyük bir günah ise de- bütün amelleri boşa çıkartmayacağına dair bir delil vardır. Çünkü yüce Allah Mistah'ı daha sonradan hicret etmek ve îman sahibi olmakta nitelendirmiş bulunmaktadır. Diğer büyük günahlar da böyledir. Allah'a ortak koşmanın dışında amelleri boşa çıkartan hiçbir amel yoktur. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Yemin olsun eğer şirk koşarsan, amelin boşa çıkar." (ez-Zümer, 39/65)

23- Bir Hususa Yemin Ettikten Sonra O îşi Yapmanın Daha Uygun Olduğu Görülürse:

Bir hususu işlememek üzere yemin ettikten sonra o işi yapmanın yeminine bağlı kalmasından daha uygun olduğunu gören kişi, o uygun olan İşi yapar ve yemininin keffâretini yerine getirir. Yahut önce yemininin keffâretini yerine getirir, sonra o işi yapar. Nitekim daha önceden el-Mâide Sûresi'nde (5/89- âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

Fukahânın görüşüne göre bir kimse, herhangi bir sünneti ya da mendubu işlememeğe dair yemin edip bunu ebedi olmakla da kayıtlandıracak olursa bu onun şahitliğinin kabulünü engelleyicidir. Bunu el-Bacî "el-Munteka" adh eserinde zikretmektedir.

24- "Yemin" Lâfzı:

"Sizden fazilet... sahibleri... yemin etmesînler" âyetindeki; ibaresi: "Yemin etmesinler" demektir. "Yeftailu" vezninde olup yemin demek olan; den gelmektedir. Yüce Allah'ın:

"Hanımlarıyla cinsi temasta bulunmamaya yemin edenler..." (el-Bakara, 2/226) âyetinde de bu kökten gelen fiil kullanılmıştır. Buna dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Sûresi'nde (2/226-227. âyetler, 1. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Bir kesim de şöyle demektedir: Bu, kusurlu hareket etmek demektir. Bu da; "Bu hususta kusurlu davrandım" ifadesinden gelmektedir. Yüce Allah'ın:

"Onlar halinizi bozmaktan hiç geri kalmazlar." (Âl-i İmrân, 3/118) âyeti da buradan gelmektedir.

25- Allah'ın Mağfireti Sevilmez mi?:

"Allah'ın size mağfiret etmesini sevmez misiniz?" âyeti bir temsili ifade olup aynı zamanda bir delildir. Yani sizler, Allah'ın günahlarınızı affetmesini sevdiğiniz gibi, sizden daha aşağı durumda olanları da bağışlayınız. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)ın: "Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz" âyeti da bu manayı dile getirmektedir.

26- En Umut Verici Âyetler:

Kimi ilim adamı şöyle demiştir: Bu âyet-i kerîme İfk hadisesine karışan isyankâr iftiracılara bu lâfız ile ne kadar İutfadici olduğunu dile getirmesi açısından, yüce Allah'ın Kitabında en umut verici bir âyet-i kerîmedir.

Yüce Allah'ın Kitabında en umut verici âyet-i kerîmenin: "Mü’minlere de muhakkak onlar için Allah'tan büyük bir lütuf ve ihsan olduğu müjdesini ver." (el-Ahzab, 33/47) âyeti olduğu da söylenmiştir.

Yüce Allah bir başka yerde de:

"Îman edip, salih amel işleyenlere gelince, onlar cennetlerin bahçelerindedir. Onlar için Rabbleri yanında istedikleri her şey vardır. İşte bu büyük lütuf ve ihsanın tâ kendisidir" (eş-Şûrâ, 42/22) diye buyurmaktadır. Yüce Allah bu âyet-i kerîmede geçen pek büyük lütfü İzah ederken bir önceki âyet-i kerîmede de bu lütfün müjdesini vermektedir.

Yine umut verici âyetlerden birisi de yüce Allah'ın:

"De ki: Ey nefisleri aleyhine ileri giden kullarım..." (ez-Zümer, 39/53) âyeti ile:

"Allah kullarına çok lütufkârdır." (eş-Şûrâ, 42/19) âyetidir.

Bazıları da şöyle demektedir: Yüce Allah'ın Kitabında yer alan en umut verici âyet-i kerîme:

"Elbette Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın." (ed-Duhâ, 93/5) âyet-i kerîmesidir. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ümmetinden herhangi bir kimsenin cehennem ateşinde kalmasına razı olmaz.

27- Affetmek:

Yüce Allah'ın:

"Vermemeye (mealde; etmemeye)" kelimesi; demek olup, burada, olumsuzluk edatı hazfedilmiştir. Şairin:

"Allah adına yemin ederim, oturmaya devam edeceğim (oturmayı bırakmayacağım)"

demesi gibidir. Bunu ez-Zeccâc zikretmektedir. Ebû Ubeyde'nin açıklamalarına göre ise burada bu olumsuzluk edatının takdirine gerek bulunmamaktadır.

"Affetsinler" âyeti; "Evin kalıntıları, izleri silindi" ifadesinden gelmektedir. Affetmek, tıpkı evin kalıntı ve izlerinin silindiği gibi, günahın silinmesi anlamındadır.

22 ﴿