41Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve saf saf uçan kuşlar, Allah'ı teşbih ederler. Onların herbiri kendi dua ve teşbihlerini bilir. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilendir. "Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve saf saf uçan kuşlar Allah'ı teşbih ederler." Şanı yüce Allah, âyetlerin açıklığını söz konusu ettikten sonra apaçık delilleri daha da arttırmakta ve O'nun yarattıklarının değişiklikleri ile kendilerini mutlak kemale kadir bir yaratan olduğuna delâlet ettiklerini açıklamaktadır. O halde rasûller gönderen O'dur. O rasûlleri göndermiş ve mucizelerle onları desteklemiştir. Onlar da cennet ve cehennemi haber vermişlerdir. "Görmedin mi ki" âyetinde hitab da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)a olup, bilmedin mi ki anlamındadır ve maksat herkesdir. "Göklerde" bulunan melekler "ve yerde olanlar" cinler ve insanlar "ve saf saf uçan kuşlar." Mücahid ve başkaları derler ki: Namaz kılmak insana aittir, teşbih getirmek de O'nun dışındaki yaratıkların özelliğidir. Süfyan da der ki: Kuşların rükû' ve secdesi olmayan bir namazları vardır. Denildiğine göre kuşların kanat çırpmaları bir namazdır, sesleri teşbihtir. Bunu da en-Nekkaş nakletmiştir. Bir açıklamaya göre burada sözü edilen teşbih, yaratılmış varlıklarda görülen ilâhî sanatın eserleridir. "Saf saf uçan kuşlar" âyeti, havada kanatlarını sıraya dizmiş kuşlar, demektir. Cemaat; "Kuşlar" kelimesini" Olan" kelimesine atf ile merfû' okumuşlardır. ez-Zeccâc der ki; "Ve saf saf uçan kuşlarla beraber" anlamını da vermek üzere "kuşlar" anlamındaki kelime nasb ile okunabilir. en-Nehhâs dedi ki: Ben onun; ifadesi Zeyd ile birlikte ayağa kalktım anlamında kullanıldığını söylediğini duydum. Hatta burada nasb ile okumak, ref ile okumaktan daha uygundur, demiştir. Şayet; Ben ve Zeyd kalktım" diyecek olursan, burada ref ile okumak daha güzeldir, nasb da caizdir. "Onların herbiri kendi dua ve teşbihlerini bilir" ifadenin anlamı şöyle olabilir: Yüce Allah, onların herbirüsinin namazlarını ve teşbihlerini bilmektedir. Yani namaz kılan herkesin namazını, teşbih eden herkesin teşbihini bilmektedir. Bundan dolayı da "Allah onların yaptıklarını çok iyi bilendir" diye buyurmaktadır. Yani onların itaatlerinden de, teşbihlerinden de hiçbir şey ona gizli kalmaz. İşte bu bakımdan sonraki fiilin ne olduğunu açığa çıkardığı bir fiil takdir ederek, Basra'lılara ve Kûfe'lilere göre; "Herbiri" kelimesinin nasb ile okunmasını câiz kabul etmişlerdir. Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Namaz kılan ve teşbih eden herkes kendisinin mükellef tutulduğu namazı ve teşbihi bilir. Bazıları da; "Onların herbirinin namazı ve teşbihi bilinmiştir" şeklinde meçhul fiil olarak okumuşlardır. Kimi nahivcilerin naklettiğine göre de bazıları; diye okumuştur. Bu ifadenin takdiri de şöyle olabilir: Yüce Allah onların herbirisine namazlarını ve teşbihlerini öğretmiştir. Anlam şöyle de olabilir: Herkes başkasına kendisinin namazım ve teşbihini öğretmiştir. Buna göre burada "öğretmek" kavratmak ve anlatmak demek olur. Maksat, özellikle kendilerine öğretilenlerdir. Çünkü insanlar arasında kendilerine öğretilmeyenler de vardır. Anlam şöyle de olabilir: Delil olarak gören herkes, bunlardan delil olarak faydalanmıştır. Buna göre delillendirme "öğretme" ile ifade edilmiş olmaktadır. Burada "salât (namaz)" teşbih manasınadır, te'kid olmak üzere tekrarlanmıştır. "O sırrı ve fısıltıyı bilir" demek gibi. Namaza bazen "teşbih" ismi da verilebilir. Bu açıklamayı el-Kuşeyrî yapmıştır. |
﴾ 41 ﴿