10

Dilerse sana bunlardan daha hayırlı, altından nehirler akan bahçeler verebilen ve senin İçin köşkler kurabilen Allah, yüceler yücesidir.

"Dilerse sana bunlardan daha hayırlı, altından nehirler akan bahçeler verebilen... Allah yüceler yücesidir." Bu âyette şart ve cevap birlikte gelmiştir. Burada; "Sana verebilen”deki iki lâm'ın idgam edilmeyiş sebebi, her iki lâm'ın ayrı ayrı kelimelerde bulunmasıdır. Birbirinin misli olan iki harf ardarda geldiğinden ötürü idğam yapılmaları da caizdir.

"Ve senin için kurabilen..." âyetinde muzarî fiil daha önce geçen "Verebilen" fiilinin mahalline atıf dolayısıyla cezm konumundadır. Birinci fiille herhangi bir ilişkisi olmaksızın ref mahallinde olması da caizdir. Nitekim Şam'lılar böyle okumuşlardır. Yine Âsım'dan da bunu diye merfu okuduğu da rivâyet edilmektedir. Bu da; âhirette senin için köşkler var edecektir, anlamında olur.

Mücahid dedi ki: Kureyş bir ev taştan oldu mu ne olursa olsun onu bir köşk (kasr) kabul ederdi. Kasr sözlükte hapsetmek demektir. Köşke bu ismin veriliş sebebi, içinde bulunan kimseler başkalarının ulaşmasına karşı korunmaları, engellenmeleridir.

Bir diğer açıklamaya göre Araplar kerpiçten yapılmış evlere "kasr" yün ve kıldan yapılmış olanlara "beyt" derlermiş. Bunu da el-Kuşeyrî nakletmektedir.

Süfyan, Habib b. Ebi Sabit'ten, o Hayseme'den şöyle dediğini nakletmektedir; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a şu teklif yapıldı: Arzu edersen, biz sana dünya hazinelerini ve anahtarlarını verebiliriz. Bu senden önce hiç kimseye verilmediği gibi, senden sonra da hiçbir kimseye verilmeyecektir. Ayrıca bu senin âhiretteki mükâfatını da eksiltmeyecektir. Arzu edersen bunları hep birlikte âhirette sana bir arada veririz. O: "Bunlar bana âhirette hep birlikte bir arada verilsin" deyince, yüce Allah da: "Dilerse sana bunlardan daha hayırlı, altından nehirler akan bahçeler verebilen ve senin için köşkler kurabilen Allah,yüceler yücesidir" âyetini indirdi.

Yine rivâyet edildiğine göre bu âyet-i kerimeyi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a cennetlerin bekçisi Rıdvan indirmiştir. Haberde nakledildiğine göre Rıdvan, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a inip de: "Ey Muhammed, aziz ve celil olan Allah'ın sana selamını getirdim. İşte sana bu kutuyu getirdim. -Parıl parıl parıldayan nurdan bir kutu ile karşılaştım- Rabbin sana diyor ki: "İşte bunlar dünya hazinelerinin anahtarları, bununla birlikte âhirette sana verileceklerden sivrisinek kanadı kadar dahi hiçbir şey eksiltilmeyecektir" dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) danışırcasına Cebrâîl (aleyhisselâm)'a bakınca, Cebrâîl alçak gönüllü davran anlamında ona yeri işaret edince şöyle buyurdu: "Ey Rıdvan, benim bunlara ihtiyacım yok. Ben fakirliği daha çok severim. Sabreden ve şükreden bir kul olmayı tercih ederim." Bunun üzerine Rıdvan: "İsabet ettin, sana Allah yeter" deyip, hadisin geri kalan bölümünü zikretmektedir.

10 ﴿