16

"İkiniz Fir'avuna gidin ve deyiniz ki: Gerçekten biz âlemlerin Rabbinin rasûlleriyiz;

"ikiniz Fir'avun'a gidin ve deyiniz ki: Gerçekten biz âlemlerin Rabbinin rasûlleriyiz" âyeti ile ilgili olarak Ebû Ubeyde şöyle demiştir: Bu âyette

"rasûl" risalet anlamındadır. Buna göre ifade: Biz âlemlerin Rabbinin risaletini getiren kimseleriz, demek olur. Şair el-Hüzlî dedi ki:

"Ona beni gönder, çünkü elçilerin hayırlısı,

(Götürdüğü) haberi etraflıca en iyi bilenleridir."

Bir başka şair de şöyle demektedir:

"Haber getirenler yalan söyledi, onların yanında hiç bir sırrı söylemedim,

Hem ben onlarla bir rasûl (mesaj, risalet, haber)'de göndermedim."

Bir başka şair de şöyle demektedir:

"Benden Amroğullarına şu risaleti (mesajı) tebliğ edecek yok mudur?

Şüphesiz ki benim sizin hakemliğinize ihtiyacım yoktur (diye)"

el-Abbas b. Alirdas da dedi ki:

"Benden Hufafa bir mesaj (risalet) tebliğ edecek var mıdır

Senin aile halkının evi, onun varacağı son yerdir."

Burada "rasûl" kelimesi, risalet anlamında olduğundan dolayı onu müennes olarak kullanmıştır.

Ebû Ubeyd dedi ki: "Rasûlün hem iki kişi, hem de çoğul anlamında olması da mümkündür. O bakımdan Araplar: Bu benim rasûlüm ve vekilimdir, dedikleri gibi, "Bu ikisi benim rasûlüm ve vekilimdir. Bunlar benim rasûlüm ve vekilimdir" de derler (radıyallahü anhsûl kelimesini ayrıca tesniye ve çoğul olarak kullanmazlar.) Yüce Allah'ın:

"Onlar benim düşmanımdır" (eş-Şuarâ, 26/77) âyeti da bu kabildendir.

Bu âyetin: Bizim herbirimiz âlemlerin Rabbinin rasûlüdür, anlamında olduğu da söylenmiştir.

16 ﴿