7

Hani Mûsâ aile halkına demişti ki: "Ben gerçekten bir ateş gördüm. Size ondan bir haber getirir veya ısınmanız için size parlak bir parça ateş getiririm."

"Hani Mûsa aile halkına demişti ki" âyetindeki "Hani" hazfedilmiş bir fiil dolayısıyla nasbedilmiştir ki; o da "hatırla ki" anlamındadır. Sanki "muhakkak sen Kur'ân'ı Hakim, Alim olandan almaktasın" âyetinin akabinde şöyle buyurmuş gibidir: İşte ey Muhammed, O'nun hikmet ve İlminin tecellilerinden olmak üzere Mûsa'nın kıssasını an! Hani o aile halkına demişti ki:

"Ben gerçekten" uzaktan

"bir ateş gördüm." Şair el-Haris b. Hillize ("gördüm" anlamındaki fiili kullanarak) şöyle demiştir:

"Ben oldukça gizli bir ses hissettim fakat onu,

İkindi vakti ve akşam yaklaştığı sırada avcılar onu ürküttü."

"Size ondan bir haber getirir veya ısınmanız

İçin size parlak bir parça ateş getiririm."

Âsım, Hamza ve el-Kisaî: "Parlak bir parça ateş" âyetinin: "Parlak ateş" lâfzını tenvînli okumuştur. Diğerleri ise izafet terkibi olmak üzere tenvinsiz okumuşlardır. Bu da; bir ateş parçası anlamındadır. Ebû Ubeyd ve Ebû Hatim de bu okuyuşu tercih etmiştir, el-Ferrâ' tenvinsiz okumanın Arapların! "Yemin olsun âhiret yurdu, cami mescid, ilk namaz" kabilinden isimleri farklı olması halinde bir şeyin kendi kendisine izafe edilmesi kabilinden olduğunu iddia etmiştir.

en-Nehhâs ise şöyle demektedir: Basralılara göre bir şeyin kendi kendisine izafe edilmesi imkansızdır. Çünkü sözlükte izafet bir şeyin, bir şeye katılması anlamındadır. Dolayısıyla bir şeyin kendi kendisine katılması imkansızdır. Bir şeyin, bir diğer şeye izafe edilmesi ise ancak mülkiyet ya da nev' (tür, çeşit) anlamının açığa çıkması içindir. Kişinin kendisine malik olduğunun yahut kendi nefsinden bir türe malik olduğunun açıklığa çıkartılması ise imkansızdır. Buna göre izafetsiz olarak Bir parça ateş" şeklindeki kıraatte nev' ve cins izafeti söz konusudur.

Nitekim; "Bu ipek bir elbisedir, demir bir yüzüktür" ve benzeri ifadeler bu kabildendir.

Şihâh, aydınlığı olan herbir şeydir. Yıldız ve yakılmış bir odun parçası gibi. Kabes ise kor ateş ve benzerinden alınan (parça)nın ismidir. Buna göre bu izafet; Parlak bir parça ateş" demek olur.

Mesela; "Bir parça ateş aldım, almak" denilir. İsmi ise ...diye gelir. Nitekim; "Yakaladım, yakalamak" demek de böyledir. Bundan da İsim; "Yakalamak, kabzetmek" şeklinde gelir.

Her iki kelimeyi de tenvinli okuyanlar ikincisini, birincisinden bedel kabul eder. el-Mehdevî; yahut onun sıfatı da olabilir, der. Çünkü "kabes"in sıfat olmayan bir isim olması da mümkündür, sıfat olması da mümkündür. Sıfat olmayış sebebi, Arapların; "Ben onu aldım, alıyorum, almak" şeklindeki kullanımlarıdır. "Kabes" de; "Alınan şey" anlamındadır. Şayet sıfat kabul edilirse, en güzeli bunun bir niteleme (na't) olmasıdır. Sıfat değilse, izafet olması daha güzeldir. Bu da nev'in kendi cinsine izafe edilmesi kabilindendir. Gümüş yüzük ve benzeri tabirlerde olduğu gibi. Eğer "kabes" lâfzı temyiz ya da hal olarak mansub okunursa daha güzel olur. Kur'ân'ın dışında da mastar (mef'ûl-u mutlak) yahut temyiz ya da hal olarak; da denilebilir.

"Isınmanız İçin" âyetindeki "ti" aslında "te"dir. Burada "te"nin yerine ibdal ile "ti" harfi getirilmiştir, Çünkü "ti" harfi mutbaktır, "sad" da mutbaktır. O bakımdan bu iki harfin arka arkaya getirilmesi güzeldir. Soğuğa karşı ısınmanız için, şeklindedir. Bir kimsenin ısındığını anlatmak üzere; "Isındı, ısınır" denilir. Şair de şöyle demiştir:

"Ateş kışın meyvesidir, kim isterse

Kış mevsiminde meyve yemeyi (ateşte ısınsın)"

ez-Zeccâc dedi ki: Aydınlığı olan beyaz herbir şeye "şihab" denilir, Ebû Ubeyde de; Şihab ateş demektir, demiştir. Ebû'n-Necm der ki:

"O sanki alev alev yanan bir ateşti,

Bir aydınlık saçtı, sonra da dindi,"

Ahmed b. Yahya dedi ki: şihab'dan kasıt iki tarafından birisinde kor ateş, diğerinde ise ateş olmayan bir değnek demektir. en-Nehhâs'ın bu husustaki açıklaması güzeldir: Şihab aydınlatıcı ışın (şua) demektir, Semada ışığı uzayıp giden yıldıza da bu ismin verilmesi buradan gelmektedir. Şair de şöyle demiştir:

"Elinde dümdüz bir mızrak vardı onun,

O mızrağın başındaki sivri uç, kor ateş alevi gibiydi."

7 ﴿