| 66Halbuki âhirete dair bilgileri ardarda (kendilerine) ulaştırılmıştır. Onlar ise bundan yana şüphe içindedirler. Bilakis onlar, ona karşı kördürler. "Halbuki âhirete dair bilgileri ardarda (kendilerine) ulaştırılmıştır." Aralarında Âsım, Şeybe, Nâfi, Yahya b. Vessâb, el-A'meş, Hamza ve el-Kisaînin de bulunduğu çoğu kimse "Ardarda ulaştırılmıştır" anlamı verilen lâfzı; diye okumuşlardır. Bu farklı kıraatlerin ne anlama geldiği, biraz sonra merhum müfessir tarafından açıklanacaktır. Buna karşılık Ebû Ca'fer, İbn Kesîr, Ebû Amr ve Humeyd ise "idrâk: yetişmek, ulaşmak"dan gelen bir fiil olarak; "Ulaştı, geldi" diye okumuşlardır. Atâ b. Yesar ile kardeşi Süleyman b. Yesar ve el-A'meş ise hemzesiz ve şeddeli olarak; diye okumuşlardır. İbn Muhaysın ise istifham olmak üzere; diye okumuştur. İbn Abbâs "ya" ile birlikte; "Evet" diye ve; şeklinde kat' hemzesi ile "dal" harfi şeddeli ve ondan sonra da bir "elif" ile okumuştur. en-Nehhâs dedi ki: Bunun isnadı sahih bir isnaddır. Rivâyet Şu'be yoluyla gelmekte olup, onu İbn Abbâs'a merfu olarak rivâyet etmektedir. Harun el-Karf de Ubeyy'in kıraatinin; şeklinde olduğunu iddia etmiştir, es-Sa'lebî'nin naklettiğine göre ise Ubeyy'in kıraatinde; şeklindedir. Araplar eğer sözün başında istifham var ise; ile 'i birbirlerinin yerine kullanmaktadır. Şairin şu beyitinde olduğu gibi: "Allah'a yemin ederim ki bilemiyorum, Selma mı (renk renk boyanmakla) gulyabani'ye benzedi, Yoksa hepsi mi benim sevgilimdir. " Burada Kurtubrde birinci mısraın sonundaki "tekavvelet" kelimesi "teğavvelet: Gulyabani'ye benzedi", ikinci mısranın başındaki "el-kavl kelimesi" en-nevm: uyku" kelimesi kabul edilerek tercüme edilmiştir. Bu şekildeki düzeltme ise el-Ferrâ'', Meani'l-Kur'ân, II, 299'e göre yapılmıştır. Burada görüldüğü gibi edatı anlamında kullanılmıştır. en-Nehhâs dedi ki: Birinci ve sonuncu kıraatlerin anlamı birdir. Çünkü ın aslı şeklindedir. Burada "dal" harfi "te"ye idgam edilmiş ve vasl elifi getirilmiştir. Bunun ne anlama geldiği hususunda da iki görüş vardır. Birincisine göre anlam şöyledir Onların âhirete dair bilgileri mükemmellik derecesine ulaşmıştır. Çünkü onlara vaadolunan herbir şeyi gözleriyle görmüş bulunuyorlar, böylelikle onların ilmi mükemmellik derecesindedir. Diğer görüşe göre anlam şöyledir: Onların âhirete dair bilgileri arka arkaya gelmiştir. Onlar olacak da dediler, olmayacak da dediler. İkinci kıraatin anlamı hususunda da yine iki görüş vardır. Birincisine göre anlam, onların âhiret hakkındaki bilgileri kemale ermiştir, bu da birincisi gibidir. Mücahid dedi ki: Yani onların âhiret hakkındaki İlimleri idrâk edilecektir. Onlar âhireti bilmenin kendilerine fayda vermeyeceği bir zamanda, âhireti gözleriyle görecekleri vakit o bilgiyi de bilmiş olacaklardır. Bunun onlara fayda vermeyiş sebebi İse, dünyada iken yalanlayıcılardan olmalarıdır. İkinci görüşe göre de anlam inkar manasınadır. Bu da Ebû İshak'ın görüşüdür. O bu görüşün doğruluğuna bundan sonra: "Bilakis onlar ona karşı kördürler" âyetini delil göstermektedir. Yani onların bilgileri âhireti bilecek noktaya erişmemiştir. Şöyle de açıklanmıştır: Onların âhiret hakkındaki bilgileri sapmıştır ve şaşmıştır. Onların bu hususta herhangi bir bilgileri yoktur. Üçüncü kıraat ise; şeklindedir ki bu da; 'in yani birinci kıraatini anlamı ile aynıdır. Çünkü kipi ile kipi aynı anlamda gelebilir. Bundan dolayı, ifadesi, anlamında kullanıldığı takdirde, sahih bir kullanış olarak kabul edilmiştir. Dördüncü kıraate gelince, bunun anlamı ile ilgili olarak sadece bir görüş vardır. Bunda da inkâr anlamı söz konusudur. Bir kimsenin: Seninle ben mi çarpıştım (çarpışmadım anlamında) demesine benzer. Bu durumda anlam: Onlar bu bilgiyi elde edememişlerdir, olur. İbn Abbâs'ın kıraatinin anlamı da buna racidir. İbn Abbâs dedi ki: "Hayır, onların âhiret hakkındaki bilgileri erişmemiştir" yani onların bilgileri bu noktaya ulaşmamıştır. el-Ferrâ' dedi ki: Bu güzel bir açıklamadır. Sanki o bu açıklamasını öldükten sonra dirilişi yalanlayanlar ile bir çeşit alay diye yorumlamış gibidir. Mesela senin yalanladığın bir kimseye: Hayır, yemin olsun ki sen selefe ulaşmış bulunuyorsun ve sen benim rivâyet etmediğim şeyleri rivâyet ediyorsun. Bu sözlerden maksat ise muhatabı yalanlamaktır. Yedinci bir kıraat; "lâm" harfi üstün olarak; şeklindeki kıraattir. Burada "lâm" harfinin üstün okunması, üstünün hafifliğinden ötürüdür. Buna benzer bir kıraat şekli Kutrub'dan "Geceleyin kalk" (el-Müzzemmil, 73/2) âyetinde nakledilmiştir. Burada (esre yerine) üstün okumuştur. Aynı şekilde; "Elbiseyi sat" ve benzeri kullanımlarda böyledir. ez-Zemahşerî (el-Keşşaf)'da. şunu nakletmektedir: Bu âyet ikHıemze ile; diye de okunmuştur. İki hemze arasında bir elif ile; diye okunmuştur, şeklinde, şeklinde ve; şeklinde de okumuştur. Böylelikle oniki kıraat şekli ortaya çıkmaktadır. Zemahşerî daha sonra bu kıraat şekillerini izah etmeye koyulur ve şöyle der: Eğer kıraatinin istifham anlamı ile okunması nasıl açıklanır diye soracak olursan derim ki: Bu, onların bilgilerinin bu noktaya ulaştığını inkâr etmek anlamında bir istifhamdır. Aynı şekilde; ile diye okuyanların kıraati de böyledir. Çünkü burada; ile soru hemzesi anlamındadır. şeklinde istifham ile okuyanların kıraatine gelince, bunun da anlamı şudur: Evet, onlar ne zaman diriltileceklerinin farkındadırlar. Daha sonra onların kıyâmetin ne zaman kopacağına dair bilgi sahibi olmadıklarını belirtmektedir. Onların kopacağına dair bilgilerinin olmadığını belirttiğine göre; ne zaman gerçekleşeceğine dair herhangi bir bilgileri veya şuurları (farkına varmaları) da gerçekleşmez. Çünkü olacak bir şeyin vaktine dair bilgi, olacak şeyin oluşu ile ilgili bilgiye tabidir. "Âhirete dair" âhiret ile İlgili ve âhiretin anlamı ile İlgili demektir. "Bilakis onlar" dünya hayatında "ona karşı" kalpleriyle "kördürler." "Kördürler"in tekili dır. Tekilinin olduğu da söylenmiştir. Aslı ise; olup, iki sakinin arka arkaya gelmesi dolayısıyla "ya" hazfedilmiştir. Harekenin ağırlığı dolayısıyla da harekelenmesi câiz değildir. | 
﴾ 66 ﴿