6İnsanlardan kimisi (insanları) bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak ve onları bir eğlence edinmek için boş sözleri satın alırlar. İşte onlar İçin horlayıcı bir azâb vardır. Bu âyete dair açıklamalarımızı beş başlık halinde sunacağız: "İnsanlardan kimisi... boş sözleri satın alırlar" âyetindeki; "Kimisi" mübtedâ olarak ref mahallindedir, "Boş sözler"den kasıt ise, İbn Mes'ûd, İbn Abbâs ve diğerlerinin görüşlerine göre şarkı demektir. en-Nehhâs dedi ki: O kitab ve sünnet ile yasaklanmıştır. İfadenin takdiri: Oyalayıcı olanı kim satın alır?" şeklindedir. Yüce Allah'ın: "(O) Kasabaya sor" (Yusuf, 12/82) gibi. Ya da ifadenin takdiri şöyle olabilir: Böyle bir kimse boş sözleri ancak satın alıp da bunlara çokça bedel verdiğinden dolayı sanki bunları lehv için (boşu boşuna oyalanmak için) satın almış gibidir İfadenin takdirine dair bu açıklamalar, gerek merhum müfessirin ifadesinde gerek en-Nehhâs’ın ibaresinde -Arapça baskıya hazırlayanın da belirttiği gibi- bir parça kapalılık vardır Arapça baskıya hazırlayanın, anlaşılan mananın olması gereken şekle dair notu da gözönünde bulundurularak; tercüme yapıldı. Derim ki: İlim adamlarının şarkının mekruh oluşuna ve yasaklandığına dair delil gösterdikleri üç âyet-i kerîmeden birisi budur. İkinci âyet-i kerîme yüce Allah'ın: "(Üstelik) oynayıp, eğlenirsiniz." (en-Necm, 53/61) âyetidir. İbn Abbâs dedi ki: Burada Himyerlilerin lehçesinde şarkı demektir. Mesela; Bize şarkı söyle" demektir. (Ki âyet-i kerîmedeki lâfız ile aynı köktendir). Üçüncü âyet-i kerîme ise yüce Allah'ın: "Onlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat" (el-İsra, 17/64) âyetidir. Mücahid dedi ki: Bunlar şarkı ve çalgı aletleridir. Buna dair açıklamalar daha önceden el-İsra Sûresi'nde (17/64. âyet, 2. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Tirmizî'nin rivâyetine göre Ebû Umame, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir: "Şarkıcı cariyeleri satmayınız, satın almayınız. Onlara (bu işi) öğretmeyiniz. Böylelerinin ticaretinde de hayır yoktur, onların karşılığında alınacak olan para da haramdır. İşte şu: "İnsanlardan kimisi bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak için boş sözleri satın alırlar" âyeti benzeri hususlar için nazil olmuştur." Ebû Îsa (et-Tirmizî) dedi ki: Bu hadis garibtir. Sadece el-Kasım, Ebû Umame yoluyla rivâyet edilmiştir. el-Kasım, sika (güvenilir) bir ravidir. Ali b. Yezid ise hadis noktasında zayıf kabul edilmektedir. Bu açıklamayı da Muhammed b. İsmail (el-Buhârî) yapmıştır. Tirmizî, III, 119. İbn Aliyye dedi ki: İbn Mes'ûd, İbn Abbâs ve Cabir b. Abdullah da böylece (bu âyeti) tefsir etmişlerdir. Bu açıklamayı ayrıca Ebû'l-Ferec el-Cevzî, el-Hasen'den, Saîd b. Cübeyr'den, Katade ve en-Nehaî'den de nakletmiştir. Derim ki: Bu, bu âyet-i kerîme hakkında yapılmış en üstün açıklamalardır. Hatta bu hususta İbn Mes'ûd üç defa kendisinden başka ilâh olmayan Allah adına yemin ederek bunun şarkı hakkında olduğunu söylemiştir. Saîd b. Cübeyr, Ebû's-Sahbâ el-Bekrî'den şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Abdullah b. Mes'ûd yüce Allah'ın: "İnsanlardan kimisi... boş sözleri satın alırlar" âyeti hakkında soru sorulunca şöyle demiş: Bu boş sözler, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah adına yemin ederim ki şarkıdır deyip, bu sözlerini üç defa tekrarlamıştır Hâkim, el-Müştedrek, II, 445 Yine İbn Ömer'den bunun şarkı olduğunu söylediği rivâyet edilmiştir. İkrime, Meymun b. Mihran ve Mekhul de böyle demişlerdir. Şu'be ve Süfyan'ın, el-Hakem ile Hammâd 'dan bu ikisi İbrahim'den şöyle dediğini rivâyet etmişlerdir: Abdullah b. Mes'ûd dedi ki: Şarkı kalbte münafıklığın yeşermesine sebebtir, Mücahid de böyle demiş ve şunları eklemiştir: Âyet-i kerîmede geçen boş söz şarkı ve buna benzer batıl şeyleri dinlemektir. el-Hasen dedi ki: Boş söz çalgı ve şarkıdır el-Kasım b. Muhammed de dedi ki: Şarkı batıldır, batıl da ateştedir. İbnu'l-Kasım dedi ki: Ben Malik'e şarkı hakkında soru sordum da şöyle dedi: Yüce Allah: "Artık haktan sonra sapıklıktan başka ne var?" (Yûnus, 10/32) diye buyurmaktadır. Peki, o bir hak mıdır? Buhârî şöyle bir bab başlığı açmıştır: "Herbir lehvin (boş işin) yüce Allah'a itaatten alıkoyduğu takdirde batıl olduğu ve: Arkadaşına gel seninle kumar oynayayım, diyen kimse ile yüce Allah'ın: "İnsanlardan kimisi bilgisizce Allah'ta yolundan saptırmak ve onu bir eğlence edinmek için boş sözleri satın alırlar" âyetine dair bir bab. BukâH, V, 2321 Buhârî'nin (Allah'a itaatten alıkoyduğu takdirde) kaydı yüce Allah'ın: "Allah'ın yolundan saptırmak için" âyetinden ilham alınarak belirtilmiştir. Yine el-Hasen'den nakledildiğine göre "boş söz (lehvu'l-hadis)" küfür ve şirk demektir. Bazıları ise, batıl ehli ve oyun peşinde olanların kendisiyle oyalanıp, vakit geçirdiği sözler diye yorumlamışlardır. Denildiğine göre; âyet-i kerîme en-Nadr b. el-Hâris hakkında nazil olmuştur. Çünkü o Rüstem ve İsfendiyar gibi kimselere ait Acem (İranlı)lanh kitablarını satın almıştı. en-Nadr, Mekke'de oturur, Kureyşliler: Muhammed böyle dedi, dediler mi, o da buna güler ve kendilerine Pers hükümdarlarının başından geçen olayları anlatır ve şöyle dermiş: Benim bu anlattıklarım Muhammed'in sözlerinden daha güzeldir. Bunları el-Ferrâ'', el-Kelbî ve başkaları nakle tmiştir. Bir diğer açıklamaya göre; en-Nadr şarkıcı cariyeler satın alır ve müslüman olmak isteyen bir kişiyi buldu mu mutlaka bu şarkıcı cariye ile birlikte o kimsenin yanına gider ve ona: Yedir, içir ve şarkı söyle derdi. Sonra da şunları söylerdi: İşte bu Muhammed'in seni kendisine davet ettiği namazdan, oruçtan ve onun önünde fedakarlık edip çarpışmandan daha iyidir, Bu ve birinci görüşe göre satın almanın mahiyeti açıkça anlaşılmaktadır. Bir başka kesim de şöyle demektedir: Bu âyet-i kerîmede satın almak bir istiaredir. Kureyşlilerin sohbetlerindeki konuşmaları İslâm ile oyalanmaları, söze dalmaları ve kendilerini batıla kaptırıp, gitmeleridir. İbn Atiyye dedi ki: Buna göre yapılması gereken işi terkedip, bu münkerleri işlemek, onları satın almak demek olur. Yüce Allah'ın: "İşte onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın almış olanlardır" (el-Bakara, 2/16) âyetinde olduğu gibi. Yani onlar imanı verip, karşılığında küfrü satın almışlar. Bu da onların imanı küfre değiştirmelerini ve küfre tercih etmelerini ifade eder. Mutarrif dedi ki: Boş sözün satın alınması, onun çağrısının kabul edilmesi demektir. Katade: Belki de bu hususta herhangi bir mal harcamaz; fakat onu dinlemek, onu satın almak demektir, diye açıklamıştır. Derim ki: Birinci görüş bu hususta yapılmış açıklamaların en uygun olanıdır. Çünkü bu hususta hem merfu bir hadis vardır, hem de aynı konuda ashab ile tabiinden gelmiş görüşler bulunmaktadır. es-Sa'lebî ile el-Vahidî az önce zikrettiğimiz Ebû Umame hadisinde şunları da kaydetmektedirler: "...Bir adam yüksek sesle şarkı söyleyecek oldu mu, mutlaka Allah onun üzerine iki şeytan gönderir. Bunlardan birisi bu omuzu üzerinde, diğeri de öteki omuzu üzerinde (oturur) ve kendisi susuncaya kadar bu iki şeytan ayaklarını vurmaya devam eder dururlar. " el-Heysemî, Mecmatı'z-Zevâid, VIII, 119; Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebir, VIII, 180. Tirmizî ve başkaları da Enes ve başkalarının rivâyetine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İki ses vardır ki, lanete uğramıştır ve günahkârdırlar. Ben o iki sesi de yasaklıyorum: Biri zurna ile nağme ve sevinç esnasında şeytanın sesi ve musibet esnasındaki bir sarsıntı ile yanaklara vurup yakalan yırtmak halinde (feryad, ağıt) sesi." Tayâlisi, el-Müsned, I, 235; Deylemî, el-Firdevs, II, 400. Cafer b. Muhammed babasından, o dedesinden, o Ali (selam ona)'dan şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Ben zurnaları (çalgı âletlerini) kırmakla gönderildim." Bu hadisi Ebû Talib el-Gaylanî rivâyet etmiştir. el-Heysemî, Zevâidu Müsnedi'l-Hâris, 11, 770; Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr, VIII, 197; el-Mu'cemu'l-Evsat, I, 151; el-Münzirî, et-Tergib ve't-Terhib, III, 181. İbn Buşra’nın, İkrime'den, onun İbn Abbâs'tan rivâyet ettiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ben zurna ve davulları kırıp dökmek ile gönderildim. " ed-Deylemî, el-Firdevs, I, 398 Tirmizî'nin de rivâyet ettiğine göre Ali (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Ümmetim on beş hasleti işleyecek oldu mu artık bela gelip, onları bulur... Ümmetim şarkıcı cariyeler ve çalgı aletleri edindiği vakit.,” Tirmizî, IV, 494. Ebû Hüreyre yoluyla gelen hadiste de; "Çalgıcı cariyeler ile çalgı aletleri ortaya çıktığı vakit" denilmektedir. İbnu'l-Mübarek, Malik b. Enes'ten, o Muhammed b. el-Münkedir'den, o En es b. Malik'ten şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki; "Kim bir şarkıcı kadını dinlemek için oturacak olursa, kıyâmet gününde kulaklarına kurşun dökülecektir." Esed b. Mûsa, Abdu'l-Aziz b. Ebi Seleme'den, o Muhammed b. el-Münkedir'den şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Bize ulaştığına göre yüce Allah kıyâmet gününde şöyle buyuracaktır: " Nerede kendilerini ve kulaklarını boş sözlerden ve şeytanların zurnalarından uzak tutan kullarım? Onları misk bahçelerine yerleştirin ve kendilerine Benim rızamı onların üzerine yağdırdığım, haber verin." İbnırl-Mübarek; *mjŞfl*tf, s. 12; Ebû Nuaym, Hilyetu'l-Evliyâ, III, 151 İbn Vehb, Malik'ten, o Muhammed b. el-Münkedir'den bunun bir benzerini rivâyet etmektedir. Ayrıca "miskten bahçeler" ifadesinden sonra şöyle demektedir: Sonra da meleklere şöyle der; "Onlara Bana hamdi, şükrü ve senayı işittiriniz. Kendilerine, kendileri için herhangi bir korku bulunmadığını ve onların üzülmeyeceklerini haber veriniz." İbnul-Mübarek ve İbn Nuaym, aynı yerler. Bu man'a Ebû Mûsa el-Eş'arî'den merfu olarak da rivâyet edilmiş ve buna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim bir şarkı sesine kulak verip dinleyecek olursa, ona ruhanilerin sesini işitmeye izin verilmez." Ruhaniler kimlerdir, ey Allah'ın Rasûlü? denilince, şöyle buyurdu: "Bunlar cennet ehlinin okuyucularıdır." Bu hadisi Tirmizî el-Hakim Ebû Abdillah, Nevâdiru'l-Usul adlı eserinde rivâyet etmiştir. et-Tirmizî, el-Hakîm, Nevâdiru'l-Usûl, II, 87 Biz "et-Tezkire" adlı eserimizde bunun benzerleri ile birlikte şunu da zikrettik: "Kim dünyada şarab içecek olursa, âhirette onu içmeyecektir. Müslim, III, 1588; İbn Hibbân, Sahîh, XII, 188, Hey haki, es-Sünenü'l-Kübrâ, VIII, 288. Kim dünyada ipek giyerse, âhirette onu giymeyecektir" ve buna benzer daha başka rivâyetler. Bütün bunlar orada açıkladığımız üzere mana itibariyle sahih rivâyetlerdir. Mekhul'ün rivâyetine göre Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Her kim öldüğünde yanında şarkıcı bir cariye bulunuyor ise, onun cenaze namazını kılmayınız." Buhârî, V, 2194; Müslim, III, 1641, 145, 1Ö46; İbn Mâce, II, 1187; Müsned, I, 37 İşte bu ve daha başka rivâyetler sebebiyle ilim adamları, şarkının haram olduğunu söylemişlerdir ki; bu da bir sonraki başlığımızın konusunu teşkil etmektedir, İlim adamlarının haram olduğunu söyledikleri şarkı bu hususta meşhur olanların alışageldikleri, nefisleri harekete getiren, hevâ ve kadınlara şevk arzularını uyandıran, yerinde duranı harekete getirip, saklı olanı ortaya çıkartan hayasızca ifadelerdir. Bu tür ifadeler eğer kadınları sözkonusu eden, güzelliklerini anlatan şiirler halinde olup sarakan söz ediyor, haramları sözkonusu ediyorsa, bunun haram olduğunda görüş ayrılığı yoktur. Çünkü boş söz ve yerilmiş olan şarkıcılığın bu olduğu hususunda ittifak vardır. Sözü geçen bu sakıncalardan uzak ifadelerin yer aldığı nağmelere gelince, sevinç zamanlarında bunun az miktarda olanı caizdir. Düğün, bayram, zor iğlere karşı gayrete getirmek gibi haller böyledir. Hendeğin kazılması esnasında söylenen ezgilerle, Enceşe ile Seleme b. el-Ekva'ın ezgileri bu kabildendir. Günümüzde sufilerin bidat olarak ortaya çıkardıkları kaval, tef, vurmalı sazlar ve telli sazlardan oluşan çeşitli şarkı ve çalgı aletlerini dinleme tiryakiliğine gelince; bu haram bir şeydir, İbnu'l-Arabî der ki: Savaş davulu çalmakta bir mahzur yoktur. Çünkü bu nefislere sebat, düşmanlara korku verir. Çoban kavalları (yaraa) hususunda ise görüş ayrılığı vardır. Zilsiz tef ise mubahtır. el-Cevherî dedi ki: Çobanın çaldığı kamıştan kavala Araplar heyraa da derler, yaraa da derler. el-Kuşeyrî dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Medine'ye girdiği gün önünde tef vurulmuş. Ebubekir bunu önlemek isteyince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Onları bırak ey Ebubekir! Ta ki yahudiler bizim dinimizin geniş olduğunu bilsinler." Bu kızlar teflere vuruyor ve bu arada: "Biz kızlarıyız Neccaroğullarının, Muhammed en güzelidir komşuların" diyorlardı. Nikâh (düğün) de davulun def gibi olduğu söylenmiştir. Nikâhın ilanını yaygınlaştıran sair aletlerin de güzel sözlerle ve çirkin ifadeler taşımayan güftelerle birlikte kullanılması da caizdir. 3- Şarkı ile Uğraşmak Sebebiyle Şahitliğin Reddolunacağı ve Olmayacağı Haller: Sürekli olarak şarkı ile uğraşmak, şahitliğin reddolunmasına sebep teşkil eden bir sefihliktir. Eğer bu devamlı surette değil ise, şahitliğin reddolunmasına sebep değildir. İshak b. Îsa et-Tabba' dedi ki: Ben Malik b. Enes'e Medinelilerin şarkıcılığa ne kadar ruhsat verdiklerine dair soru sordum. O da: Bizim bulunduğumuz yerde bu işi ancak fasıklar yapar, diye cevap verdi. Ebû't-Tayyib Tahir b. Abdullah et-Taberî de şöyle demektedir: Malik b. Enes'e gelince, o şarkı söylemeyi ve onu dinlemeyi yasaklamış ve şöyle demiştir: Bir kimse bir cariye satın alır da onun şarkıcı olduğunu görürse, ayb (kusur) dolayısıyla onu geri çevirmek hakkına sahiptir. Diğer Medineti ilim adamlarının görüşü de budur. Ancak Zekeriya es-Sacî'nin İbrahim b. Sa'd'dan, naklettiğine göre o, bu hususta bir sakınca görmüyormuş. İbn Huveyzîmendad dedi ki: İmâm Mâlik'e gelince, ondan nakledildiğine göre o bu işi bilen birisi idi ve onun kabul ettiği görüş, bu işin haram olduğu doğrultusundaydı. Ondan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ben genç bir delikanlı iken bu sanatı öğrendim. Annem bana: Oğulcağızım dedi. Bu sanata yüzü güzel olanlar uygun düşer, sen ise böyle değilsin. Bunun yerine git, dini ilimleri tahsil etmeye bak. Ben de Rabia'nın sohbetinde bulundum ve yüce Allah bunda büyük bir hayır takdir etti. Ebû't-Tayyib et-Taberî dedi ki: Ebû Hanîfe'nin mezhebinde ise o, nebiz içmeyi mubah kılmakla birlikte, şarkıcılığı mekruh görür ve şarkı dinlemeyi günahlardan sayardı. Diğer Kûfelilerin görüşü de böyledir. İbrahim, en-Nehaî, Hammâd , es-Sevrî ve diğerleri gibi. Bu hususta onlar arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Aynı şekilde bu işin mekruh olup bunun men olunacağı hususunda Basralı ilim adamları arasında da görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Ancak Ubeydullah b. Hasen el-Anberî'den rivâyet edildiğine göre o, bunda bir sakınca görmezmiş. (Ebû't-Tayyib devamla) dedi ki: Safînin bu husustaki görüşüne gelince, o şöyle demiştir: Şarkı batıla benzer bir mekruhtur. Kim bu işi çokça yaparsa, o kimse sefihtir ve bundan dolayı şahitliği reddedilir. Ebû’l-Ferac el-Cevzî mezhebinin İmâmı Ahmed b. Hambel'den üç rivâyet zikretmektedir: Mezhebimize mensub ilim adamları Ebubekir el-Hallal ile arkadaşı Abdu'l-Aziz'den şarkının mubah olduğunu zikretmişler ve onlar bununla kendi dönemlerinde bulunan kasideler ve zühde teşvik edici şiirlere işaret etmişlerdir. İmâm Ahmed'in mekruh görmediğine dair rivâyetler bu şekilde yorumlanır. Kendisine ölen bir adamın geriye bir çocuk ve şarkı söyleyen bir cariye bırakarak bu çocuğun şarkıcı cariyenin satılmasına ihtiyaç duyması halinde durumun ne olacağına dair sorulan soruya verdiği şu cevap delil teşkil etmektedir: Böyle bir cariye şarkıcı diye değil, vasıfsız diye satılır. Ona: Ama o (bu haliyle) otuzbin eder fakat vasıfsız diye satılacak olursa ancak yirmibin eder denilince o da: Ancak vasıfsız diye satılabilir demiştir. Ebû’l-Ferac dedi ki: Ahmed'in bunu söylemesinin sebebi şudur: Çünkü böyle bir şarkıcı cariye zühd kasidelerini nağmeli söylemiyordu. Aksine o aşk duygularını harekete getiren, neşelendirin güfteleri şarkı olarak söylüyordu. İşte bu, şarkının sakıncalı olduğuna bir delildir. Zira sakıncalı olmasaydı, yetimin aleyhine bir mali zararın kabulü câiz olamazdı. İşte bu da Ebû Talha'nın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: Benim yanımda yetimlere ait bir şarap vardır, demesine; Peygamber'in de ona: "O şarabı dök" diye cevab vermesine benzemektedir. Şayet bu şarabın yetimlerin menfaatine kullanılması câiz olsaydı, elbetteki yetimlerin mallarının boşa dökülmesi emrini vermezdi. et-Taberî dedi ki: Çeşitli bölgelerdeki ilim adamlarının icmaı ile şarkı mekruhtur ve ondan alıkonulur. Bu hususta İbrahim b. Sa'd ve Ubeydullah el-Anberî cemaate muhalefet etmişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise şöyle buyurmuştur: "Sizler en büyük kalabalığa uymaya bakınız." Müsned. IV, 278; el-Hâkim, el-Müstedrek, I, 199, 201 "Her kim cemaatten ayrılacak olursa bir cahiliye ölümüyle ölür." Buhâri, VI, 2588, 2612; Müslim, III, 1477. 1478; Nesâî, VII, 123; Müsned, I, 297, III, 445, 446 Ebû'l-Feîac dedi ki: Bizim mezhebimize mensub el-Kaffal Şarkıcı ve rakkasın şahitliği kabul olunmaz, demiştir. Derim ki: Bu hususun câiz olmadığı böylelikle sabit olduğuna göre; bunun için ücret almak da câiz değildir. Ebû Ömer b. Abdi’l-Berr ise şarkıcılık karşılığında ücret almanın haram olduğu hususunda icma bulunduğunu iddia etmektedir. Buna dair açıklamalar daha Önce el-En'âm Sûresi'nde: "Gaybın anahtarları O'nun yanındadır" âyeti açıklanırken (el-En'am, 56/59. âyet, 3. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Bu kadar açıklama da yeterlidir. 4- Şarkıcı Cariyelerin Şarkılarını Dinlemenin Hükmü: Kadı Ebubekr b. el-Arabî dedi ki: Şarkıcı cariyeleri dinlemeye gelince, kişinin kendi üz cariyesinin şarkılarını dinlemesi caizdir. Çünkü böyle bir cariyenin ne zahirînden, ne batınından ona haram olan bir tarafı yoktur. Onun sesinden lezzet alması nasıl yasaklanabilir? Ancak kadınların erkeklerin önünde açılması, mahremiyet perdelerinin kaldırılması ve kötü sözlerin işitilmesi ise câiz değildir. Şayet bu sınırlar çiğnenip helal olmayacak işler yapılırsa, câiz olmayan şeyler işlenirse, o takdirde böyle bir iş başından beri yasaklanır ve kökünden sökülüp atılır, Ebû't-Tayyib et-Taberî der ki: Mahrem olmayan bir kadından şarkı dinlemeye gelince; Şâfiî mezhebine mensub ilim adamları câiz değildir, demişlerdir. Bu kadın ister hür olsun, İsterse köle farketmez. Şâfiî de şöyle demektedir: Cariyesi bulunan bir kimse şarkı dinletmek için başkalarını toplayacak olursa, bu kimse bir sefihtir, onun şahitliği reddedilir. Daha sonra böyle birisi hakkındaki sözlerini daha da ağırlaştırarak: Böyle bir iş deyyusluktur, demiştir. Böyle bir cariyeye sahip olan kimseyi sefih kabul etmesi, insanları batıla davet etmiş olmasından ötürüdür, İnsanları batıla davet eden bir kimse ise sefih demektir. 5- Boş İşleri Satın Alanların Gayeleri: "Allah'ın yolundan saptırmak... İçin" âyetinde yer alan; "Saptırmak için" lâfzı genellikle "ye" ötreli olarak okunmuştur. Başkalarını hidayete giden yoldan saptırmak için, demektir. Bir kimse başkasını da saptıracak olursa, kendisi de sapmış olur. İbn Kesîr, İbn Muhaysın, Humeyd, Ebû Amr, Ruveys ve İbn Ebi İshak ise lazım fiil olarak "ye" harfini üstün okumuşlardır ki, "bizzat kendisi sapsın diye" anlamına gelir. "Ve onları bir eğlence edinmek için" anlamındaki âyetin; "Onları edinmek için" lâfzını Medineliler, Ebû Amr ve Âsım "kimisi... satın alır" âyetine atfederek ref ile okumuşlardır. Bununla birlikte böyle bir okuyuşa göre bu fiil, müste'nef (yeni bir cümle) de olabilir. el-A'meş, Hamza ve el-Kisaî ise bunu: "Saptırmak... için" lâfzına atfederek nasb ile okumuştur. Her iki şekle göre de: "Bilgisizce" âyeti üzerinde vakıf güzel olmaz. Vakıf: "eğlence edinmek" lâfzı üzerinde yapılır. "Onları edinmek İçin" âyetinde zamir âyetlere aittir. Bu zamirin "Allah'ın yolu"na ait olması da mümkündür. Çünkü "yol (anlamındaki; sebil)" kelimesi müennes de, müzekker de kullanılabilir. "İşte onlar İçin horlayıcı" yani onları küçültücü, son derece çetin "bir azâb vardır." Şair şöyle demektedir: "Sen gidip hristiyanlara korku ile sığındın, Salib (hac) son derece hor kılıcı azâb ile karşılaştıktan sonra."  | 
	
﴾ 6 ﴿