6Ataları azâb ile korkutulmadığı için kendileri gafiller olan bir kavmi korkutasın diye. "Ataları azâb ile korkutulmadık... bir kavmi korkutasın diye" âyetindeki: lâfzının, aralarında Katade'nin de bulunduğu tefsir âlimlerinin çoğunluğuna göre, i'rabta yeri yoktur. Çünkü bu bir nefy (olumsuzluk) edatıdır. Anlamı da: Senden önce atalarına korkutup uyaran bir kimsenin gelmediği bir kavmi uyarıp korkutasın diye... demektir. Bunun: ism-i mevsulu anlamında olduğu da söylenmiştir. Buna göre âyet, ataları uyarılıp korkutulduğu gibi sen de kendilerini uyarıp korkutasın diye... demek olur. Bu açıklamayı da İbn Abbâs, İkrime ve yine Katade yapmıştır. ile fiilin bir arada mastar anlamını verdiği de söylenmiştir. Atalarının uyarılıp korkutulmasına benzer bir şekilde bir kavmi uyarıp korkutasın diye... demek olur. Çünkü Araplara tevatür yoluyla peygamberlerin haberlerinin ulaşmış olması mümkündür. O halde anlam, bizzat kendilerinden gelmiş bir peygamber vasıtasıyla uyarılıp korkutulmamış... demek olur. Bu hususta haber kendilerine ulaşmış olmakla birlikte (zamanla) gaflete düşmüş, yüz çevirmiş ve bunu unutmuş da olabilirler. Ayrıca bu, herhangi bir peygamberin haberi kendilerine ulaşmamış kavme yönelik bir hitab da olabilir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Halbuki Biz, onlara okuyacakları kitablar göndermemiştik. Senden önce onlara bir nezir (uyarıp korkutucu bir peygamber) de göndermemiştik." (Sebe', 34/44); "O senden önce kendilerine bir korkutucu gelmemiş olan bir kavmi kendisi ile uyarasın diye Rabbinden gelen haktır. Olur ki hidayet bulurlar." (es-Secde, 32/3) Kendilerine herhangi bir peygamberin gelmemiş olduğu bir kavim... Peygamberlerin haberlerinin kendilerine ulaştığı kimselerin sözkonusu edildiğini kabul edenlerin görüşlerine göre anlam şöyle olur: Bunlar şu anda bu uyarmadan yüz çevirmekte ve gaflet içinde bulunmaktadırlar. Nitekim bir şeyden yüz çeviren kimse hakkında: "o bundan gafildir" denilir. Bir başka açıklamaya göre onlar Allah'ın vereceği cezadan yana gaflet içindedirler, demektir. |
﴾ 6 ﴿