42Ve kendileri için bunun gibi binecekleri şeyleri de yaratmış bulunmamızdır. "Ve kendileri için bunun gibi binecekleri şeyleri de yaratmış bulunmamızdır" âyetindeki "Binecekleri" âyetinin aslı; şeklindedir. İsmin uzunluğu ve âyet sonu olması dolayısıyla "he" harfi hazfedilmiştir. Âyetin anlamı ile ilgili olarak üç görüş vardır: Mücahid, Katade ve bir grup tefsir aliminin görüşü olup ayrıca İbn Abbâs'tan da rivâyet edilmiş olan görüşe göre "bunun gibi" âyeti develer hakkındadır. Yüce Allah onları tıpkı denizde üzerlerine binilen gemiler gibi karada binmek için yaratmıştır. Araplar da develeri gemilere benzetirler. Şair Tarafe şöyle demektedir: "Mâlikî (Malik b. Sa'd'e nisbet edilen) kadınların sabahleyin o binekleri sanki, Ded vadisinin geniş bir yerini andıran büyük bir gemi gibidir." İkinci görüşe göre kasıt, develer, atlar ve sırtına binilen bütün bineklerdir. Üçüncü görüşe göre de maksat gemilerdir. en-Nehhâs der ki: En sahih olan görüş budur. Çünkü bu İbn Abbâs'tan muttasıl senet ile gelen bir açıklamadır. O "ve kendileri için bunun gibi binecekleri şeyleri de yaratmış bulunmamızdır" âyeti hakkında şöyle demiştir: O kendilerine ona benzeyen binecekleri, gemileri yaratmıştır. Ebû Malik der ki: Bunlardan kasıt küçük gemilerdir. Bunları da büyük gemiler gibi yaratmıştır. Bu açıklama İbn Abbâs ve el-Hasen'den de rivâyet edilmiştir. ed-Dahhak ve başkaları da derler ki: Maksat Nûh gemisinden sonra yapılan gemilerdir. el-Maverdî der ki: Dopdolu gemideki zürriyetten kasıt kadınların karınlarındaki nutfelerdir, şeklindeki Ali (radıyallahü anh)'ın te'vilinin bir gereği olarak da yüce Allah'ın: "Ve kendileri için bunun gibi binecekleri şeyleri de yaratmış bulunmamızdır" âyeti hakkında beşinci görüş olarak da şöyle söylenebilir: Bunun te'vili, kadınların, eşlerinin üzerlerine çıkması için yaratılmış olmaları da sözkonusu olabilir. Fakat ben bunu herhangi bir kimseden nakledilmiş bir görüş olarak görmedim. |
﴾ 42 ﴿