5

Göklerle yerin ve aralarında olanların Rabbidir, doğuların da Rabbidir.

İbnu'l-Enbarî dedi ki: Burada vakıf yapmak güzeldir. Sonra da: "O göklerin... Rabbidir" anlamında

"Göklerle yerin ve aralarında olanların Rabbidir" âyeti ile okumaya devam eder.

en-Nehhâs da şöyle demektedir:

"Göklerle yerin... Rabbidir" âyetinin ikinci bir haber olması mümkün olduğu gibi, "birdir" âyetinden bedel olması da mümkündür.

Derim ki: Bu iki açıklamaya göre: "Birdir" lâfzı üzerinde vakıf yapılmaz.

el-Ahfeş: "(O ilâh ki) göklerin Rabbidir... doğuların Rabbidir" şeklinde: "Şüphesiz" lâfzının isminin sıfatı olarak nasb ile okunduğunu nakletmektedir. Şanı yüce Allah vahdaniyetinin ve uluhiyetinin anlamını, kudretinin kemalini: "Göklerin ve yerin Rabbi" olduğunu belirterek açıklamaktadır. Onların yaratıcısı ve mutlak maliki, demektir.

"Ve aralarında olanların Rabbidir, doğuların da Rabbidir." Yani güneşin doğduğu yerlerin de mutlak malikidir.

İbn Abbâs dedi ki: Güneşin her gün için bir doğuş yeri ve bir de batış yeri vardır. Şöyle ki, yüce Allah güneşe ait doğuş yerlerinde üçyüzaltmışbeş yuva yaratmıştır. Batısında da bu kadar yuva halketmiştir. Bunlar güneş senesinin gün sayısı kadardır. Güneş hergün bu yuvalardan birisinde doğar, birisinde batar. Aynı yuvada ancak bir sonraki senenin aynı gününde doğar.

Ayrıca güneş her doğduğunda istemeye istemeye doğar. Der ki: Rabbim, kullarının üzerine beni doğdurma! Ben onların sana isyan ettiklerini görüyorum. Bunu Ebû Ömer (b. Abdi’l-Berr) et-Temhid adlı eserinde zikretmiştir. İbnu'l-Enbarî de: "er-Reddu (ala men Halefe Mushafe Osman)" adlı eserinde İkrime'den diye rivâyet etmiştir. İkrime dedi ki: İbn Abbâs'a şöyle sordum: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan Umeyye b. Ebi's-Salt hakkında söylediği rivâyet edilen: "Onun şiiri îman etmiş, kalbi ise inkâr etmişti" sözü hakkında ne dersin? Dedi ki: O haktır, bundan garibinize kaçan nedir? diye sordu. Ben de bundan garibimize kaçan onun şu beyitleridir dedim (ve şu beyitleri okudum):

"Ve güneş her gece sonunda çıkar, kıpkızıl rengiyle;

Onun her sabah rengi kırmızı bir gül gibidir.

O kendi isteğiyle ağır ağır doğmaz üzerlerine

Ancak azâb edilerek ve ancak dövülerek (doğar)."

Peki, güneş ne diye dövülüyor ki? Bunun üzerine İbn Abbâs şöyle dedi: Nefsim elinde olana yemin ederim ki, güneş yetmişbin melek tarafından dürtülmedikçe asla doğmaz. Bu melekler ona: Haydi doğ, haydi doğ derler. O da: Ben Allah'ı bırakıp bana ibadet eden bir kavmin üzerine doğmam, der. Bunun üzerine ona bir melek gelir ve Âdemoğullarının aydınlanması için onu doğdurur. Bu sefer onu doğmaktan alıkoymak isteyen bir şeytan ona gelir. Güneş de o şeytanın iki boynuzu arasında doğar, yüce Allah o şeytanı güneşin altında yakar. İşte Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın: "Güneş ancak bir şeytanın iki boynuzu arasında doğar ve ancak bir şeytanın iki boynuzu arasında batar. Güneş battığı her seferinde mutlaka yüce Allah'ın huzurunda secdeye kapanır. Bir şeytan gelip onu secde etmekten alıkoymak ister ve iki boynuzu arasında batar. Yüce Allah onu güneşin altında yakıverir." Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, II, 224. el-Enbarî'nin lâfzı ile rivâyet bu şekildedir. Ayrıca İkrime'den o da İbn Abbâs'tan şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Umeyye b. Ebi's-Salt'ı şu şiirinde söylediklerini doğrulamıştır.

"Zuhal (saturn) ve sevr (boğa) onun sağ ayağının altındadır.

Nesr (yıldızı) öbürünün altında, leys (arslan) da bağlanmıştır.

Güneş ise her gece sonunda doğar, kıpkızıl rengiyle,

Onun sabah vakti rengi bir gül gibidir.

O, onlara isteyerek ağır ağır doğmaz üzerlerine,

Ancak âzab edilerek ve dövülerek doğar."

İkrime dedi ki: Ben İbn Abbâs'a: Efendim güneş de dövülür mü? diye sordum, o da şöyle dedi: Onun düşünüp tereddüt etmesi, zorunlu olarak dövülmesini gerektirmiştir. Ancak güneş cezaya uğratılmaktan korkar.

Bu buyruklarda: "Doğuş yerleri"nin sözkonusu edilmesi batış yerlerine de delalet etmektedir. Bundan dolayı "batış yerleri"nden ayrıca söz edilmemiştir. Bu da yüce Allah'ın:

"Sizi sıcaktan koruyacak elbileseler" (en-Nahl, 16/81) âyetine benzemektedir. Özellikle doğuş yerlerinin sözkonusu edilmesi doğuşun batıştan önce oluşundan dolayıdır.

er-Rahmân Sûresi'nde de yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"O hem iki doğunun Rabbidir, hem de iki batının Rabbidir." (er-Rahmân, 55/17) Bu âyette

"iki doğu" ile güneşin uzun günlerde doğduğu en uzak doğuş yeri ile en kısa günlerdeki doğuş yerini kastetmektedir. Daha önce Yasin Sûresi'nin tefsirinde (36/38. âyetin tefsirinde) geçtiği gibi. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

5 ﴿