12Evet, sen şaşıyorsun, onlar ise alay ediyorlar. "Evet sen şaşıyorsun, onlar ise alay ediyorlar" âyetindeki: "(........): Sen şaşıyorsun" lâfzını Medineliler, Ebû Amr ve Âsım Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a hitab olmak üzere "te" harfini üstün olarak okumuşlardır. Yani sen, sana indirilen Kur'ân-ı Kerîm'den ötürü şaşıyorken, onlar ise onunla alay etmektedir. Şureyh'in kıraati de böyledir. O (te harfinin) ötreli okunuşunu (Ben şaşıyorum, demek olur) kabul etmeyerek şöyfeder: Allah herhangi bir şeye şaşmaz, bilgisi olmayan kimse ancak şaşar. Manası: Halbuki sen onların öldükten sonra dirilişi inkâr etmelerine şaşıyorsun, şeklinde olduğu da söylenmiştir Âsım dışında Kûfeliler ise "te" harfini ötreli okumuşlardır. Ebû Ubeyd ve el-Ferrâ'' bu kıraati tercih etmişlerdir. Bu Ali ve İbn Mes'ûd'dan da rivâyet edilmiştir. Ayrıca Şu'be bunu el-A'meş'ten, o Ebû Vail'den, o Abdullah b. Mesud'dan diye rivâyet etmiş ve onun: "Ben ise şaşıyorum" diye "te" harfini ötreli olarak okuduğunu belirtmiştir. Bu kıraat İbn Abbâs'tan da rivâyet edilmektedir. el-Ferrâ'' yüce Allah'ın: "Evet, sen şaşıyorsun. Onlar ise alay ediyorlar" âyeti hakkında şunları söylemektedir: İnsanlar bunu "te" harfi hem üstün, hem de ötreli olarak okumuşlardır. Ben ötreli okuyuşu daha çok tercih ederim, çünkü bu okuyuş Ali, Abdullah ve İbn Mes’ûd'dan rivâyet edilmiştir. Ebû Zekeriya el-Ferrâ'' dedi ki: Şaşmak (aceb) eğer yüce Allah'a isnad edilirse, bu kulların şaşması gibi Allah'ın şaşması anlamında değildir. Nitekim yüce Allah'ın: "Allah onlarla alay eder" (el-Bakara, 2/15) âyetinde de böyledir. Yüce Allah'ın alayı elbette ki kulların alayı gibi değildir. Bu açıklama böyle bir kıraati kabul etmeyen Şureyh'in görüşünün de yersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Cerir ile el-A'meş, Ebû Vail Şakik b. Seleme'den şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Abdullah b. Mesud: "Evet, ben şaşıyorum, onlar ise alay ediyorlar" (anlamında te harfi ötreli olarak) okumuştur. Şureyh dedi ki: Muhakkak Allah herhangi bir şeye şaşmaz, bilmeyen kimse ancak şaşar. el-A'meş dedi ki: Ben bunu İbrahim'e naklettim de o da şöyle dedi: Şureyh kendi görüşünü beğenen bir kimse idi. Şüphesiz Abdullah (b. Mesud) Şureyh'ten daha alim idi. Bununla birlikte Abdullah bunu: "Evet, ben şaşıyorum" diye okumuştur. el-Herevî der ki: İleri gelen ilim adamlarından birisi yüce Allah'ın: "Evet, Ben şaşıyorum" âyetinin Ben onların şaşmalarının cezasını verdim, anlamında olduğunu söylemiştir. Çünkü yüce Allah başka yerlerde onların hakkı şaşkınlıkla karşıladıklarını haber vermekte ve şöyle buyurmaktadır: "Kendilerinden bir korkutucu geldi diye şaştılar" (Sad, 38/4) diye buyurduğu gibi: "Muhakkak bu çok şaşılacak bir şeydir" (Sad, 38/5) dediler; "İçlerinden bir adama... diye vahiy göndermemiz insanlar için şaşılacak bir şey mi ki..." (Yûnus, 10/2) Burada da yüce Allah: "Evet, ben şaşıyorum" diye buyurmaktadır. Onların şaşmalarının cezasını verdim, demektir. Derim ki: İşte bu, el-Ferrâ'nın yaptığı açıklamaların anlamını daha bir tamamlamaktadır. el-Beyhakî de bunu tercih etmiştir. Ali b. Süleyman da şöyle demiştir: Her iki kıraatin de anlamı birdir. İfadenin takdiri de şöyledir: Ya Muhammed deki: Evet ben şaştım. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur'ân'ın muhatabıdır. en-Nehhâs der ki: Bu güzel bir açıklamadır ve "de ki" anlamındaki ifadelerin takdiri çokça görülen bir husustur. el-Beyhakî ise birincisi daha sahihtir, demektedir. el-Mehdevî de şöyle der: Bu yüce Allah'ın kendi zatı ile ilgili olarak bir şaşkınlığı haber vermek anlamında olabilir. O takdirde şöyle yorumlanır: Kendisini inkâr eden kimselere karşılık olarak verdiği emirleri ve onlara gazablanışı, yaratılmışların şaşkınlıkları konumuna benzer. Nitekim yüce Allah'ın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan gelen rivâyetlerde belirtildiği üzere razı olduğu kimselerin durumunu anlatmak üzere kendi zatı hakkında "gülme" Hadîs-i şerîflerde çeşitli kiplerde ve farklı lâfızlar Cenab-ı Allah'a "gülmek" isnad edilmektedir. Örnek olmak üzere bazılarına işaret edelim: Buhârî, II, 1040, IV, 1854; Müslim, I, 166, 177; Müsned, II, 275, 293, 318, 464, 511, III, 80: tabiri de şuna yorumlanır: O böyle bir kimseye yaratılmışların gülüşlerinin konumunda olacak şekilde, ondan razı olduğunu ortaya koymuş olacaktır. Bu anlatım da bir mecazi anlatımdır ve ifadeleri bir genişletmedir. el-Herevî der ki: Denildiğine göre "Rabbiniz şaştı, hayret etti" ifadesi razı oldu ve mükâfat verdi, anlamındadır. Gerçek anlamında bir şaşmak (bir anlamı da beğenmektir) olmamakla birlikte, ona bu ismi vermiş bulunmaktadır. Nitekim yüce Allah: "Allah da tuzak kurar." (el-Enfal, 8/30) diye buyurmaktadır ki bu onların tuzak kurmalarının cezasını verir anlamındadır. Nitekim hadisteki şu ifade de bunun gibidir: "Rabbiniz feryad edip yakınmanıza ve ümit kesmenize şaşar. "Şaşırtmak, hayret ve teaccüb etmek" manasındaki "acibe" fiili de bir çok rivâyette Cenab-ı Allah'a isnad edilmiş bulunmaktadır. Örnek olmak üzere bazılarını kaydedelim; Buhârî, III, 1096, 1382, IV, 1854; Müslim, III, 1624; Ebû Davud, III, 19, 56; Müsned, I, 128, 416, II, 302, 406, 448, 457. Acep, bazan yapılan bir amelin Allah nezdinde çok büyük bir değer taşıması anlamında da kullanılır. Buna göre: "Evet, ben şaşarım" âyeti onların yaptıkları bu iş nezdimde çok büyüktür, anlamında olur. el-Beyhakî der ki: Ukbe b. Amirin rivâyet ettiği şu hadisin de anlamının böyle olma ihtimali vardır: Ben Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken dinledim: "Rabbin hevasına meyli olmayan bir gence şaşar (beğenir)." Müsned, IV, 151; Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XVII, 309; Ebû Ya'la, Müsned, III, 288; el-Heysemî, Mecmau'z-Zevaid, X 270, hadisin Ahmed, Ebû Ya'la ve Taberani tarafından rivâyet edildiği ve senedinin hasen olduğu kaydıyla. Buhârî'nin, Ebû Hüreyre'den yaptığı rivâyet de böyledir. Buna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Rabbin cennete zincirlerle bağlı oldukları halde girecek bir topluluğa şaşar." Buhârî, III, 1096; İbn Hibban, Sahih, I, 343; Ebû Davud, III, 56; Müsned, II, 302, 406, Beyhakî der ki: Bu hadis ve buna benzer varid olan diğer hadislerin yüce Allah'ın meleklerini kullarına merhamet ve keremi dolayısı ile hayrete düşürmüş olduğu anlamına da gelebilir. Çünkü o kendisine îman etmek için savaşla ve zincirlere vurulan esirlik ile de olsa, mecbur etme yoluna gitmiştir. Nihayet ona îman edince cennete sokacak hale getirmiştir. "Evet, sen şaşıyorsun" âyetinin sen böyle bir şeyi kabul etmiyorsun, anlamında olduğu da söylenmiştir. Bu açıklamayı en-Nekkaş nakletmiştir. el-Huseyn b. el-Fadl dedi ki: Allah'ın bir şeye şaşması (taaccub etmesi), o şeyi reddetmesi ve o işin çok büyük bir şey olduğunu ortaya koyması demektir. Arapların anlatım üslubu böyledir. Rivâyette de: "Rabbiniz sizin feryad edip sızlanmanıza ve ümit kesmenize şaşar." âyeti gelmiş bulunmaktadır. "Onlar ise alay ediyorlar" âyetindeki "vav"ın hal "vav"ı olduğu söylenmiştir. Onların alay etmeleri hali sırasında sen de onlara şaştın, demektir. "Sen şaşıyorsun" ile ifadenin tamam olduğu, sonra da yeni bir cümle olarak "onlar alay ediyorlar" diye yeni bir cümlenin başladığı da söylenmiştir. Bu da getirdiğin Kur'ân'ı onlara okumandan ötürü alay ediyorlar demek olur. Kendilerini davet ettiğin vakit seninle alay ediyorlar, diye de açıklanmıştır. |
﴾ 12 ﴿