36Allah kuluna yetmez mi? Halbuki onlar seni ondan başkaları ile korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa, onu doğru yola ileten bulunmaz. "Allah kuluna yetmez mi?" âyetinde "yeter" anlamındaki: (........)'in sonundaki "ye" harfi sakin olduğundan ve ondan sonraki tenvin de sakin telaffuz edildiğinden dolayı hazfedilmiştir. Aslolan tenvinin ortadan kalkması dolayısıyla vakıf halinde bunun hazfedilmesidir. Şu kadar var ki burada "ye'nin hazfedilmesi vasl halinde de böyle okunacağının bilinmesi içindir. Araplardan vakıf halinde asla uygun olarak, "ye'yi tesbit ederek: diyenler vardır. "Kuluna" lâfzı genel olarak tekil olarak okunmuştur. Yani müşriklerin tehdit ve tuzaklarına karşı Allah Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'a yeterlidir. Ancak Hamza ve el-Kisaî: “Kullarına" diye okumuştur ki, bunlar da peygamberlerdir, yahut peygamberler ve onlara îman edenlerdir. Ebû Ubeyd cemaatin okuyuş şeklini yüce Allah'ın bundan sonraki: "Halbuki onlar seni ondan başkaları ile korkutuyorlar" âyeti dolayısıyla tercih etmiştir. Bununla birlikte "kul" lâfzının cins ifade etmesi ihtimali de vardır. Yüce Allah'ın: "Şüphesiz insan ziyandadır." (el-Asr, 103/2) âyetinde olduğu gibi. Buna göre birinci okuyuş da, ikinci okuyuş gibi olmaktadır. Burada sözü geçen "yeterli gelmek ten putların kötülüklerine karşı korumak demektir. Çünkü onlar mü’minleri putlarla korkutuyorlardı. Öyle ki İbrahim (aleyhisselâm) şöyle demiştir: "Siz Allah'a ortak koştuğunuz halde korkmuyorsunuz da ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?" (el-En'am, 6/81) el-Cürcanî şöyle demiştir: Allah mü’min kuluna da, kâfir kuluna da yeter. Buna sevab ve mükâfat verir, ötekini de cezalandırır. "Halbuki onlar seni ondan başkalarıyla korkutuyorlar." Şöyle ki, onlar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı putlar kendisine zarar verirler diye korkutuyor ve: Bizim putlarımıza mı sövüyorsun? Eğer sen onlardan kötülükle sözetmekten vazgeçmeyecek olursan, bu putlar senin aklını başından alır yahutta başına kötü musibetler getirir, diyorlardı. Katade dedi ki: Halid b. el-Velid Uzza'yı kırmak üzere elindeki balta ile üzerine yürüdü. Uzza'yı koruyan kişi ona şöyle dedi: Ey Halid! Onun sana zarar verebileceğini söylüyor ve seni sakındırıyorum. Çünkü bunun öyle sert bir tepkisi var ki, kimse onun karşısında duramaz. Bu sefer Halid Uzza'nın üzerine yürüdü ve balta ile burnunu kırdı. Onların Halid'i bu şekilde korkutmaları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı korkutmaları demekti. Çünkü Halid'i bu işi yapmak üzere görevlendiren Peygamber idi. Âyet-i kerimenin kapsamına kendi çokluklarını ve güçlü olduklarını ileri sürerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı korkutmaları da girmektedir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Yoksa onlar: Biz birbirine yardım eden bir topluluğuz mu diyorlar?" (el-Kamer, 54/44) "Allah kimi saptırırsa, onu doğru yola ileten bulunmaz" âyeti daha önceden geçmiş bulunmaktadır. |
﴾ 36 ﴿