| 11Derler ki: "Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün, iki kere de dirilttin. İşte günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkış için bir yol var mı?" "Derler ki: Rabbimiz bizi iki kere öldürdün" âyetine gelince, te'vil âlimleri söyleyecekleri sözler olan "bizi iki kere öldürdün, iki kere de dirilttin" âyetinin anlamı hakkında farklı görüşlere sahiptirler. İbn Mes’ûd, İbn Abbâs, Katade ve ed-Dahhak dedi ki: Bunlar önce babalarının sulblerinde ölü idiler. Sonra Allah onları diriltti, sonra dünyada kaçınılmaz olan ölüm ile onları öldürdü. Sonra da ba's ve kıyâmet için onları diriltti. İşte iki hayat ve iki ölüm bunlardır. Yüce Allah'ın: "Nasıl oluyor da Allah'ı inkâr ediyorsunuz? Halbuki siz daha önce ölüler idiniz de sizi O diriltti. Sonra sizi yine öldürecek, sonra tekrar sizi O diriltecek" (el-Bakara, 2/28) âyeti da bunu ifade etmektedir. es-Süddî de şöyle demektedir: Onlar dünya hayatında öldürüldüler. Sonra sorgulanmak üzere kabirde onları diriltti. Sonra tekrar öldürüldüler, sonra da ahirette tekrar diriltildiler. es-Süddî'nin bu kanaate varmasının sebebi "meyyit: Ölü" lâfzının örfen nutfe hakkında kullanılmayışıdır. İlim adamları buradan kabir sualinin sabit olduğunun delilini çıkarmışlardır. Çünkü sevab ve ceza beden hakkında sözkonusu olmayıp sadece ruh hakkında sözkonusu olsaydı, diriltmenin ve öldürmenin bir anlamı olmazdı. Ahiret ile ilgili ahkamı sadece ruhlara münhasır kabul eden kimselere göre ruh ne ölür, ne değişikliğe uğrar, ne de bozulur ve ruh bizatihi ruh olduğu için hayattadır. Ölüm ona hiçbir şekilde ulaşmaz, baygınlık ve yok olmak onun için sözkonusu olmaz. İbn Zeyd de yüce Allah'ın: "Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün..." âyeti hakkında şöyle demektedir: Onları önce Âdem'in sırtında yarattı, sonra onları çıkartıp onlara hayat verdi ve onlardan söz aldı. Sonra onları öldürdü, sonra tekrar dünyada onları diriltti, sonra tekrar onları öldürdü. Bu açıklamalar daha önceden el-Bakara Sûresi'nde (2/28. âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. "İşte günahlarımızı itiraf ettik." Ancak itirafın kendilerine fayda sağlamayacağı bir zamanda itirafta bulunacaklar, pişmanlığın fayda vermeyeceği bir zamanda pişmanlık duyacaklardır. "Artık çıkış için bir yol var mı?" Yani sana itaat ile amel edelim diye dünyaya geri döndürülecek miyiz? Şu âyetler da buna benzemektedir: "Acaba geri dönüşün bir yolu var mı?" (eş-Şura, 42/44)... "Artık bizi geri döndür, salih amel işleyelim." (es-Secde, 32/12); "Keşke biz geri döndürülseydik..." (el-En'am, 6/27) | 
﴾ 11 ﴿