15

O, dereceleri yükseltendir, Arş'ın sahibidir. Kavuşma günü ile korkutmak için kendi emrinden ruhu kullarından dilediği kimseye gönderir.

"O, dereceleri yükseltendir, Arş'ın sahibidir."

"Arş'ın sahibidir" anlamındaki âyet hazfedilmiş bir mübtedaya göre (haber)dir. el-Ahfeş dedi ki: Medh olmak üzere nasbedilmesi de mümkündür.

"Dereceleri yükseltendir." Yani sıfatları çok yüce olandır, demektir. İbn Abbâs, el-Kelbî ve Said b. Cübeyr ise: Yedi semayı yükseltendir, diye açıklamışlardır. Yahya b. Sellam da şöyle demiştir: Bu O'nun gerçek dostlarının cennetteki derecelerinin yüksekliğini ifade etmektedir. Bu anlama göre:

"Yükselten" âyeti. "Yükseltici" anlamında olup, vezninde ve kalıbının anlamında kullanılmıştır.

Birinci açıklamaya göre bu yüce Allah'ın zat sıfatlarındandır. Kendisinden daha üstün ve yüce hiçbir kimse olmayan demek olur. Her türlü övgü ve sena mertebelerine layık olandır. Övgülerin mertebeleri (dereceleri) ise sınıfları ve yollarıdır. O'ndan başka hiçbir kimse bunlara layık değildir. Bu açıklamayı el-Halimî yapmıştır. Biz bunu "el-Esna fi Şerhi Esmaillahi'l-Hüsna" adlı eserimizde zikretmiş bulunuyoruz. Allah'a hamdolsun.

"Arşın sahibidir." Arş'ın yaratıcısı ve mutlak malikidir, yoksa ona muhtaç olduğundan dolayı onu yaratmamıştır.

Bir açıklamaya göre bu, Arapların: "Filanın Arş'ı yok oldu" yani mülkü ve gücü zail oldu, tabirleri ile alakalıdır. Şanı yüce Allah "Arş'ın sahibidir" demek, onun mülkünün ve egemenliğinin sabit olması demektir. Biz bunu "el-Esna fi Şerhi Esmaillahi'l-Hüsna" adlı eserimizde açıkladık.

"...Ruhu" yani vahiy ve nübüvveti

"kullarından dilediği kimseye gönderir." Yüce Allah'ın buna

"ruh" ismini vermesi insanların bununla hayat bulmalarından dolayıdır. Yani bedenler ruhlarla hayat buldukları gibi, ölüm demek olan küfürden de onunla (vahiy ve nübüvvetle) hayat bulurlar.

İbn Zeyd dedi ki: Ruh, Kur'ân-ı Kerîm'dir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Sana da böylece emrimizden bir ruh vahyettik." (eş-Şura, 42/50). Ruhun Cebrâîl olduğu da söylenmiştir. Yüce Allah buyurdu ki:

"Onu ruhu'l-emin indirdi. Uyarıcılardan olasın diye, kalbin üzere." (eş-Şuara, 26/193);

"De ki: Onu Ruhu'l-Kudüs (Cebrâîl)... Rabbinden hak olarak indirmiştir " (en-Nahl, 16/102)

"Kendi emrinden" kendi söz ve âyetinden demektir, kazasından diye de açıklanmıştır. Buradaki: "...den" lâfzının "be" anlamında yani "kendi emriyle" anlamında olduğu da söylenmiştir.

"Kullarından dilediği kimseler" ise peygamberlerdir. O peygamber olmalarını diler (ve onlara peygamberlik verir). Onların bu durumları hususunda hiçbir kimsenin herhangi bir müdahalesi ve isteği sözkonusu değildir.

"Kavuşma günü ile korkutmak için." Yani peygamber öldükten sonra diriliş günü ile uyarıp korkutmak için gönderilir. Buna göre

"korkutmak için" âyeti rasûle racidir (yani korkutmayı o yapar). Bunun

"kavuşma günü" ile insanlara rasûlleri göndermek suretiyle Allah'ın uyarıp korkutması için anlamında olduğu da söylenmiştir.

İbn Abbâs, el-Hasen ve İbn es-Semeyka

"Korkutman için" diye Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hitab olarak "te" ile okumuşlardır.

"Kavuşma günü" ile ilgili olarak İbn Abbâs ve Katade şu açıklamayı yapmışlardır: Semadakiler ile yeryüzündekilerin kavuşacakları gündür. Yine Katade, Ebû'l-Aliye ve Mukâtil de şöyle demişlerdir: O gün mahlukat ile yaratıcı birbiriyle karşılaşacaklardır. Bir başka açıklamaya göre ibadet edenler ile ibadet olunanlar, bir diğerine göre zâlimlerle mazlumlar karşılaşacaklardır. Her insan amelinin karşılığı ile karşılaşacaktır, şeklinde de açıklanmıştır. Bir başka açıklama da şöyledir: Öncekiler de, sonrakiler de aynı düzlükte birbirine kavuşacaklardır. Bu anlamdaki açıklama da İbn Abbâs'tan rivâyet edilmiştir. Bütün bunlar mana itibariyle doğru açıklamalardır.

15 ﴿