35

Altından süs eşyaları da (verirdik). Bunların hepsi dünya hayatının metaından başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise Rabbinin yanında takva sahiplerinindir.

"Altından süs eşyaları da (verirdik)" âyetinde geçen:

"Altın" demektir. Bu açıklama İbn Abbâs ve başkalarından nakledilmiştir. Yüce Allah'ın:

"Yahut altından bir evin olsun" (el-İsra, 17/93) âyeti da buna benzemektedir ki, daha önceden (belirtilen âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

İbn Zeyd dedi ki: Bu ("zuhruf") insanların evlerinde kullandıkları eşya ve evlerini döşedikleri şeylerdir. el-Hasen, nakış ve süslerdir, demiştir. Asıl anlamı da süstür. Mesela: "Evi süsledim" denilir: "Filan süslendi" demektir.

Ayet-i kerimedeki:

"Altından süs eşyaları da" lâfzının nasb ile gelmesi: "Bununla birlikte Biz onlara altından süs eşyaları da verirdik" anlamına geldiğinden ötürüdür. Başındaki cer harfinin kaldırılması ile nasb olduğu da söylenmiştir.

Yani "Biz kendilerine altın ve gümüşten tavanlar, kapılar ve tahtlar yapardık" anlamındadır. Başından: "...dan" edatı hazfedilince, burada da: "Altından süs eşyaları da" diye buyurularak nasb ile gelmiştir.

"Bunların hepsi dünya hayatının metaından başka bir şey değildir." Anlamındaki âyeti Âsım, Hamza ve İbn Amir'den Hişam: "değildir" lâfzını: (........) diye şeddeli okumuşlardır. Diğerleri ise şeddesiz okumuşlardır. Şüphesiz ki bütün bunlar dünya hayatının metaldir, demek olur. bu husus daha önceden sözkonusu edilmiş idi. Ebû Reca'dan (........)'ın "lam" harfini kesreli okuduğu rivâyet edilmiştir. Ona göre burada, konumunda olup ona ait (olan zamir) de hazfedilmiştir. İfadenin takdiri de şöyle olur: "şüphesiz ki bütün bunlar dünya hayatının metaının kendisi olan şeylerdir." Burada zamirin hazfedilmesi:

"Bir sivrisineği veya ondan daha üstün herhangi bir şeyi misal olarak vermekten" (el-Bakara, 2/26) ile:

"Güzelce uygulayanlara tamamlamak..." (el-En'am, 6/154) diye okuyanların kıraatinde (bu aid zamirin) hazfedilmesine benzer.

Ebû’l-Feth dedi ki: Bu okuyuşa göre "Hepsi" lâfzının nasb ile okunması gerekir. Çünkü buradaki şeddelisinden hafifletilmiş olandır. Bu ise hafifletildi mi (şeddesiz okundu mu) ve ameli de kaldırıldı mı o takdirde bunun ile "ma" anlamında olan nefyedici birbirinden ayırmak için ifadenin sonunda (haberinin başında) "lam" harfinin gelmesi gerekir. Burada ise cer edatı olan "lam'ın dışında bir lam bulunmamaktadır.

"Ahiret yurdu ise Rabbinin yanında takva sahiblerinindir" âyetinde takva sahibi olup Allah'tan korkan kimselere cennet verileceğini kastetmektedir. Ka'b dedi ki: Ben yüce Allah'ın indirdiği kitabların birisinde şunu gördüm: Eğer mü’min kulum üzülmeyecek olsaydı, kâfir kulumun başını taçlandırırdım. Hiçbir ağrı dolayısı ile ondan ter boşalmaz, başı dahi ağrımazdı.

Tirmizî'nin, Sahihinde Ebû Hüreyre'den şöyle dediği zikredilmektedir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Dünya mü’minin zindanı, kâfirin cennetidir." Tirmizi, IV, 562; Müslim, IV, 2272; İbn Mace, II, 1378; Müsned, II, 323, 389, 485. Sehl b. Sa'd'dan rivâyete göre de Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Eğer dünya Allah nezdinde bir sivrisinek kanadı kadar değer taşımış olsaydı, dünyadan hiçbir kâfire bir yudum su dahi içirmezdi." Ayrıca bu hususta Ebû Hüreyre yoluyla gelen hadis de vardır (dedikten sonra Tirmizî şöyle) dedi: Bu hasen, garib bir hadistir Tirmizi, IV, 560 -"Hasen'" yerine "sahih" kaydıyla-. Hakim, Müstedrek, IV, 341.

Şair diyor ki:

"Eğer dünya iyilikte bulunanın mükâfatı olsaydı,

O takdirde zalimin orada yaşamaması gerekirdi.

Onlara şeref ve üstünlük olsun diye peygamberler bu dünyada aç kaldılar,

Halbuki diğer taraftan karınları doydu hayvanların."

Bir diğer şair de şöyle demektedir:

"Kararlı birisi isen geçen günlerden istifade et,

Çünkü sen bugünlerde ya (kötülükten) yasaklayan, ya (iyiliği) emreden birisisin.

Eğer dünyadan bir kişinin dinine zarar gelmezse, Artık ele geçiremediğin dünyalık dolayısıyla zararı olmaz, Dünya bir sivrisinek kanadı kadar çekmez, Bir kuşun kanadındaki ince bir tüy kadar dahi gelmez. O bakımdan (Allah) dünyayı iyilik yapanın bir sevabı kılmaya razı olmadığı gibi, Dünyayı kâfire bir ceza olarak kabul etmedi."

35 ﴿