5

Gece ve gündüzün değişip durmasında, Allah'ın gökten bir rızık indirip onunla yeri ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgarları evirip çevirmesinde de aklını kullanan bir topluluk İçin âyetler vardır.

"Muhakkak ki göklerde ve yerde" bunların yaratılışında

"mü’minler için âyetler vardır. Sizin yaratılışınızda da, yaymakta olduğu her canlıda da kesin bir kanaate sahip bir topluluk için âyetler vardır. Gece ve gündüzün değişip durmasında, Allah'ın gökten bir rızık" yağmur

"indirip, onunla yeri ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgarları evirip çevirmesinde de aklını kullanan bir topululuk için âyetler vardır." Bütün bunlara dair açıklamalar yeteri kadarıyla daha önce el-Bakara Sûresi'nde (2/164. ayetin tefsirinde) ve başkalarında (mesela, Lokman, 31/10-16. âyetlerin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

"Yaymakta olduğu herbir canlıda da... âyetler vardır" âyeti ile;

"Ve rüzgarları evirip çevirmesinde... âyetler vardır" âyetinde her iki yerde de (âyetler lâfzı) ref ile okunmuştur.

Ancak Hamza ve el-Kisaî her iki yerde de "te" harfini esreli okumuştur. Birincisinde nasb ile okuyuşun: " Muhakkak ki"nin, ismi olarak nasb ile okunduğunda, haberinin de: "göklerde" lâfzı olduğunda görüş ayrılığı yoktur, Ancak ikinci "âyetler" lâfzının (nasb ile) esreli okunuşu ise onda (âyetler lâfzında) amel edene atıf iledir.

İfadenin de takdiri:

"Muhakkak ki sizin yaratılışınızda ve yaymakta olduğu her canlıda âyetler vardır" takdirindedir. Üçüncü açıklamaya göre de şöyle denilmiştir: Buradaki nasb (lâfzan kesre) ile okuyuşun izahı, ifade uzaması dolayısıyla "âyetler" anlamındaki lâfzın tekrarlanmasıdır. Nitekim: "Zeyd'i dövdüm Zeyd'i" demeye benzer. Bir görüş de şöyledir: Bu; "(........): Muhakkak ki" lâfzının kendisinde amel etmiş olduğu lâfza atf ile okunmuştur. Bu da hazfi kabul edilerek böyledir, İfadenin takdiri de: "Ve muhakkak ki gece ile gündüzün değişip durmasında ayetler vardır" takdirindedir. Daha önce zikredildiğinden dolayı burada hazfedilmiştir,

Sîbeveyh hazfe örnek olmak üzere şu beyiti zikretmektedir:

"Sen her kişiyi yiğit mi sanırsın,

Ve geceleyin yanıp duran (her) ateşi ateş mi (sanırsın)?"

Burada görüldüğü gibi şair daha önceden sözkonusu edildiğinden ötürü cer konumunda olan "ateş"e muzaf olan: "Her" lâfzını hazfetmiş bulunmaktadır.

Şöyle de açıklanmıştır: Bu, iki amile atf kabilindendir. Ancak Sîbeveyh böyle bir şeyi kabul etmez, fakat el-Ahfeş ve bir grub Kufeli bunu câiz kabul etmiştir. Buna göre; " Değişip durmasında" âyetini: " Sizin yaratılışınızda" âyetine atfettikten sonra: "Ve rüzgarları evirip çevirmesinde de... âyetler vardır" diye buyurmaktadır. Bu durumda atfın iki amile ihtiyacı olmaktadır. İki amile atıf ise, atıf harfleri âmilin yerini tuttuğundan ötürü çirkin bir şeydir. Dolayısı ile atıf harfinin birbirinden farklı iki âmilin yerini tutma imkanı olmamaktadır. Zira hem ref eden, hem de nasbeden âmilin yerine geçecek olsa, bu takdirde aynı halele hem ref 'edici, hem nasbedici olması icab ederdi.

Ref ile okuyuşa gelince, bu da kendisinde amel ettiği ifade ile birlikte: "(öl): Muhakkak ki" lâfzının mahalline atf ile okunmuştur. Nahivciler de bu hususta iki amile atfın gerektiğini söylemişlerdir. Yüce Allah:

"Değişip durmasında" âyetini

"sizin yaratılışınızda" âyetine atfetmiş ve (ikinci)

"âyetler" lâfzını da birinci

"âyetler" lâfzının mahalline atfetmiştir. Bununla birlikte burada: " ...da'nın tekrarlanmış olması takdiren kabul edilir.

Ayrıca kendisinden önceki âyetle ilişkisinin olmadığı kabul edilerek mübteda olarak merfu' kabul edilmesi de mümkündür. Bundan önceki âyetler da onun haberidir. Bu durumda cümle cümleye atfedilmiş olur.

Ayrıca el-Ferrâ'' "değişip durmasında" ve "âyetler" lâfızlarının ref ile okunduğunu nakletmiştir ki burada 'değişip durmanın kendisini bizzat "âyetler" olarak değerlendirmiştir. Buna. göre mana şöyle olur: Gece ve gündüzün değişip durması... aklını kullanan bir topluluk için âyetlerdir.

5 ﴿