28Her ümmeti de diz çökmüş göreceksin. Her ümmet kitabına çağrılacak (ve şöyle denecek): "Bu gün sizlere işleyegeldiğiniz amellerinizin karşılığı verilecektir." "Her ümmeti de" o günün dehşetinden dolayı "diz çökmüş göreceksin." Burada ümmetten kasıt, her'dinin mensubu kimselerdir. "el-Casiye (diz çökmüş)" hakkında beş te'vil (yorum) vardır: 1- Mücahid: Dizlerini çökmüş demektir, diye açıklamıştır. Süfyan dedi ki: Dizlerini çökmüş olan kimse yere sadece iki dizi ve parmak uçları değen kimse demektir. ed-Dahhak: Bu, hesabın görüleceği sırada olacaktır, demiştir. 2- Toplu anlamındadır. Bu açıklamayı İbn Abbâs yapmıştır. el-Ferrâ'' dedi ki: Sen her din mensubu kimseleri bir araya toplanmış olarak göreceksin, demektir. 3- Her ümmetin biri diğerinden ayrı olacaktır. Bu açıklamayı da İkrime yapmıştır. 4- Kureyş lehçesinde boyun eğen demektir. Bu açıklama da Müerric'e aittir. 5- Dizleri üzerine oturmuş demektir. Bu açıklamayı da el-Hasen yapmıştır. ("Diz çökmüş" anlamı verilen "el-casiye"nin kökünü teşkil eden): "Diziler üzerinde oturmak" demektir. Fiili: "İki dizi üzerine çöktü, çöker" şeklinde kullanılır. Fiilin her iki şeklinde de mastar veznindedir. Daha önce Meryem Sûresi'nde (19/82. âyette) geçmiş bulunmaktadır. (.....)'ın asıl anlamı her tür topluluk demektir. Tarafe iki kabirden sözederken şöyle demektedir: "Sen onların herbiri üzerinde bir miktar toprak görürsün, Ayrıca birbiri üstüne dizilmiş sağlam taşlar (da vardır)." Bu halin yalnızca kâfirler hakkında sözkonusu olduğu da söylenmiştir. Bu görüş Yahya b. Sellam'a aittir. Bunun, mü’minlerle kâfirler hakkında hesabın görülmesini beklerken umumi bir hal olduğu da söylenmiştir. Süfyan b. Ûyeyne, Amr'dan, o Abdullah b. Bâbâh'dan rivâyet ettiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ben sizleri yüksekçe yerlerde, cehennemin berisinde, dizlerinizi çökmüş halde görüyor gibiyim." Bunu el-Maverdî zikretmiştir Maveıdî, Nüket, V, 2ö7; İbnu'l-Mübarek, Zühd, s. 105; Ebû Nuaym, Hüyetu'l-Evliya, VII, 299 Selman dedi ki: Kıyâmette bir saat. (an) vardır ki, o on yıllık bir süredir. İnsanlar o zaman zarfında dizleri üzerine çökmüş olarak yere kapanacaklar. Nihayet İbrahim (aleyhisselâm) bile: "Bugün ben senden kendimden başka bir şey istemiyorum" diye nida edecektir. "Her ümmet kitabına çağrılacak." Yahya b. Sellam’ın açıklamasına göre hesabına çağrılacak. Bir başka açıklamaya göre; her ümmet için yazılan ve içinde hayır ve şer türünden amelleri bulunan kitabı demektir. Bu açıklamayı da Mukâtil yapmıştır. Mücahid'in açıklaması ile aynı anlamdadır. "Kitabın" meleklerin onların aleyhine yazdıkları (kitap, amel defteri) olduğu söylendiği gibi, gereğince amel edip etmediklerinin görülmesi için kendilerine indirilen kitab olduğu da söylenmiştir. Bir başka görüşe göre burada kitab, Levh-i Mahfuz'dur. Yakub el-Hadramî-ikinci-: "Her ümmet" lâfzını -ilk olarak geçen: " Her" lâfzından bedel olarak nasb ile okumuştur. Buna sebeb ise birincisinde olmayan açıklamaların, ikincisinde bulunmasıdır. Zira her ümmetin diz üstü çöktüğü belirtilmekle birlikte, ikincisinde sözkonusu edildiği şekilde bunu gerektiren sebeb açıklandığı gibi, diz çökmenin sebebi açıklanmış değildir. Sözkonusu sebeb ise her ümmetin kendi kitabına çağmlmasıdır. "Göreceksin" fiili takdir edilip onun ameli ile nasbedildiğî de söylenmiştir. ("Her" anlamındaki lâfzın) merfu olarak okunması mübteda oluşuna göredir. "Bugün sizlere" hayır ya da şer türünden olsun "işleyegeldiğiniz amellerinizin karşılığı verilecektir." |
﴾ 28 ﴿